Bir ay geçmişti. Koca bir ay. Bütün sosyal hesaplarımı kapatmış ve numaramı değiştirmiştim.
O ise sürekli büyükannemin evine geliyordu.
"Rina seni seviyorum!"
Gözlerim dolarken, sarhoş var saydım. Dudağından kelimeler yuvarlanarak çıkıyordu.
"Her şeyi açıklayacağım, söz veriyorum."
Açıklayacak ne olabilirdi? Ah pardon gözünün önünde bir kızı öptüm çünkü ben bir sik kafalıyım. Hadi ama.
"Güzelim, canım çok yanıyor."
Hayır, benim daha fazla yanmıştı. Hızlı adımlarla balkona çıktım. Beni görünce, acıyla kıvrılan dudaklarını aldırmadan konuştum.
"Cameron, git buradan."
Söylediğim sözler onu afallatmış olmalıydı. Parlayan gözleri, mutluluktan değil göz yaşlarından dolayı parlamıştı.
"Meleğim, bak cidden o kızla eskiden çık-"
Onu dinlemeyecektim.
"Siktir git Dallas! Burada durdukça bana o günü hatırlatıyorsun." Resimlerine bakarak ağladığım erkeğe bunu nasıl diyebilmiştim? Afallayarak yere düştü.
"Unutabilir misin?" dedi. "Teninin her bir köşesine değen dudaklarımı, saçlarını okşayışımı, sana bebeğim deyişimi. Unutabilir misin?"
"Unutamam Dallas. Git. Git lütfen." Yine beni ağlatmıştı.
"Bebeğim biz bir bütünüz."
Kırılan kalbim vücuduma sinir pompalarken konuştum.
"Def ol Dallas."