1.2

9.6K 865 113
                                    

.

Beni,

Neden sevmedin?

.

Kapım sürekli tıklanmaya devam ediyordu. Cihan bir yandan seslenirken, diğer yandan da kapıma vurmaya devam ediyordu. "Işıl, güzelim orada mısın? Aç kapıyı, lütfen."

Gözlerimi, yatağımın yanındaki cama sabitledim. Konuşmak için araladığım dudaklarımdan yalnızca derin bir nefes alabildim. Üzerimde olan örtüyü biraz daha kendime çektim.

Üşüyorum, anne. İyileştirir misin, beni?

"Abi?" Ömer'in uykulu sesini duyduğumda, yorgunca kapandı gözlerim. Hasta olmuştum, farkındaydım. "Kapıyı niye kilitlemiş?"

"Işıl!" Yorgun bedenim, irkilmedi bile. Cihan kapıyı daha fazla zorlarken, ikinci kez kırmayı düşünüyor olmalıydı. "Işıl, kapının önündeysen çekil." Çok geçmeden, odamın kapısı gürültülü bir şekilde açıldı. Kapalı gözlerimin ardından büyük adım sesleri duydum yalnızca.

"Işıl," dedi Cihan mırıldanır gibi bir sesle. Büyük adımları baş ucumda durdu, dizlerinin üzerine çöktü. Bir eli boynumdaki saçlarımı çekti, diğer eli anlıma dokundu. "Ömer, babamları çağır." Dedi daha sert bir sesle.

Bir süre kimseden ses çıkmadı ama saçlarımı okşayan eli de hiç uzaklaşmadı benden. Ellerinin sıcaklığı üşüyen yüzüme iyi gelirken, üzerimde olan yorganı çekmesi kötü olmuştu.

"Cihan," Babamın sesini duyduğumda, hiçbir şey hissedemedim. Adım sesleri baş ucuma gelene kadar durmadı. En sonundaysa Cihan'ın ellerine zıt, soğuk eli dokundu yüzüme.

Soğuk elinden kaçmak için geri çekilmeye çalıştığımda, yüzümde olan elleri bir süreliğine gitmişti. Ama hemen sonra kucağına almıştı beni. "Cihan, Işıl'a ceket al dolaptan. Hastaneye gidelim." Sesi oldukça sakin çıkıyordu.

Sanki, sıklıkla hasta olduğumu biliyordu ama hatırladığım kadarıyla babam yanımdayken hiç hasta olmamıştım.

Zaten onun gidişiyle başlamıştı artan hastalıklarım.

Merdivenlerden inmeye başladığında, beni daha sıkı tutmuştu. Bedenim kucağında küçülmüştü sanki. Dış kapıya ulaştığında ve bahçeye çıktığımızda, esen rüzgar bedenime öyle bir çarpıyordu ki, üşüyen bedenim daha çok üşüyordu.

Üzerime bir ceket örtüldü. Kimindi bilmiyorum ama huzur kokuyordu.

Bilincim arabaya bindiğimizde tamamen kapanmıştı. Bana ceket getirmesi gereken Cihan gelmemişti. Ama dolaba koyduğum kutu için endişe dahi edemedim.

Anne, biraz bile mi sevmedin beni?

.

Başını avcuma yaslamış ve uyuya kalmış Ömer de gezindi gözlerim. Saat gecenin bir yarısı olmasına rağmen, herkes hastane odasındaydı. Babam ve Ömer iki yanımda otururken, Cihan kolu altına almıştı Pelin ablayı. Asaf ise oturduğu koltuğun sırtına, başını yaslamış uyuyordu.

Baş parmağım, avcuma yaslı yanağı okşadı narince. Tüy gibi bir hareket olmasına rağmen, hissetmiş gibi iç çekti Ömer. Sonrasında usulca gözlerini açtı.

Yağmurda Islanmayı SeçtikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin