Gözlerim o harici her yere bakıyordu. Onun ise gözleri tamda gözlerimin en içine bakıyordu..
Yüzüm yanıyordu. Hayatımda ilk defa bir erkekle hatta bir insanla bu kadar yakın bir pozisyondaydım.
Acaba hakkımda ne düşünüyordu? İşe yaramaz sakar bir baş belası olduğumu düşünüyordu kesin.
En son dayanamayıp konuşmaya karar verdim ama tâbi ki sessiz olmalıydım iki erkek arkadaş hâlâ lavaboda kahkaha atarak bir şeyler konuşuyorlardı.
Hafifçe Meriçe yaklaştırdım kafamı. Oda hâlâ çatık olan kaşları ile ne yaptığımı anlamaya çalışıyor gibiydi. Fısıldayarak,"Ben gerçekten bilerek dökmedim çayı üzerine. Bir anda oldu bende anlamadım özür dilerim." Dedim mahcubiyetten dolayı hızlı hızlı konuşarak ve ellerimi hararetli bir şekilde hareket ettirerek.
Ellerini iki yanıma dayayarak üzerime doğru eğilmeye başladı. Nefesimden rahatsız olacakmışçasına hemen nefesimi tuttum. Kalbim maratona çıkmıştı âdeta..
Gözlerim kocaman kocaman suratına bakarken, o ise gözlerimin en içine bakıyordu..
"Kim?"dedi fısıldayarak. Ne dediğini idrak edemeyerek
"Hı?" Dedim alık alık suratına bakarken.
İki saniyeliğine gözleri dudağıma kayınca yerimde sendelememek için çok büyük bir savaşın içerisine girdim.
"Kim? Sana bunları yaşatan oruspu çocuğu kim?" Kalbim sanki hiç hızlanmamışçasına daha da hızlandı. Beni düşünüyor muydu? Sorunlarımdan kaçmak yerine bana bunları yapanın kim olduğunu bilmek mi istiyordu? Bu gerçek miydi? Gerçekten bu an yaşanıyor muydu?
Hayatında bir kere bile inanılmayan, yalancı durumuna düşürülüp zorbalanan ve ötekileştirilen biri olarak birinin şuan beni dinlemek, neler olduğunu benden dinlemek istemesi.. bu benim için imkansızdan bile daha da imkansız bir durum.
Benden beklediği bir cevap vardı ama benim verecek bir cevabım var mıydı bilmiyordum. Ne diyecektim ki. Babam tarafından yıllardır şiddet gördüğümü mü? Onun yüzünden insanlardan ne denli korktuğumdan mı bahsedecektim mesela? Onun yüzünden ne kadar özgüvensiz büyüdüğümden mi bahsetmeliydim? Her gün bir yenisin eklendiği vücudumda ki yaralar yüzünden doğru düzgün giyinemediğimden mi bahsedecektim?
O kadar utanç verici bir hayatım vardı ki.."Kse bana bir şey yaşatmadı.. Ben sadece düştüm. Merdivenden ayağım takıldı ve düştüm." Dedim inanacağına emin bir şekilde. Herkes zaten yaşadıklarımı görmezden gelmiyor muydu bu seferde görmezden gelinirdi.
Bana tek kaşını kaldırarak ve hâlâ sınırlı tuttuğu yüz ifadesi ile
"Sen her gün mü merdivenlerden düşüyorsun? Seni her gördüğümde yeni bir yara oluyor vücudunda? "Dedi sorarcasına.
Kalbim küt küt atmaya başladı. Ne yani beni gerçekten de ciddi anlamda merak mı ediyordu? Beni dinlemek anlamak mı istiyordu?
Tam o sırada kurtarıcım olan o sesi duyduk.
"Melek nerdesin?" Sevil hanımın bana seslenmesi ile ve Meriç'in bir anlık dalgınlığına gelmesi ve arkasına dönmesi ile hızlıca kolunun altından çıkıp kapıyı açarak koşmaya başladım. Resmen adamdan kaçmıyordum. Şu anki halime kahkahalar ile gülmek istiyordum fakat ben kahkahalar ile gülmeyeli yıllar olmuştu...
Hızlıca mutfağa koşup Sevil hanımın yanına gittim
"Kusura bakmayın sevil hanım lavaboları temizliyordum da." Dedim yalan söylemenin verdiği utançla sevil hanım harici başka yerlere bakarak.
"Sorun değil canım. Paketlenmesi gerekilen kurabiyeler var onları pakatler misin?" Dedi sevil hanım.
"Tâbi." Diyerek hemen yeni yapılmış kurabiyeleri ve paket kutularını alıp bir köşede onları pakatlemeye başladım. 15 dakika süren paketlemenin ardından hepsini poşete katıp pastanenin ön tarafına doğru elimde poşetler ile yürümeye başladım. Sevil hanımın yanına gidip
"Buyrun hepsi hazır." Dedim.
"Eline sağlık canım." Dedi gülümseyerek. Bende gülümseyerek karşılık verdim. Sevil hanım poşetleri benden alırken bende hafiften etrafıma bakmaya çalışıyordum acaba Meriç hâlâ burada mıydı? Etrafta kimseyi göremeyince morelim bozuldu ama neden bozulduğuna anlam veremedim. Zaten kaçan ben değil mıydım?
Yüzümü asa asa etrafı temizlemeye başladım. Müşteriler ile ve temizlik ile ilgilenmek ile günü akşam etmiştim.
Yavaş yavaş yolda yürürken aynı zamanda insanlar fark etmeden onları izliyor, imceliyordum.
Gördüğüm her insanın farklı farklı hayatları vardı. Hepsinin birbirinden farklı aileleri, arkadaşları, eşleri ve yaşantıları vardı. Bu düşünce bir yandan beni tuhaf bir şekilde heyecanlandırırken bir yandan da korkutuyordu. Kimse dışarıdan göründüğü gibi değildi. Kim bilir gördüğümüz insanların hangi düşünceleri vardı dışarıya yansıtmadıkları. Ne kötülükleri vardı kalplerinde kimseye göstermedikleri..
Derin bir iç çekip önüme döndüm ve eve doğru yürümeye devam ettim. Karşıdan karşıya geçerken ara sokaktan çıkan bir araba, ardından gelen korna sesi.. Belimde, bacağımda, kolumda hissettiğim acı ve ismimin bağırılması sonrası etrafın kararması bir oldu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPTİLA
Teen FictionHer yerine yara almaktan çekinmeyen Boksör ve kendi yaralarını umursamayarak onun kılına zarar gelse paramparça olan ürkek bir kızın hikayesi..