.
Bugün benim doğum günüm.
Hem sarhoşum,
Hem yastayım.
.
Bugün tarih 4 Mart'ı gösteriyor. Bugün benim doğum günüm. Bir kaç dakika önce 3 Mart olan tarih, şimdi doğum günümü gösteriyor. Bugün reşit oldum.
Az önce aşağıda benden çok sevdiği kızıyla bir konuşma içerisinde olan babama inat, çantamı topluyordum şimdi. O kapısını kilitleyip ağladığım lavabodan az önce çıkmıştım. Şimdiyse geldiğim gibi gidiyordum.
Dolaba koyduğum kıyafetlerimi bir hışımla valize koyarken, cebimde olan telefonu çıkardım ve bir taksi çağırdım. Ben bugün evime gidecektim. Yalnız da kalacak olsam, en azından huzurla oturacaktım salonumda.
Ağlamıyordum. Aksine yüzümde ufak bir tebessüm vardı. Beril olayını içimde atlatmış gibiydim, babamı da yıllardır yaptığım gibi arada hatırlar silerdim kafamdan. Zaten yaptığı bu şeyler de onu silmemi tetiklerdi.
Üzerime siyah, ince bir kazak ve ceket giydim. Altıma da siyah pantalonumu giydiğimde, valizimin fermuarını çektim. Ayağıma hızlıca ayakkabılarımı giydim. Kırık kapıyı aralayarak, elimdeki valizi ardımdan sürükledim.
Merdivenleri seslice inerken, aşağıdaki sesler de kesilmişti. Son basamağa indiğimde, bakışlarım salonda gezindi. Ömer yine sinirli ifadesiyle ve ayakta olan bedeniyle babama bakarken, babamın gözleri şaşkınca bana dönmüştü. Hızlıca ayağa kalktığında, gözlerimi devirmemek için zor durdum.
"Işıl?" Cihan hızla bir kaç adım attığında, geriye çekildim istemsizce. Bu durmasına neden oldu. Babam salondan çıkarak bir kaç sarsak adım atarak önümde durdu. Gözleri elimde olan valizde gezindi.
"Işıl," diye mırıldandı. "Gidemezsin ki, velayetin-"
"Bir kaç dakika önce reşit oldum. Hatta," Bileğimde olan saate baktım. 00.12. "Tam on iki dakika önce." Gözleri anlamazca baktı. "Doğum günümdü." Dedim sakince.
"Işıl, ben özür dilerim. Ben çok özür dilerim." Bir eli valizime gittiğinde geri çekildim. "Işıl yalvarırım affet beni, gitme. Hem ne yapacaksın o boş evde? Lütfen gitme. Ben gideyim, sen gitme."
"Biliyor musun?" Dedim lafı değiştirerek. "Aslında geldiğimden beri o kadar değiştim ki, ben bile şaşkınım. Ama sebebinin sen olmadığını anladım." Sebebi Beril'di. Yıllardır arkadaşım, dostum olan kızın ihanetiydi. "Ayrıca," diyerek bir adım yaklaştım ona. "Bende annemin sevgililerini daha çok seviyordum. Ne yaparlarsa yapsınlar, her zaman senden daha iyi birer babaydılar."
Ufak bir tebessüm dudaklarıma yayıldığında, onunda gözleri acıyla yüzümde gezindi. Nasıl hissettirdiğini, nasıl acıdığını bilmeliydi.
Gözlerim bu kez arkadasında, salonda usulca oturan Yeşim'in üzerinde durdu. "Babanı artık kıskanman gerekmeyecek." Son sözümü söylemeden önce ufak bir nefes verdim. "Birbirinizin pisliğinde boğulursunuz."
Babamın yüzüne sertçe baktıktan sonra arkamı dönerek koridorda ilerledim ve dış kapıdan çıktım. Evden çıt bile çıkmazken, arkamdan kapıyı sertçe kapattım. Evin önünde duran taksiye bindim ve valizimi adama vererek bagaja koymasını bekledim.
Araba çalıştığında ve ilerlemeye başladığında, evin kapısı açılmış ve içinden koşar adım Cihan çıkmıştı. Ona ufak bir tebessüm ettikten hemen sonra dolan gözlerinden bir damla yaş akmış ve benim gözden kaybolmamı izlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmurda Islanmayı Seçtik
ChickLit/Aile Kurgusu/ Yeni bir ev, yeni insanlar, aynı baba fakat farklı ruh. Gözlerinde yoktu artık küçük bir çocuk, çoktan terk etmişti yuvasını. Heyecan yoktu artık içinde, bedeni büyüyünce terk etmişti kalbini. Yeniden canlanacak, bazen solacak duygula...