Bölüm 7: Çarpan Denizler

70 6 2
                                    

Göğsümü sıkıştıran bu iki seçenek arasından birini seçmeliydim. Ama seçeneklerin ne olduğunu bilmediğim için öncelikle tam anlamıyla tüm olayı çözmeliydim.

Hani sınavlarda da olur ya, bir soruda çok takılırsınız. Seçeneklere bakarsınız ama hiçbir şey anlamazsınız. Çünkü bilmediğiniz yerden sorulmuştur. Az buçuk biliyor ve hatırlıyor ama cevaba ulaşamıyorsunuzdur. Eğer seçeneklerde yazan şeyleri biliyorsanız zaten soruyu kolay bir şekilde cevaplarsınız.

Ben seçenekleri bilmeyen taraftaydım. Sanki soruyla bakışıyordum da hiç bir şey anlamıyordum.

Bana hiçbir şey anlatılmamıştı. Kuzey, bana hep zamanı var demişti. O zaman gelseydi artık, ben de rahat bir nefes alsaydım.

Bu ikilem beni çok yoruyordu. Belki de beni yoran şey babamın kötü biri olma ihtimaliydi. İçimden buna hiçbir zaman ihtimal veremiyordum. Ama dışarıdan baktığımız zaman olaylar hiç de benim düşündüğüm gibi görünmüyordu.

Demir beyin sesiyle dikkatim dağıldı.
"Kuzey, oğlum bugün seninle şu iş hakkında biraz daha ilgilenelim. Yoksa bu işin sonu hiç iyi olmayacak. "

Demir beyin gerginliği yüzünden okunuyordu.
Gerginliğini daha da arttırmak istemiyordum ama bunu sormak zorundaydım.

"Demir bey, ben burada daha ne kadar sizinle kalacağım? "
Sesim titredi, sebebi aileme duyduğum özlemden başka bir şey değildi. Şu anda onlarla aynı masada oturup kahvaltı yapmayı tercih ederdim. Ama bu pek mümkün görünmüyordu.

"Öncelikle bana bey diye hitap etmene gerek yok kızım, Demir amca diyebilirsin. Sorduğun soruya gelecek olursak, büyük bir tehlikenin içindesin bu yüzden yanımızda kalman gerekiyor. "

Bu cevap beni tatmin etmemişti. Ailemin yanında mı daha güvendeydim yoksa tanımadığım üç erkeğin yanında mı? Dışarıdaki korumaları saymıyordum bile.

"Ailem varken neden tanımadığım insanların yanında kalmak zorundayım? Bana zarar gelip gelmemesi sizi neden bu kadar ilgilendiriyor? Ben kimim ki sizin için, nedir bu koruma isteği? "
Demir amca gözlerini kapattı. İki üç saniye sonra açtı. Sanırım sorduğum sorular onu germiş ve sinirlendirmişti. Ama haklıydım. Benim yerimde kim olsa bu soruların cevabını merak ederdi. Beni niye korumaya çalışıyorlardı? Kimse bir çıkarı olmadan kimseyi korumaz ki.

Kuzey sözü devraldı.
"Sahra, endişelerini anlıyorum ama bunlar şuan duyman gereken cevaplar değil. Burasının senin için en güvenli yer olduğuna emin olabilirsin. Zamanla her sorunun cevabını alacaksın. Hatta her şeyi öğrenince belki de ailenin yanına gitmek istemeyeceksin."

"Her şeye zamanı var diyerek geçiştiremezsin. O zaman hiç gelmiyor niyeyse.
Güney küçük bir kahkaha attı.
"Bu kız benim idolüm yaa. Nasıl güzel savunuyor kendini. Avukat olmayı falan düşündün mü? "
"Kes sesini! Şamatanın sırası değil. "
Kuzey'in sinirle yükselen sesi Güney'i susturdu.

Kaşlarımı kaldırarak Güney'e baktım.
"Avukat mı? "
Güney başını onaylarcasına salladı. Abisinine ters bir bakış atıp tekrar gülümseyerek bana döndü.
"Evet avukat, baban gibi değil tabii, sen iyi bir kızsın Sahra. O kadar kötü olamazsın değil mi? "
Güney artık sabrımı sınıyordu. Hatta sadece benim değil Kuzey ve Demir amcanın da sabrını sınadığı kesindi.

Demir amca elini masaya vurduğu an irkildim.
Güney'in yüzündeki gülümseme yok olurken Demir amca sözü devraldı.

"Bu şekilde konuşamazsın, ne Sahrayla ne de abinle. Kendine bir çeki düzen ver ve şu olayın ciddiyetinin farkına var. Annen öldü lan senin. "
Güney'in ifadesiz yüzü düştü, gözleri doldu. Babasına mahçup bir ifadeyle baktı. Buz gibi bir sesle

Çöl YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin