"Bende sizi bekliyordum efendim."
"Durum nedir ?"
"Kameralar devre dışı bırakıldı, katta ki güvenlikler etkisiz hale getirildi. Size düşen sadece içeri girmek."
Güldü Samuel.
"İsteyince oluyormuş demek ki leon."
Leon ise onun aksine düşünceliydi. Aylardır yapmak için çabaladığı şeyleri bir günde halletmiş olması tuhaf geliyordu. En basitinden kamera odası bir görevli dışında bomboştu bugün. Katın her bir köşesinde bulunan güvenlikler bugün yoktu. 7 ay boyunca her gün yoğun bakımın önünde yatıp kalkan adam bile yoktu. Tüm bunlar tuhaf ve huzursuz ediciydi. Yine de bunu samuele söylemedi çünkü anlamayacağından emindi.
"O halde sevgili oğlumu daha fazla bekletmeyelim."
Kapının önünde baygın yatan adamı kaldırıp kameraya çevirdi yüzünü leon zira kapının açılması için gerekli olan onun yüzüydü. Yetmedi parmaklarıyla açtı gözlerini. Çok değil yalnızca saniyeler sonra açıldı kapı. Leon ise gerisin geri bıraktı adamı yere öylece. Samuel büyük bir gerginlikle içeri adımlarken kirli alandan steril alana geçtiginde vücuduna bağlı kablolarla yatağında uyuyan Adriana çarptı gözleri. Zayıflamıştı, her daim genişliği ile göze çarpan omuzları küçülmüş savunmasız bir çocuk gibi görünüyordu artık. Aylar ondan çok şey götürmüştü.
"Merhaba Ad, beni özledin mi ?"
Cevap gelmedi hoş beklediği şeydi zaten. Dudakları yukarı kıvrılırken tehlike kokuyordu, avına yaklaşan bir yılan gibiydi tabiricaizse.
"Bir türlü ölmeyi beceremedin ve bu benim askerime hiç yakışmadı. Unuttun mu yoksa, benim her sözüm senin için bir emirdir ve sen emrime itaatsizlikten ceza alacaksın sevgili oğlum."
Dışarıdan birkaç patırtı geldi o esnada. Fakat Samuel bunu duyamayacak kadar odaklanmıştı önünde ki bedene.
"Önce seni, sonra da seni öne sürerek beni tehdit eden herkesin işini bitireceğim. Üzgünüm sevgili çocuğum, senin dosyan çoktan rafa kaldırıldı."
Belinden çıkardığı walther p99 marka tabancasının ucuna susturucu takarken de oldukça sakindi. Yalnızca birkaç saniye sonra günlerdir beynini kemiren parazit ortadan yok olacak, istediğine ulaşacaktı. Göğsü büyük bir rahatlamayla kabardı. Alnının ortasına konuşlanan soğuk namluya rağmen hareket etmeyen Adrian bir kez daha gülümsetti samueli.
"Daha ne zamana kadar gülümsemeyi düşünüyorsun?"
"Ne ?"
Daha ne olduğunu kavrayamadan boğazına güçlü bir kol sarılıp nefessiz bıraktığında çırpınıyordu ki az önce ölü gibi yatan Adrian uyandı, hatta ayaklanıp karşısına dikildi.
"N-ne Adrian sen-"
"Tam tamına sekiz dakikadır buradasın ama o sikik tetiğe basmayı bile beceremedin. Tam anlamıyla vasatsın gerçekten."
Hortlak görmüş gibiydi samuel, ruhu bedenini terk etmişti kısa bir süreliğine sanki.
"Söylesene, bu kadar gerçekçi oynamayı nereden öğrendin sen? Ben bile bir an ölüsün sandım."
Güç bela başını kaldırıp sesin sahibine bakmak istediğinde ise Timothy'i görmek bozguna uğratmıştı samueli. Timothy, kendisine korkak bakışlar atıp zangır zangır titreyen herife gülümsedi, bu kez sıra ondaydı çünkü.
"Sürprizimi beğendin mi sevgili orospu çocuğu ?"
Tayfa katliam wp grubu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
infirmiére 2 | Chaos
FanfictionJimin: El sıkıştılar Jungkook hedefin bilgilerini istedi Hoseok: oha çok heyecanlı Jimin: Ve son olarak JUNGKOOK EKIBIM HAZIR DIYEREK İSMİMİZİ VERDI ???? Yoongi: Hasiktir | Namjin | | Jikook | | Sope |