Bölüm 6: İkilem

59 6 1
                                    

Sahra'nın kaçırıldığı gün
Sahra'nın evi
(Yazarın anlatımıyla)
Mesude; evde, müzik eşliğinde akşam yemeği hazırlıyordu. Müziği kafası dağılsın diye açmıştı fakat aklı müzikte değildi. Kızındaydı. Dışarı çıksın diye çok fazla izin vermezdi zaten. Verdiğinde de içinde bin tane kurt, aklında bin tane tilki, onu yer bitirirdi.

Masayı hazırlamak için tezgahın üzerindeki dolabı açtı, üç tane tabak çıkarttı. Tabakları sağ eline aldı, sol eliyle tezgahın alt tarafından birinci çekmeceyi açtı, oradan üç kaşık üç de çatal çıkarttı. Çekmeceyi kapattı, arkasını döndü. Masaya tabakları dizdi, kaşık çatalları yerleştirdi.

Tezgaha geri yönelecekken, gözleri masanın üst tarafında duran saate ilişti. 

Kızına bir saat izin vermişti ama bir buçuk saat olmuştu. Kızı her zaman dakikti. Peki ya öyleyse kızı niye eve gelmemişti? Kenan almaya da gitmemişti kızlarını. Gitseydi şimdiye evdelerdi. Bu da demek oluyordu ki babasını aramamıştı.
Kendini sakinleştirmeye çalıştı. Mutfakta bir sağa bir sola yürüdü. En iyisi arayayım içimde kurt kalmasın diye düşündü.

Tezgaha yöneldi, donakaldı, telefonu neredeydi acaba? Aklı durdu sanki bir anlığına, düşünemedi hiçbir şey. Çok panik bir insandı ama bu kadar endişelenmemeliydi. Altı üstü kızı yarım saat geç kalmıştı.

Telefonunun salonda olduğunu hatırlayarak mutfaktan çıktı, koşar adımlarla salona gitti. Koltuğun üzerinde duran telefonunu aldı. Kızını aradı. İlk çalışta açıldı telefon.

"Alo" Duyduğu ses kızına ait değildi. Yüreği durdu sanki o an. Hiçbir cevap veremedi.

"Alo" Dedi tekrar aynı ses. Bu sefer fark etti ki tanıdık biri ama o anlık korkuyla kim olduğunu çıkaramadı.

Karşı taraf, baktı cevap gelmiyor, tekrar konuştu.
"Mesude teyze, Tomris ben. " Mesude sakinleşti, çünkü kızı Tomris ile beraberdi. Fakat gelen ses ağlamaklıydı. Galiba sakinleşmemişti.
"Tomris, kızımı verir misin? Onunla konuşayım ben. "

Yüreği dolmuş bir anneydi işte. Sadece yüreği değil gözleri de dolan bir anne.
Telefondan derin bir nefes sesi geldi.
"Mesude teyze nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama... "

Telefondaki sustu. Bir hıçkırık sesi geldi telefondan. Artık ağlama sesi sadece telefondan gelmiyordu. Mesude de ağlıyordu. Çünkü biliyordu ki korktuğu şey başına gelmişti. Kızına bir şey olmuştu.
Sesi titrek, yüreği buruk endişeli, gözleri dolan, yüreği titreyen bir anneydi şuan. Çünkü gözü gibi korumaya çalıştığı yavrusuna bir şey olmuştu. Titreyen sesine rağmen,

"Ama ne? " Diyebildi.

Karşılıklı ağlaşıyorlardı Tomris ile.
Hıçkırıklarının arasından burnunu çekti Tomris, kendini toplamaya çalıştı.

"Sahra kafedeyken lavaboya gitti ama geri dönmedi. Her yere baktım ama bir iz yok. Telefonunu da bana vermişti gitmeden önce. "
Yüreği yandı Mesude'nin. Yavrucuğuna ne olduğunu bile bilmiyordu.

O sırada Mesude'nin telefonu çaldı. Arayan kocası Kenandı.

Mesude kendini toplamaya çalıştı, nefesini düzenledi.

"Tomris, benim kapatmam lazım. " Aramayı sonlandırdı, eşinin aramasını yanıtladı.

"Kenan, Sahra.." diyebildi yalnızca. Artık ağlaması konuşmasına engel olacak raddedeydi.

"Biliyorum, sana söz veriyorum en kısa sürede  kızımızı bulup getireceğim. " Gelen cevap çok netti. Kocasının sözleri içine su serpmemişti ama onu çok minik de olsa rahatlamış, içinde güzel bir ümit yeşertmişti.

Çöl YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin