Kapkaranlık bir odadaydım. Ellerimi birbirine bağlayan kelepçeyi hissediyor, tutsaklığı soluyordum korkuyla. Görebildiğim tek şey gözlerimin önünde uçuşan beyaz noktalardı ki bunun da beynimin bana uyguladığı oyunlardan biri olduğuna emindim.
Kaç saattir buradaydım? Dahası neden burada olduğumu bile hatırlamıyordum. Namjoona gidiyordum en son, tüm korkularımdan arınmış şekilde beni çağıran sevgilime gidiyordum ben.
Jungkook ve diğerlerine kaçınmadan büsbütün gerçeği anlatmak korktuğum gibi olmamıştı. Beni anlamış ve kabullenmişlerdi. Belki sevdiğim adamda kabullenirdi?
Hoş, ona yalan söylemiştim. Beni bir daha hayatında istemese anlardım fakat istemeliydi. Ne o bensiz yapabilirdi ne de ben, bundan emindim.
Neden sonra adım sesleri duyuldu ardı ardına. Kapının nerede olduğunu bile kestiremiyordum sanki, sanki zihnim uyuşmuş gibiydi. Oysa akademide aldığım egitimlerden ötürü şuan çoktan odanın krokisini çizmiş olmam gerekiyordu zihin haritama.
"Vay vay vay kimler varmış?"
Yemin ederim o dakika bütün vücudum buz kesti sanki. Unutmaya çalıştığım, hatta az da olsa başardığım bu ses yeniden canlandı ve fısıldadı kulağıma.
"Beni özledin mi aygüzeli?"
Titredim, sarsıldim ve yeniden döndüm on yedi yaşıma. Kolumda hissettiğim dokunuşla çığlık çığlığa bağırırken düzinelerce iğnenin tenime girdiğini hissediyordum sanki.
"Öldün sen !"dedim acıyan boğazıma inat daha çok bağırarak.
"Öldürdüm seni !"İğrenç kahkahaları sardı her bir yanımı. Korkuyla etrafıma bakındım ama her yer o kadar karanlıktı ki göremiyordum sadece hissediyordum, pis nefesini.
O gün ki gibi.
"Gelme,"dedim geri geri adımlarken.
"Gelme yine gebertirim seni.""Hala hırçınsın aygüzeli."
"KES ŞUNU!"
Karanlığa savurduğum kelepçeli ellerim onun yerine havayı yumrukladığında öfkeyle soludum.
"Neredesin ! Çıksana karşıma orospu cocu açsana ışıkları!"
"Seokjin?"
Namjoon buradaydı. Az önce o herifin bana söylediklerini duymuş muydu ? Hakkımda ne düşünmüştü ?
"Jinnie.."
Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülürken ismi hasretle döküldü dudaklarımdan.
"Namu çok karanlık burası, neredesin ?"
"Yanındayım, hissetmiyor musun ?"
"Hayır yoksun!"Dedim öfkeyle.
"Hem ellerim kelepçeli benim!""Seokjin?"
"Efendim."
"Seni seviyorum, hep sevdim."
"Her şeye rağmen mi ?"
"Her şeye rağmen."
"Ama sana yalan söyledim."
"Biliyorum."
Uzun denemeyecek bir sessizliğin ardından sevgilime seslendim yeniden.
"Efendim."
"Korkuyorum."
"Neden ?"
"Ya yine yalnız kalırsam?"
Ardından koca bir kahkaha patlattım alıştığım karanlığa doğru.
"Bunu sorarken bile yalnızim. Aslına bakarsan ben koca bir acziyetten ibaretim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
infirmiére 2 | Chaos
FanfictionJimin: El sıkıştılar Jungkook hedefin bilgilerini istedi Hoseok: oha çok heyecanlı Jimin: Ve son olarak JUNGKOOK EKIBIM HAZIR DIYEREK İSMİMİZİ VERDI ???? Yoongi: Hasiktir | Namjin | | Jikook | | Sope |