3.Bölüm:

68 19 0
                                    


Yağmur ıslanmayana ,

Aşk yaşamayan,
Savaş savaşmayana güzeldir.
-ŞEHİT ERİL ALPEREN EMİR



" Komutanım burdan sağ çıkabilirsek , Eylül'ü bana ister miyiz?"

Bugün nöbet sırası ondaydı. Yanında ki Mustafa ile sipere dayanmış , gecenin güzel ama bir o kadar korkunç karanlığına karşı nöbet tutuyorlardı . Uzaktaki dağları tek tek süzdü.

" Gideriz tabii , oğlum. Hatta çikolaya ve çiçeği ben alacağım söz" dedi . Yanındaki çömezin umudunu kaybetmesini istemedi. Hayata olan sevgisi ve bağlılığı onu gücendirmişti. Onu yaşatması gerekiyordu çünkü Mustafa hâlâ yaşıyordu.

Ama bilmediği bir şey vardı.

Buraya gelen her asker ölüydü.

Burdan kurtulsalar dahi ölülerdi. Hayat onlar için bitmişti. Buraya gelen herkes öleceğini bile bile gelmiş , ya canını ya da ruhunu teslim edip girmişti.

" Komutanım bir görseniz, gülümsemesini. " Duraksadı bir an . Kırgın bir tebessüm yerleşti dudaklarına.

"Bende görmedim . Zira o ben hariç herkese gülüyor"

Mustafa'nın bu haline yandan tip bir bakış atmıştı. Elleri , çömezin sırtına gitti ve iki kere dostça vurdu. Bu çocuşun bu haline üzülüyordu.

Mustafa'nın, Eylül'e olan aşkını bilmeyen yoktu. Öyle bir severdi ki Ferhat bile kıskanırdı. Karşılıksız aşkına hep sadık kalmıştı. Yıllarca çabalamıştı. Ama Eylül ise onu görmedi. Veya görmezden gelmişti. Oğuz uyarmıştı lakin Mustafa'nın aşkı gözlerine bağ olmuştu.

Mustafa olduğu yerde doğruldu , kaskını çıkarıp kucağına aldı. İçine sakladığı fotoğrafı çıkardı ve fotoğraftaki kızın sırma sarı saçlarını okşadı. Nasıl da özlemişti.

Oğuz , düşünceliydi. İçinde kötü bir his vardı. Sessizliği ve bilinmezliği sevmezdi. Şuan etraf çok sessiz ve ardından bilinmezliği getiriyordu. Kulaklarına dolan ses ile kendini yere attı.

"OĞUZ YERE YAAAT" ardından gelen doçka sesleri ile toparlanmaya, açık hedef olmaktan kaçınmaya çalışıyordu. Gözleri daha bir az önce kardeşi gibi görüp korumaya söz verdiği Mustafa'yı aradı.

"Ey...lül"

Gözleri sonunda kadar açıldı. Bulundukları bölge baskın yemişti, ardından gelen komut sesleri, bağrışmalar sanki bir anda durmuştu. Bu çaresizliğin tablosuydu.

Mustafa'nın bedeni yere yığıldığında açık gözleri direkt olarak Oğuz'a bakıyordu. Aklında ise tek bir isim vardı. Eylül... Kavuşamadığı Eylül. O çok sevdiği saçlarını koklayamadığı Eylül...

Mustafa kimsesizdi. Düşünecek kimsesi yokken Eylül varlığıyla ona kimse olmuştu. Bütün gece destek ekip gelene kadar hayatta kalma mücadelesi vermişlerdi.

Şehidin naaşı iki gün sonra memleketine ulaşmıştı. Haberi o canından çok sevdiği Eylül'e verilmişti. Haberini alacak , yasını tutacak , onu hatırlayacak veya belki de onun için üzülecek kimsesi yoktu.

Eylül'ü vardı. Onun sadece sarı saçlı , orman gözlü Eylül 'ü vardı. Haberi Eylül'e gitti. Beyazlıklar içinde , Mustafa'nın görmeyi çok istediği gelinlikleriyle almıştı haberini.

Mustafa'da unutulmuştu. Onunla kurduğu hayalleri , bir başkasıyla yaşamıştı.

Eylül'ün bir çocuğu olmuştu adı Mustafa olan. Onun hayatı bundan ibaretti.

ERVAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin