6. Bölüm sizlerle, beğenmeniz umuduyla.
...
Araba ormana girmişti. İçinde daha bir çocuk olan Derin vardı. Aynı gün içinde hem öksüz hem yetim kalan küçük kız, Derin.
Gözleri, elleri ve ayakları bağlıydı. Arabayı süren adamla birlikte üç kişiydiler. Babasının nice düşmanlarından birinin adamlarıydı.
Babası ölmüştü ama arkasında bıraktığı yaralar daha kabuk bile tutmamıştı.
Ağlayamıyordu Derin. Annesinin, babasının ve kardeşinin acısına ağlayamıyordu. Daha iki gün bile olmamıştı. Babasının ve kardeşinin mezarı deniz olmuştu. Annesini gömemeden kaçırılmıştı.
Neden burada olduğunu bilmiyordu. Ağlayamıyordu, karşı koyamıyordu sadece elleri kolları bağlı duruyordu.
Araba durduğunda olacakları bilmiyordu ama tahmin ediyordu.
Bir adam kolundan tutup dışarı çıkardığında bişey yapamadı. Ölüden farksızdı. Kolundan itilerek bir yere atılmıştı, görmüyordu. Elleri soğuk bir zemine değiyordu.
Arkasından gelen adamı hissediyordu. Adam ellerindeki ipi kestiğinde bileklerini avuşturdu. Sıkıca sarılmış ip yüzünden bilekleri kızarmıştı. Açılan elleriyle hemen gözlerindeki bezi çıkarıp bir tarafa fırlattı.
Mermer zeminli boş bir odaydı. Odanın içinde sadece eski bir masa vardı. Ayakları da çözdükten sonra duvarın dibine sindi. Gri soğuk duvarlar sırtını yaslayacağı tek yerdi.
Ellerini çözen adam, Derin'in haline gülüp odadan çıktı. Saatler geçti o soğuk zeminde. Ne kimse geldi ne de bir ses duydu.
Saatler sonra kapı açıldığında kalktı Derin soğuk zeminden. Gelen yaşlı bir adamdı, takım elbiseliydi. Top sakalı beyazlamıştı ve saçı uzundu. Kim olduğunu bile bilmiyordu. Babasının bitmeyen düşmanlarından biriydi herhalde. Ne için kaçırıldığını bilmiyordu. "Merhaba küçük kız."
Nefretle baktı adama, Derin. Karşısındaki adam ela gözlerini kızın üzerinde gezdirdi. Bu gözleri unutamazdı. İğreniyordu Derin. "Babanın elinde tuttuğu ipler ne?" Neyden bahsettiğini anlamıştı Derin. Babası eğer ona bişey olursa ailesinin güvencesi olsun diye elinde tuttuğu kozları söylemişti. Herkesin kozunu biliyordu ama bu kozlar güvence getirmemişti Derin'e. Biliyordu ama ölürse anlamı kalmayacaktı. Ölümünü de engelleyemezdi.
Asla cevap vermeyecekti Derin. Adamın yüzüne bakmaya devam etti. Adam sinirlenmeye başlamıştı. Derin'e doğru ilerledi. Derin geriledi ama sonunda sırtı soğuk duvara değdi. Adam elini uzatıp kızın çenesini kavradı, Derin karşı koymaya çalışsa da yapamadı. "Cevap ver küçük kız."
Derin kafasını çevirerek çenesini o kirli ellerden kurtardı. Cevap vermeyip adamın suratına bakmaya devam etti. Adam sinirle güldü ve geri masa tarafına çekildi. Konuşmayacaktı Derin çünkü kaybedecek hiçbir şeyi yoktu.
Adam elini kemerine uzattığında Derin'in gözlerine korku yerleşti. Kapıya koştu, kulpu zorladı ama açılmadı. Bu ölümden beterdi, gerekirse öldürür gerekirse ölürdü ama buna izin vermezdi. Kapıyı tekmelemeye başladı. Arkasına döndüğünde adamın kemerini çıkarıp eline aldığını gördü. Korktuğu şey olmayacaktı ama buna sevinemezdi, sevinilecek bişey yoktu çünkü arkasındaki kapı açılmıştı. Gelen adamlar onu kolundan tutup masaya yüz üstü koymuştu. Kollarını çekerek ve yumruk atarak engel olmaya çalışsa da işe yaramamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayboluş Mahkemesi
Genç Kurgu"Ya özgürlüğünü yitirirsin ya da karım olursun." -Şiddet ve küfür içerir