3- Kan ve Nişan

17 2 0
                                        

Beni önümüzde duran siyah Bugatti'ye yönlendirdi.

Arkamızda bulunan 3 tane Mercedes vardı. Onlara da korumalar binmişti.

Karan benim için ön, sağ koltuğun kapısını açtığında itiraz etmeden oturdum. O ise kapımı kapattı ve sürücü tarafına geçti.

Arabanın siyah camları sayesinde dışarıdan içerisi gözükmüyordu ama içeriden dışarısı gözüküyordu.Arabanın içi siyahtı. Her zamanki gibi. Mat olan siyah arabaya o kadar yakışmıştı ki nişanımı burada yapmayı tercih ederdim.

Saçmalama Kavin.

Karan arabayı çalıştırdı. Daha sonra sessizce yola çıktık. Arkadaki arabalar bizi takip ediyorlardı.

Sessizlik yüzünden ortamda boğucu bir hava oluşmuştu. Bu nedenle düğmeye basarak camı açtım. Yüzüme vuran soğuk hava, ayın ışığı ile birleşince huzur katıyordu ortama.

Gözlerimi kapattım. Etraftaki sessizliği dinleyerek heyecanımı azaltmaya çalıştım.

"Emin misin bunu istediğine" diye sordu. Sesindeki kalın ton onu sert yapsa da içindeki şefkati hissediyordum.

"Evet, bunu kaç kere sorduğunu sayamadım ama evet istiyorum seni." Dediğimde anlamlı bakışları sayesinde cümlemi düzelttim."Yani nişanlanmayı" gözlerinde alaycı bir bakış oldu.

"Yani beni istemiyorsun?" Diye sordu sorgulayan bakışlarla.

"Hayır, seni istiyorum" diyerek cevapladım ne dediğime bakmadan.

"Beni istiyorsun?" Kaşları havalandı."Ne anlamda?" Dediğinde utançtan kızaran yanaklarıma dikti bakışlarını. Yoğun bakışları beni etkiliyordu.

"O anlamda değil... Yani sorduğun soruya cevap olarak..." Ne dediğimin farkında bile değildim.Küçük ama hoş bir kahkaha çıktı ağzından. Gülünce belli olan gamzeleri o kadar güzeldi ki zamanı durdurup sadece ona bakmayı tercih ederdim.

Ben onun yan profiline odaklanmışken o ise yolu izliyordu. Dudaklarımda oluşan tebessümü farkettiğimde bakışlarımı ondan ayırıp yola baktım.

Ay ışığı altında siyahlar içinde iki insandık şuan. Belki ben onu tanımıyordum ama o beni tanıyordu. Bende zamanla onu tanıyacaktım.

Hem o gün hem de şuan asla kötü adam izlenimi vermemişti bana. Gözlerinde kimsenin göremediği o masumluğu görüyordum.

"Çok güzel gülüyorsun" demek isterdim ama diyemedim. Yola bakmaya devam ettim.

Birkaç dakika sonra önüne geldiğimiz beyaz ve siyah ağırlıklı mekanın önünde durduk. Mekan o kadar büyüktü ki, bir nişan yapmıyoruz da aşiret düğünü yapıyoruz gibi hissediyordum.

Bahçesindeki neon ışıklar ve havuzu buradan fark etmiştim. İçerisi kalabalıktı.Karan arabayı mekanın önüne park ettiğinde kapıyı açıp inerek benim kapımı da açtı. İkimiz de ayaklandığımızda yere sürten elbisem ile beraber Karan'ın bana uzattığı üzerinde harita bulunduran koluna girdim.

Aramızdaki boy farkı ile huysuz ile uzun gibiydik.

Siyahlar içinde mekana giriş yaptık.Tahmin ettiğim gibi, büyük dikdörtgen bir havuz ve onun etrafında içkilerini yudumlayan insanlar, bahçedeki çardakların içerisinde sohbet eden birkaç zengin görünümlü yaşlı adamlar ile beraberdik bugün de.

Mekanın içerisine girdiğimizde bütün ilgi üzerimize yoğunlaştı. Üzerimde olan bakışlardan rahatsız olmuştum. Çok kalabalık ve sesli ortamları sevmiyordum.Karan bu bakışlardan rahatsız olduğumu anlamış olacak ki o kusursuz yüzünü bana çevirdi ve sol gözünü kırptı.

SayaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin