Heyecanıma yenik düşüyordum. Yaptığım kurabiyeleri tabağa koydum ve aynadan kendimi süzdüm. Giymiş olduğum beyaz elbise dizlerimin hemen üstünde bitiyordu. Aynadan dantellerini düzeltmeyide ihmal etmemiştim. Saçlarımlada oyalandıktan sonra televizyonun başına geçtim. Telefonuma gelen bildirimle gözlerimi televizyondan, telefonuma yönlendirdim.
*imalex adlı kullanıcıdan bir snapiniz var!
Mor kutucukta parmağımı basılı tuttum ve şaşkınlıkla gönderdiği resime baktım. Bir oyuncakçı dükkanındaydı. Ama beni cezbeden tek şey, oradaki kocaman ayıcıklardı. Altına 'looking for new friend for you' yazmıştı. Gülümsememi engelleyememiştim. Gelmesine daha yarım saat vardı. Televizyona bakarak sırıttım. Bana değer veriyordu.
Zil çaldığında heyecanlandım. Aynadan kendime bakmayı ihmal etmemiştim. Hazır olduğumdan emin olduğumda kapıyı yavaşça açtım. Ama hayır, burada Alexander yoktu. Onun yerine kocaman bir ayıcık ve bir not vardı. Notu hızla elime alıp okudum.
'Hiç kapına baktın mı?'
Bakışlarımı hızla kapıya çevirdim. Mavi notu elime aldım.
'Merak etme seni çok uğraştırmayacağım. Arka bahçede seni bir şey bekliyor ;-)'
Gülerek kapıdan dışarı çıktım. Ezdiğim çiçekler umrumda değildi. Ne de olsa büyükannem gelince kıyameti koparacaktı. Arka bahçeye geldiğimde mumların dizildiği yolun kenarında, güllerle desteklenmiş bir not vardı. Hızla nota ilerledim.
'Yolda ilerler misin? Pişman olmayacaksın ;-)'
Gülerek bu notuda cebime attım.