8. Bölüm sizlerle beğenmeniz umuduyla. Yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim.
...
"Kimsesiz kaldı kız işte, ne kurcalıyorsun daha Zehra?" Amca ve halasının konuşmalarını kapıdan duyuyordu Derin. Herkesin gözünde zavallı, yetim bir küçük kızdı ama o elleri kanlı biriydi. Küçükler masum olurdu ve kendi masum değildi Derin'e göre.
Ellerine kan bulaşalı birkaç ay olmuştu. Ailesini kaybedeli ise yetmiş sekiz gün. Günleri sayıyordu Derin. Annesinin mezarına gidemiyordu çünkü İstanbul'daydı. Anneannesi İstanbul'da yaşıyordu birkaç yıldır. Kızının mezarının yanında olmasını istemişti. O ise Diyrabakır'daydı. Halası bakıyordu ona. En büyük amcası Rafet ise babasından Derin'e kalan mirası almaya çalışıyordu. Bu yüzden sürekli halası Zehra ile tartışıyorlardı.
Derin seviyordu Zehra halasını çünkü onu seviyor ve bakıyordu. Derin için abisiyle araları açılmıştı ama hiçbir zaman boşvermemişti. Onunda eşi ölmüştü yıllar önce, çocukları yetim kalmıştı. Halasının sesiyle yine konuşmaları dinlemeye başladı Derin. "Bu konuyu bir daha konuşmayacağım abi. O para Derin'in ve Derin'in olarak kalacak." Şiveyle söylemişti her zaman ki gibi.
Kısa süreli sensizlik oluştuğunda Derin hafifçe kafasını kapıdan içeri uzattı. Amcası oturmak için koltuğa ilerliyor, halası ise tam karşısında başı dik bir şekilde duruyordu. Amcası cebinden çıkardığı sigarasını yaktığında kafasını geri çekti Derin. "Zavallı, kimsesiz bir kız çocuğunu fazla önemsiyorsun Zehra."
Derin kendinden bahsettiklerini biliyordu. Faruk amcasının nasıl kötü biri olduğunu biliyordu. Babası yaşarken bile onun yerine geçmek istiyordu. Hiçbir zaman abisini sevmemişti, Derin'i sevmemesi normaldi. Gözünden akan bir damla yaşı elinin tersiyle sildi Derin.
Yaşın sebebi amcası değildi. Hatırlattığı kimsesizliğiydi. Ama yanıldığı bir konu vardı, Derin zavallı bir kız çocuğu değildi. Daha fazla dinlemek istemediği için merdivenleri koşar adım inmeye başladı. Birine çarpınca durmak zorunda kaldı.
Kafasını yukarı kaldırdığında Yakup abisini gördü. Yakup abisinin bakışları Derin'in gözyaşlarını tutmaktan kızaran gözlerine takıldı. "Ne oldu?" Demesiyle yüzünü tekrar aşağı indirdi Derin.
"Yok bişey." Dedi ve aşağı inmeye çalıştı ama kolundaki el onu durdurdu. Yakup abisinin ona sarılmasıyla tuttuğu bir damla göz yaşı düştü.
Yakup abisini çok severdi Derin. Yakup abi de Demir abi de onun amcası gibiydi.
Çünkü ona öz amcasından daha çok amcalık yapmışlardı. En önemlisi onu sevmişlerdi.
...
Dünya durmuştu, gökyüzü durmuştu. Ay ve Güneş yer değiştirmiyordu. Sadece karşımdaki adam hareket ediyordu. Bu adam yüzünden küçük Derin'de hareket etmiyordu. Karşısında ki kadın ise bendim, o küçük zavallı kız çocuğu değil. Yaptığı şeyleri unutamazsa da onun da unutamamasını sağlayacak o kadındım. Derin Kararslan'dım. Her şeyini kaybeden değil, yokluğa alışan Derin'dim.
Gözleri bana değdi. Kısa bir bakış atıp önüne döndü. Ben onun gözlerini unutamamışken o bakmamıştı bile. Yakıp yıkmak istesem de yapamazdım. Burada olamazdı. Ama olacaktı Derin Kararslan o küçük yaşına rağmen elleri kanlı kızın intikamını alacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayboluş Mahkemesi
Teen Fiction"Ya özgürlüğünü yitirirsin ya da karım olursun." -Şiddet ve küfür içerir