.
Çok şeyi hak ettim,
Bir yere kadar.
.
Saatler Önce Aksu Evi...
"Baba!" Ömer sesinin çıktığı kadar bağırdığında Yeşim yerinden sıçramış, yukarıda uyuyan Pelin de uykusundan uyanmıştı. "Sen ne yapıyorsun?!" Diyerek arkası dönük Selim'e yürüdü. "Baba senin kafan yerinde mi?!" Asaf hızla ayağa kalktığında, hızlıca tutmuştu Ömer'i.
"Ömer, sakin ol." İçinde olan öfkeye rağmen kendini dinginledi Asaf. Bunu yapamasa da şuan için yapmış gibi göstermeyi tercih etti. "Gel biz biraz hava alalım." Ama Ömer öyle sert hareket ediyordu ki, Asaf'ın kollarından çıkmak için adete çırpınıyordu.
"Senin gibi baba olmaz olsun be! O kızı senden kurtaramadığım için kendimden iğreniyorum, kendimden! O kız sana muhtaç olduğu her an iğreniyorum senden!" Asaf'tan kurtulmaya çalıştı tekrar ama başarısız oldu. "Sen?! Sen bir gram pişman bile değilsin! O kadar bencilsin ki!" Artık boynu tamamen kızarmış, damarları belirgin hale gelmişti. "Sen, seni bırakıp aylarca gelmeyen bir kız için kendi kızını harcadın! Nefret ediyorum senden! Duydun mu?! Nefret!"
Selim'in omuzları çöktü. Başını hafifçe geriye çevirdi ve üzerine yürümeye çalışan, ona öfkeyle bağıran oğluna baktı. Yıllarca babalık yapmıştı hepsine, şimdi kızı için ondan böylesine nefret etmeleri içten bir tebessüm etmesini sağlıyordu. İçten içe olsun, diyordu. Ben onu kendimden koruyamasamda, abileri koruyor.
Asaf zorla da olsa Ömer'i dışarı çıkarttı ve yerde dizlerinin üzerine çökmüş Cihangir'i gördü. Bir eli toprağa yaslıyken, diğer eli göğsünün üzerindeydi. Asaf, Ömer'i yere doğru itti ve abisine yürüdü hızlıca. Abisini ilk kez böylesine yıkılmış görünce kalbi tekledi. Ne yapacağını şaşırdı, çünkü yapacağı her şeyi abisi zaten düşünürdü. Ama şuan kötü olan biri varsa o da abisiydi.
"Abi," dedi Asaf endişeyle. Cihan'ın omuzlarını sarstı. Kapalı gözlerini aralaması için çenesinden tuttu, başını kaldırdı. Cihan öyle bitikti ki, yıllar sonra yine terk edilmenin acısını çekiyordu. Yıllar önce babası giderken ağlamamıştı belki ama şimdi buna da ağlayacaktı.
"Abi?!" Ömer, abilerinin yanında bittiğinde olayı kavramaya çalıştı. Cebinden hemen telefonunu çıkardı ama hangi numarayı tuşlayacağını dahi unuttu sanki. Uyuşmuş beynini zorladı.
"Abi, bana bak." Dedi Asaf Cihan'a. "Abi, ben buradayım. Bana bak, beni duyuyor musun?" Sesi titriyordu. Çenesi titriyordu. Elleri ve ayakları öyle boşalmıştı ki, abisinin önüne çöktü.
Cihan nefes alıyordu. Az da olsa, yaşayacak kadar nefesi vardı. Dudaklarını araladı, kısa bir nefes verdi. Tek bir isim söyledi. "Işıl," dedi usulca. Dudakları arasından çıkan isim, içini titretti. Öyle ki kirpiklerine kadar titremişti bir anlığına.
Kulaklarına ambulans sesi ulaşırken, üç kardeş hızlıca işe koyulmuştu. Asaf bir yandan Işıl'ı aramaya çalışırken, diğer yandan abisini kontrol ediyordu. Onu ambulansa bindirdiklerinde beklemeden kendi arabalarına binip takip ettiler.
Yeşim, camdan dışarıda olan kalabalık gittikten sonra arkasına yaslandı. Ufak ama derin bir nefes verdi. Şaşkınlık içinde, ne yapacağını bilemeyen annesine baktı ve hemen sonrasında ayağa kalkarak salondan çıktı. Arkasında bıraktığı anne ve babasına bakmadı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmurda Islanmayı Seçtik
ChickLit/Aile Kurgusu/ Yeni bir ev, yeni insanlar, aynı baba fakat farklı ruh. Gözlerinde yoktu artık küçük bir çocuk, çoktan terk etmişti yuvasını. Heyecan yoktu artık içinde, bedeni büyüyünce terk etmişti kalbini. Yeniden canlanacak, bazen solacak duygula...