12. Bölüm sizlerle beğenmeniz umuduyla. Okurken yorum yapmayı unutmayın....
Kıvanç Ardınşah
-18 yıl önce-Öfkeyle perdeyi kapattım. Babam evden gitmişti. Arkamı dönüp günlerdir yaptığım gibi sandalyeye oturdum ve kitabımı elime aldım. Kitap okumayı sevmeme rağmen günlerdir okumaya zorunlu olduğum için nefret etmeye başlamıştım. Günlerdir kilitli kaldığım bu odada yapacak başka hiçbir şey olmadığı için bu kitapları okumaya muhtaçtım.
Babam Bora'yı adamlarının önünde dövdüğüm için beni odama kapatmıştı. Beş gündür bu odadan hiç dışarı çıkmamıştım. Günde iki kere yemek ve su getiren yardımcımız haricinde kimse bu odaya girmemişti.
Kardeşime olan sevgim her geçen gün azalıyordu çünkü Bora gittikçe amcama benziyordu. Malikanedeki çalışanlara ve adamlara olan tutumu amcamınki gibi acımasızdı. Amcam çok acımasız biriydi. Babamın gücünü kıskanıyor ama ona kusamadığı nefretini bana kusuyordu. En ufak şey için azarlıyor bazen tokat atıyordu. Karşısında sessiz kalmadığımda ise daha çok vuruyordu.
Bu sefer Bora'yı dövmemin sebebi ise yardımcımızın kızı Sevgi'yi oyun adı altında öpmeye çalışmasıydı. Şerefsiz Bora ne yaptığını gayet iyi biliyordu ama Sevgi olanları anlayamıyordu.
Bora'yı dövdüğüm için pişman değildim hatta keşke daha pis dövseydim diye düşünüyordum. Sürekli babama kendini haklı gösterdiği için cezaları ben alıyordum. Babam bazı konularda çok katıydı ve benim Bora'yı herkesin içinde dövmem onun kurallarına aykırıydı. Bu sefer depoya kapatmadığı ve iki öğün yemek verdiği için şanslıydım. Sürekli ceza alırdım ve bu ağır cezalardan değildi. Babam en çok bana ceza verirdi çünkü Bora yaptıklarını yalanlarıyla örter, Pelin ise ceza alacak bir şey yapmazdı. Ben ise bu evdeki günah keçisiydim.
Okuduğum kitaba odaklanmaya çalışsamda sinirden odaklanamayınca kitabı sehpaya bırakıp sandalyeden kalktım. Pencereden bahçeyi izlemeye başladım.
Evin güvenliğini sağlamakla görevli adamlar birbirleriyle konuşuyor ve işlerini yaparak bahçeyi gözetliyordu.
Gözlerimi bahçe çitlerinin arkasında gezindirdiğimde ana yoldan buraya bir düzine aracın geldiğini gördüm. Babam malikaneye dönüyor olmalıydı.
Araçlar kapıya yaklaştığında çitlerin dışındaki adamlarımızın silahlarını kuşandıklarını ve bazılarının koşarak içerdekilere haber verdiğini gördüm. Gelenler babam değildi di mi?
Arabadakilerin bazıları açtıkları pencereden bazıları araçlarından çıkarak adamlarımıza kurşunlarını sıktılar. Sayıca bizden üstündüler ve en iyi adamlar babamın yanındaydı. Babam her zamanki gibi kendini düşünmüştü.
Aşağıda yoğun bir çatışma varken ben burada kilitli kalamazdım. Hemen camın ordan ayrılıp her ihtimale karşı yatağımın altında olan silahı aldım. On iki yaşımda olmama rağmen silah kullanmayı biliyordum. Babam silah ve dövüş konusunda bizi eğittirmişti. Ben silahta ve dövüşte Bora'dan çok daha iyiydim. Kapıya koşup üst üste vurdum. "Çıkarın beni burdan!"
Dışardan silah ve koşuşturma hariç hiç ses gelmiyordu. Buradan beni çıkarabilecek kimse yoktu. Elimdeki silahın kurşunlarını kontrol ettim. Tamdı.
Kapı kilidine sıkarak kapının açılmasını sağladım. Elimde silahla dışarı çıktım. Bu katta kardeşlerim vardı. Hemen Pelin'in odasına doğru ilerledim. Karşıma kimse çıkmamıştı. Pelin'in odasına geldiğimde arkamı kontrol ederek içeriye girdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayboluş Mahkemesi
Ficção Adolescente"Ya özgürlüğünü yitirirsin ya da karım olursun." Savcı Derin Kararslan bir hadise sonucu Kıvanç Ardınşah ile anlaşmalı evlilik yapar. İkisinin geçmişinde ortak acılar vardır ve düzenin içine doğmuşlardır. -Şiddet ve küfür içerir