1

525 16 0
                                    

"iyi akşamlar, Sevil hanım." Dedim pastanenin kapısını kilitleyen patronuma.
"İyi akşamlar, melekciğim." Demesiyle hafif baş selamı ve tebessümle yürümeye başladım.

Hava bulutlu'ydu. Çok severdim bulutlu havaları, içim huzurla dolardı. Bu yüzden bu gün otobüs'e binmek yerine yürümek istiyordum, 2 gündür babam eve gelmiyordu bu günde gelmeyeceğini düşünerek yürüme fikrimi destekledim.

  Yaklaşık 40 dakika sonra eve varmıştım. Hiç bir zaman ait hissetmedigim, yaralarımı sarmak yerine bana yara olan eve uzunca iç çeke çeke bakıp kapıyı açıp içeriye girdim.

Ayakkabılarımı çıkartıp montumu askılığa asarken içeriden adım seslerini duydum. 2 gündür eve gelmeyen babam ben yürüyüp hava almak istediğim zaman gelmişti. Bu nasıl bir şanssızlıktı?

"Nerdesin lan sen?"

Sinirle soluyordu hâlbuki o kadar da geç gelmemiştim. Gerçi 5 dakika bile geç gelsem aynı tepkiyle karşılaşacaktım, buna alışmıştım ama asla korkum azalmamış aksine her defasında beni daha da korkutmuştu.

"İşteydim baba nerede olacağım?"

Dedim sakince. Onu kızdıracak bir şey yapmamalı, ses tonuma dikkat etmeliydim.

"Kaç saat oldu lan işten çıkalı? or*spu seni." Diye bağırarak üstüme gelmeye başladı. İçmişti her zaman ki gibi kokuyordu.

"Baba biraz yürümek istedim, sadece hava almak istedim." Dedim yalvarırcasına. Çünkü biliyordum birazdan başıma gelecekleri.

"Ne havası lan! Gün boyu dışardasın ya zaten. Ben sana işten çıktığın gibi 15 dakika içinde bu evde olunacak demedim mi?" Diye bağırmasıyla yerimden sıçradım.

"Tamam baba özür dilerim. Yemin ederim bir daha geç gelmeyeceğim. Söz veriyorum." Diye ağlamaya başladım.

"Sende annene mi benzemek istiyorsun? Onun gibi or*spu mu olmak istiyorsun? Onu eğitmedim diye seni de eğitemeyeceğimi mi sanıyorsun lan?!" Diye bağırmasıyla tekrar sıçradım. Ölesiye korkuyordum. Biz onun  egitebeceği bir hayvan değildik.

"Demek eğitebileceğim bir hayvan değilsiniz?" Dedi sinirle gülerken.

" Hayır ben öyle demek istemedim bab.." diye devam etmeme kalmadan suratıma inen tokatla kaşımı ayakkabılığa çarpıp yere düştüm. Nefes almama fırsat vermeden saçlarımdan tutup ayağa kaldırdı ve daha ağzımı amcaya zamanım olmadan yüzümün diğer tarafına yumruk atmasıyla gökleri yaracak şiddette çıkan çığlığım ağzımdan firar etti.

"Seni evimde barındırıyorum lan senin karnını doyuruyorum ka*pe!" Benim karnımı doyuran o değildi ki. Tam tersi ben çalışıp onun hem karnını doyuruyor hem borçlarını ödüyordum.

Karnıma geçirdiği sayısız tekmelerle artık nefes alamıyordum. Saçlarımdan tutup dışarıya sürüklemesi bir oldu.

"Bu gece dışarıda kal da aklın başına gelsin. Bakalım bir daha bu eve geç gelip bana cevap verebiliyor musun." Diyerek yere fırlattı. Tam kapıyı suratıma kapatacakken , "Sakın kapının önünden ayrılayım deme. Sürekli gelip kontrol edeceğim. Eğer seni burada görmezsem işte o zaman bitiririm seni." Korkudan duvara sinip içeriye girmesini bekledim. Biliyordum birazdan sızacaktı. Bir an önce gitsin istiyordum.  

Kapıyı sertçe kapatıp içeriye girdi. Bende sessizce ağlamaya başladım. Ben bunları hak etmiyordum bunları kimse hak etmezdi ki.

Yorulmuştum, daha 18 yaşımda kendimi 50 yaşında gibi hissediyordum. Artık katlanacak gibi değildi hiç bir şey ama mecburdum.

Canımı dişime takıp çalışarak, kendime beş kuruş dahi almadan ev ihtiyaçları ve babamın borçlarını ödemeliydim. Mecburdum çünkü gidecek hiç bir yerim yoktu. Buradan kaçarsam her şekilde bulurdu beni. Çok arkadaşı vardı babamın illa ki biri çalıştığım yeri görüp babama söyler, oda gelip beni zorla götürürdü.

Yaklaşık yarım saat geçmişti içeriden ses çıkmıyordu. Sızdığını biliyordum. Soğuktan dişlerim birbirine çarpıyordu. Yavaş yavaş kalkıp yürümeye çalıştım. Hem ısınmam hemde daha işlek bir yere gitmeliydim. Bu mahalle hiç güvenilir değildi. Bir iki kere yere düştüm ama bir şekilde kalkıp yürüyebildim.

Yürümek işkence gibi geliyor, kemiklerim birbirine giriyormuş gibi hissediyordum ama işlek bir yere gitmeliydim. Babamın dayakları ile ölmemiş olsam dâhi , burada başka şekilde ölebilirdim.

Biraz daha ilerledikten sonra 4 kişinin ara sokaktan koşar adımlarla çıktıklarını görüp tedirginlik ile durakladım. Dördüyle karşı karşıya gelince adımlarını biraz yavaşlattılar fakat sonra umursamadan hızlı hızlı yürümeye devam ettiler.

İçimden bir oh çekip yavaşça yürümeye devam etti. Tam o dörtlü gurubun çıktığı sokağın önünden geçerken hızlı hızlı nefes alıp verme sesi gelmeye başladı. Korkuyla etrafıma baktım ama ses o ara sokaktan geliyordu. İçimdeki meraka yenik düşerek yavaş yavaş o sokağa adımladım...

İPTİLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin