İlahi bakış açısı
Uzun bir yolculuğun sonunda stüdyoya vardılar.
Deniz 'keske stüdyoya daha yakın bir ev satın alsaydım' diye geçirdi içinden.
Arabadan indiler ve büyük binaya bakmaya başladılar.
3 katlı bir bina ve bahçeside vardı. Yani güzeldi.
Deniz ve çınar pek şaşırmadı çünkü böyle yerlere neredeyse her zaman geliyorlardı.
Onların aksine yanındaki ikili stüdyoya ağızları beş karış açık bir şekilde bakıyorlardı.
Deniz 'çaylaklar' diye geçirdi içinden ve donuk kalan ikilinin arasından geçip stüdyoya doğru yürümeye başladı.
"Ağızlarınızı kapatın,daha başlamadık bile." Dedi omzunun üstünden arkaya bakarken.
Göz kırpıp içeriye girdi.
Çağatay ve Alparslan birbirine bakıp sırıttılar ve denizi takip ettiler.
Çınar arkalarından takip ederken 'kesin bunların arasında birşeyler olacaktır,offf Aşk kokusu alıyorum' dedi içinden ve oda kapıdan içeriye girdi.
_______________________________________
Çağatay
Sürgülü kapıdan içeriye girdiğimizde bir sürü dekorasyon vardı içeride.
Ve ne yalan söyleyeyim 3 yıllık deneyimimde ilk kez böyle kaliteli bir stüdyoda yer almıştım.
İlk kat normal lobiydi.Sağ tarafta toplantı odaları sol tarafta tuvalet ve mutfak vardı.
Bir üst katta çeşit çeşit dekorasyonlar vardı film sahneleri için.
Ve çatı katı ise kocaman bir teras ve oturma guruplari vardı.
Deniz buraya daha önceden gelmiş gibi tanıtıyordu her yeri.
En sonunda toplantı odasına girdik.
Upuzun bir masa ve yaklaşık 17 sandalye vardı.
En başta 1 koltuk ve diğer koltuklar sağ ve solundan masanın ucuna kadar devam ediyordu.
Masanın tam karşısında küçük bir Kürsi ve projeksiyon vardı.
Masadaki tekli koltukta yönetmen oturuyordu ve yanlarında aktörler ve sekreterleri vardı.
4 tane samdalye boştu,deniz yönetmenin sağ tarafındaki sandalyeye oturdu ve onun yanınada çınar.
Bizde ikilinin karşısına geçtik.Çok geçmeden aradaki buzların erimesi ve sohbete dalmamız iyi olmuştu yoksa çok garip olurdu.
Adını doğru hatırlıyorsam çınar olan çocuk yönetmene her an sikebilecekmis gibi bakıyordu.
Yönetmende hiç bozuntuya vermeden arada çınara bakıp göz kırpıp veya dikkatini çekebilecek başka şeyler yapıyordu.
Hımmm,drama.
Olur olur yeriz.Yönetmen konuşma sırasında bize döndü.
"Beyler sekreterleriniz nerede,ona göre başlayacağız toplantıya"
Alparslan "kullanmıyoruz sinan bey"
Diye işi şakaya vurunca birkaç kişi güldü.Deniz fısıltıyla benim duymayacağımı sandığı bir ses tonuyla;
"Daha sekreterleri bile yok, çok profesyonel.Allah aşkına bunlar nasıl birinci old-"
Çınarın kolundan dürtmesi ile sustu.
Alparslanla bakıştık ve sırıttık.
O bizim hakkımızda iyi veya kötü birşey söyleyince hoşumuza gidiyordu.Yani sonuçta bizim hakkımızda konuşuyordu.
Utanmasak üstüne atlayacaktık.
_______________________________________
Deniz
Toplantıdan sonra üst kata deniz manzarasına karşı kahve içmeye çıktım.
Öyle latte,karamel makiyato falan değil.Onlarla işim olmaz.
Türk kahvesi.
Moderniteyi reddet geleneklerine sahip çık.
Çınarda sebebini bilmediğim bir şekilde ortadan kayboldu.
Kesin yönetmenin yanındaydı. Toplantıda adama değişik değişik bakıyordu.
Adamda değişik değişik karşılık veriyordu.
Aniden görüş açımın karanlık olmasıyla irkildim.
"Bil bakalım ben kimim?"
"Çağatay?" Dedim bıkkın bir sesle.
Alparslanın omzunu dürttü.
"AA! Tekte bildin! Ben dedim sana anlar diye, çok seviyor beni" dedi yanıma ne zaman oturduğu belli olmayan alparslana bakarken.
Alparslan hafifçe sırıttı ve kollarını göğsünde birleştirdi.
"Hı-hı ne demessin, yüzünden okunuyor seni ne kadar sevdiği" dedi alaylı ses tonuyla.
Çağatay aksine ne giyeceğine önem veren bir tipti.Bunu severdim.
Ayrıca kemikli bir yüz tipi vardı.
Kaydırak gibi burnu.
Mükemmel pazıları.
Çok hafif dolgunluk dudakları.
Küpeleri.
Yüzükleri.Sonuç olarak hem yakışıklı hemde kendine bakıyordu.
Üstünde deri ceket vardı, altınada siyah aklet gibi birsey giymişti ama galiba küçük beden almış olacak ki kasları belli oluyordu ve kaliteli görünmesini sağlıyordu.
Siyah veya gri gibi görünen baggy pantolon, birkaç küpe,piercing ve yüzükleri vardı.
Saçını ikiye ayırmıştı ve gözleri belli oluyordu.
Yerimde doğruldum,ne düşünüyordum ben? Yani ne alaka? Adamı röntgenledim resmen!
Kendine gel deniz!"Ne oldu niçin geldiniz?"
"Gelemezmiyiz?" Dedi Çağatay.Sesi kırılmış gibi çıkıyordu ama hepimiz numara olduğunu biliyorduk.
Çağatay da sağ tarafıma oturdu ve aralarında sandviç oldum.
"Oğlum onu bunu boşverinde,burada ne güzel balık rakı yapılır.Bide salata,miss" dedi alparslan ciddi kişiliğini bozarak.
Beklemediğimiz için Çağatayla ikimiz güldük.
"Aynen Alparslan şalgamlarda benden ozaman" dedim omzunu iterken.
Güldü.
Siktir.....Bunlar niye bukadar güzel gülüyordu amına koyayım...
"Ha bu arada, yönetmen akşama içmeye gidelim diyor " dedi Çağatay.
Başımı 'eee?' dercesine salladım.
"Yani sende gelsen fena olmaz,he?" Dedi alparslan.
"Benlik değil"
"Alkol kaldıramıyormusun?" Dedi alparslan.
"Yoo kaldırıyorum,bebekmiyim lan ben?"
"O zaman gel" diye araya girdi Çağatay.
"Hayır."
"Korkak."
"Ne alaka?"
"Korkak! Korkak! Korkak!"
İkisininde ayni anda bağırmaları ile yumruğunu masaya koyup susturdum onları.
Sonra ayağa kalktım.
"Tamam lan sizimi Kırcam,Geliyorum!"
"En büyük deniz! Başka büyük yok!"
Diye tezahürat yapmaya başladıklarında dahada götüm kalkmıştı.Götüm kalktığında iyi şeyler olmuyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/367209409-288-k261608.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STÜDYO | bxbxb
RomanceÇok başarılı bir aktör olan Deniz'in yolu bu sektöre yeni katılan ikiliyle kesişir ve bir romantik komedi başlar.