Kahvesini yudumlarken karşısında zift gibi americano içen Gunil'e bakıyordu Chan. Kendisi fazla acı kahve içemezdi. Ama karşısındaki adam dünyanın en berbat kahvesini çok güzel bir şeymiş gibi içiyordu.
Chan: Çok mu tatlı?
Gunil: Mmm baldan tatlı.
Chan: Iyyy
Beklemediği bu tepkiyi görünce gülmeye başlayan Gunil'i izlerken istemsizce dudakları kenara kıvrılıyordu.
Chan: Çok güzel gülüyorsun...
Gunil: Gerçekten mii? Çok teşekkürler 🙏🏻 üyelerim genellikle dalga geçiyorlar 😔
Chan: Sadece kahkaha atarken değil gülümserken de çok güzel görünüyorsun...
Elini nazikçe Gunil'in yanaklarına dokundu. Dolgun ve pürüzsüz. Üstelik gamzeli. Aynı kendisi gibi...
Chan: Bu sweatshirt baskısı fikri nereden geldi aklına? Çok akıllıca.
Gunil: Jooyeon'un sevgilisinden. Jooyeon'un Hello World erada çekilen bir fotoğrafı baskı yaptırmıştı. Ve bir anda ben de sizin için böyle bir şey almalıyım diye düşündüm.
Chan: Üzerinde "Erkek arkadaşımı seviyorum" yazan bir sweatshirt görünce aklına ilk ben mi geldim? Vay be...
Gunil: Yani öyle değil de... Size zaten bir hediye almak istiyordum onda öyle bir baskı görünce belki... Neden olmasın?... Ama ironi yapıyordum yanlış anlamayın.
Chan: Biliyor musun bence bu kadar resmi konuşmayı bırakmalısın. Sonuçta birbirimizi 2 yıldan uzun süredir tanıyoruz ve sen benden sadece 1 yıl küçüksün. Bana sen diye hitap edebilirsin. Ayrıca ironi yaptığının farkındayım merak etme. Erkeklerden hoşlanmıyorsun sonuçta. Eğer öyle olsaydı yanlış anlayabilirdim...
Gunil kısa süreli bir donma yaşıyordu. Kahvesini bitiren Chan ayağa kalktı.
Chan: Ama pozitif anlamda yanlış anlardım. Hatta mutlu olurdum. Öyle bir şey olsaydı yani.. Her neyse ben gideyim artık. Hoşça kal.
Gunil Chan'a veda edip tekrar oturdu. Söylediklerinde ne demeye çalışıyordu? Yanlış anlama dediği şey o yanlış anlama mıydı? Yanlış anlamadan kastı başka bir şey olabilir miydi? Yoksa gerçekten de Gunil Chan'a âşık olsa bu Chan'ı mutlu eder miydi? Eğer öyleyse hemen açılması gerekiyordu. Gunil de bir süre oturup ardından kalktı. Tamamlaması gereken işleri vardı. Ancak odaklanabileceğini düşünmüyordu. Chan'ın söylediklerini görünce istemsizce gülümsüyordu. Merdivenlerden çıkarken alarmı çaldı. O anda sinema etkinliği saatinin geldiğini hatırladı. Şirketin konferans salonuna doğru ilerledi. Bu her ay olan bir etkinlikti. Şirketteki pek çok idol ve çalışan birlikte bazen film izliyorlar, bazen münazara düzenliyorlardı. Hatta ara sıra kurayla birini seçiyorlardı. Çıkan kişi sahnede kendisi hakkında merak edilen soruları cevaplıyordu. Yapılacak etkinliğe Park Jin Young karar veriyordu. Bugün ise sahneye çıktı ve kura ile bir kurban seçeceklerini söyledi. Gunil hemen salona girip üyelerini aradı. Onları görüp yanlarına geçti. Ne kısmetse tam da Chan'ın arkasında oturuyordu (Allah Allah nasıl olur🧐). Öylece beklerken jyp yine konuşmaya başladı. Kura için isimlerini kağıda yazmaya gerek yoktu. Teknolojide faydalanıp dolu koltukları belirleyip rastgele birini seçen bir sistem kullanıyorlardı. Tüm dolu koltuklarda başlarını yasladıkları yer yanıyordu. Işık ratgele tüm koltuklara hızlı bir biçimde gidiyordu. Bir yandan da çalan ses hızlanıyordu. Sesle birlikte ışığın hareket hızı da artıyordu. Şarkının patlama noktasında ışık bir koltukta durdu ve spot ışıkları ona yöneldi. Gunil seçilmiş kurban olmaktan son anda kurtulmuştu. Chan seçilmişti. Alkışlarla birlikte Chan ayağa kalktı ve sahneye çıktı. Mikrofonu eline alıp kendisine yönelecek soruları beklemeye başladı. Seungmin elini kaldırıp ilk soruyu sordu.
Seungmin: Bu kadar yaşlı olmanıza rağmen nasıl iyi dans ediyorsunuz?
Chan ise bunu beklermiş gibi iç çekip cevapladı.
Chan: Kalbim ve içindekiler sayesinde.
Seungmin yerine oturunca Lily elini kaldırdı.
Lily: Sevgiliniz var mı? Varsa kim? Yoksa birine âşık mısınız?
Chan bunu da bekliyordu. Kendisi hakkında en merak edilen şeylerden biri sevgilisi olup olmadığıydı. Ve varsa bunu rahatça dile getirebilirdi çünkü şirkettelerdi ve başkaları onları duyamazdı. Jyp ve çalışanlar dahil idollerin sevgilisi olmamalı diye düşünüyormuş gibi davranıyorlardı. Ama öte yandan hepsi aslında bunun normal olduğunu, idollerin de insan olduğunu düşünüyorlardı. Bu yüzden şirket içindekiler için idollerin sevgili yapması sorun değildi, başkaları duymadığı sürece.
Chan: Sevgilim yok, ama platonik olduğum biri var...
Tüm dinleyiciler şaşırıp birbirlerine bakıyorlardı. Chan devam etti.
Chan: Bu kişi erkek. Ben iki cinsiyetten de hoşlanıyorum.
Tüm dinleyiciler daha da heyecanlanmıştı. Şimdi herkes bu kişinin kim olduğunu bilmek istiyordu. Bu kişi de Stray Kids üyesi miydi yoksa farklı biri miydi?
Chan: Kim olduğunu söyleyemem ama Stray Kids üyesi değil.
Konuşmanın devamında Chan kendisine yönelen başka soruları cevaplarken Gunil hiçbir şey duymuyordu. Adeta donmuş gibiydi. Hâlâ aynı soru ve cevabı düşünüyordu. Chan kime âşıktı? Erkek. Kendi üyelerinden biri değil. Kim olabilir? "Ya bensem?" düşüncesi aklından geçtiği anda kalp atışları hızlandı. Kim âşık olduğu kişinin de kendisine âşık olmasını istemezdi ki? Böyle düşünürken yarım saat geçmişti. Chan'ın konuşmasının bittiğini Chan yerine oturunca anladı.
Chan: İyi misin? Biraz rengin atmış sanki...
Gunil: Evet teşekkürler...
Gunil o anda haddinden fazla üşüdüğünü fark etti. Ama şu anda buna öncelik veremezdi. Salondan ayrıldılar ve eve döndüler.
Medyadaki şarkı size ficin gidişatı hakkında spoiler verebilir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love is in Bloom... Bang Chan X Gunil (Chanil)
RomansaStray Kids Chan ve Xdinary Heroes Gunil