Gürültüyle açılan kapı sesine uyandım. Kafamı kaldırıp cama doğru baktım, hâlâ gece yarısı olduğunu gördüm. Yavaşça yataktan kalkıp kapıya doğru ilerledim. Bu saatte kim gelmişti? Kapı deliği de yoktu bakamıyordum. Açmak ve açmamak konusunda gidip gelirken,
"Kız açsana hadi ağaç oldum burada." Babamın sinirli sesiyle o olduğunu anlayıp daha fazla kızmasın diye hızla kapıyı açtım. Karşımda burnundan soluyup bana bakan babamla göz göze gelmem ile yana çekilmem bir oldu.
"Kaç saattir çalıyorum lan kapıyı, ne yapıyorsun sen içerde?!" Diye çıkışması ile iyice küçülüp,
"Ne yapacağım, uyuyordum." Dedim sakin bir ses tonuyla.
"Senin.. Gerekirse uyumayacaksın! Benim evimde el bebek gül bebek kalıyorsan hakkını verecek, hizmetimi yapacaksın. Ben a demeden onu anlayacaksın. Ve en önemlisi asla cevap vermeyip, fikrini soylemeyeceksin!" Dedi tıslayarak.
İçim yanıyordu. Evet bunlar her zaman duyduğum şeylerdi ve evet her duyduğumda içim böyle yanıyordu. O benim babamdı düşmanım değildi ki. Neden bana böyle davranıyordu. Neden eli bir kez olsun saçımı okşamak yerine çekmek için başıma gidiyordu? Neden yüzümü okşamak yerine tokat atmak için uğruyordu yanaklarıma? Neden dizlerine kafamı katıp dünyayı yaşatmak yerine karnıma tekme atmak için kullanıyordu? Neden ağzı bir kez olsun kızım demek yerine küfür etmeye yarıyordu?
İçimde asla sönmeyen bir yangın vardı. Bana bunca şeyi yapmış bir adama hâlâ bir burukluğum bir kırgınlığım vardı. Oysaki benim artık ona karşı duygusuz hissiz olmam lazımdı. Derin nefes aldım içimdeki sıkıntı, ateş gitsin diye.
Babamın söylediklerine kafa sallayıp kenara çekildim.
"Heh söyle. Mümkünse o sesini bile duymayayım. " Dedi. Gözlerim doldu gizlemek için kafamı eğip kafa salladım.
"Bana bir şeyler hazırla. Hemen!" Dedi o sondaki"hemen"in bir tehtit olduğunun hem o hemde ben farkındaydım.
Kapıyı kapatıp hızlıca mutfağa girdim. Dolapta ki eski yemekleri ısıtıp sofraya kattım.
Oturma odasında ki babamın yanına gidip sofranın hazır olduğunu söyleyecektim fakat koltukta uyuyakaldığını gördüm. Uyurken ne kadar da masum gözüküyordu.
Onunda bir derdi, bir sorunu olduğuna inanıyordum. Yoksa niye böyle kötü biri olsun ki? İçinde iyi bir insanın ufakta olsa varlığına inanıyordum. Ama bir insana bunları yapabilecek kadar vicdansız olmasını sağlayan şeyin ne olduğunu anlayamıyordum.
Daha fazla düşünmek istemeyerek onun odasına gidip bir battaniye aldım ve üzerine uyandırmamaya çalışarak yavaşça örttüm. Mutfağa gidip sofrayı topladım ve yatağıma gittim. Yarın işe gidektim ve daha fazla uyanık kalırsam işte sersemleşebilirdim. Sıcacık battaniyemin altına girip kendimi uykuya bıraktım.
....
Mutfakta kendime kahvaltı hazırlıyordum. Babam genelde öğlene doğru uyandığı için sadece kendime sessiz ve sakin bir şekilde hazırlardım. Fakat bu sefer öyle olmadı. Arkamda gelen sesle ona doğru döndüm.
"Ben sana, bana bir şeyler hazırla demedim mi lan dün gece? Sen bana itaatsizlik mi yapıyorsun lan! Gebertirim seni kız." Dedi üstüme yürüyerek. Sok olmuş gözlerle baktım. Ben ona yemek hazırlamıştım ama uyuduğu için kaldırmıştım. Hadi bunu uyuduğu için bilmiyordu peki ya battaniye örttüğümü de mi uyandığında görmemişti? Bunları dile getirmem gerektiğini fark edince,
"Baba ben hazırladım. Vallahi hazırladım. Hatta seni çağırmaya geldim ama sen uyuyordun. Bende üşüme diye sana bat-" yüzüme yediğim tokatla yüzüm yan tarafa savruldu. Hemen yüzümü siper aldım yüzüm ve kafam daha fazla darbe almasın diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPTİLA
Teen FictionHer yerine yara almaktan çekinmeyen Boksör ve kendi yaralarını umursamayarak onun kılına zarar gelse paramparça olan ürkek bir kızın hikayesi..