Ruhumu aydinlatirdi senin ışığın,
Gönlümü rahatlatirdi o bakışın,
Meşhur pembe sevdan,
Bir tek sana yakışır.
-Emir Alaz Dumankaya-Uyandığımda kendimi bir hastane de buldum. Yanımda Alin'in olması da büyük ayrıntı! Kendimi çok kötü hissediyordum. Gözlerim aralıklı bir şekilde açılıyordu. Alin gözlerimin açıldığını görünce heyecan dolu bakışlarını bana çevirdi, artık pencereden dışarıya bakmiyordu.
"Emir, iyi misin?" Gözleri tekrardan merakla bana bakıyordu.
"Sen iyiysen geri kalanın bir önemi yok. " Niyetim romantiklik falan değildi. O iyiyse ben muhteşemdim...
"Pekala, Emir" dedi. Bana çok güzel gülümsüyordu. Ama bu gülümseme bana özel miydi bilmiyordum."Sen," Duraksadim. Biraz düşündüm, sanki cümlemin başını getirmisim de ne soracağımı bilmiyormusum gibi. "O evde kalmayacaksın, değil mi? " O evde kalması çok tehlikeliydi. Allah aşkına, bu kızın ev sahibi evi kontrol ettirmiyor mu? Orada ölebilirdik!
"Geceyi aradım, memleketine gitmiş depremden sonra. " ben dururken Geceye mi gidecekti? Oğlum sen salaksın Haa! Artık sormuyorum cevabı zaten belli. İki günlük arkadasisin Sen onun ,sana nasıl güvensin? "Sende kalabilir miyim, Emir?" Tam olarak beklediğim cevap buydu.
"İstediğin kadar kalabilirsin" ona tebessüm ettim. O biraz mahcuptu.
"Peki Arın, orada mı?" Başımı evet anlamında salladım. Kapı çalınca içeri pek sevgili kardeşim Arın girdi. Onu görünce afalladim."Abi, ne yapıyorsun sen burada?" Ne yapiyora benziyordum acaba!
"Yatıyor Arın, kör müsün? " Ay ışığım sert bir tepki gösterdi. Onunla gurur duyuyorum. Umarım her zaman böyle güçlü olabilirsin Ay ışığı!
"Oo ufaklık da buradaymış."-Alinin anlatımıyla-
Ufaklık derken? Boyumun onunkinden kısa olması benim suçum mu?
"Defol!" Sesim haykirircasina çıkıyordu. Elimi yumruk yapmış ters bir şey söylerse suratına yapistirayim diye bekliyordum.
"Ufaklık, sen niye buradasın?" Allah'ım bu psikopati hemen şuan yok edebilir misin acaba? Yoksa ben suratına yapisacagim!
"Emirin bana ihtiyaci var. Ama sana ihtiyaci var mı şüpheli" umarim vardır da rezil olmamisimdir. Bana hirsla bakıyordu. O sinirlenince "başardım" diye haykırasım geliyordu. Ben kendimle gurur duymakla meşgulken kapıyı vurup gitti.
Yanaklarımı havayla doldurup ofladiktan sonra kapıdan bakışlarımı ayırdım. Emir'e döndüğümde gözleri tekrar kapanmıştı. Biraz tedirgin oldum. Hemşireyi çağırıp olani anlattım.
"Kafa travması; beyin, kafatası ve kafa derisinin herhangi bir şekilde yaralanmasıdır. Kafaya gelen çok hafif bir darbe dahi çok ağrılı olabilir.Kafa derisinde çok fazla kan damarları bulunduğundan küçük bir kesikten büyük miktarlarda kanama olabilir. Darbe sonucu bir kesik oluşmasa dahi, cilt altına toplanan kan, darbe bölgesinde şişliğe neden olabilir. Bu tehlikeli bir durum değildir ve bir-iki hafta içinde tamamen kaybolur." Diyerek sakinleşmemi sağladı.
"Peki neden tekrardan gözleri kapandı? " Meraklı sorularım kadını gulumsetmisti. Orta kilolu,tahminimce 28'li yaşlarda bir bayandi. Bembeyaz teniyle giydiklerinin içinde adeta bir kuğu gibi görünüyordu.
"Yorulmuş olmalı ki dinleniyor." Dedi beyazlar içindeki kadın. "Hastaya yakınlık dereceniz nedir, öğrenebilir miyim ,Alin Hanım? " ne demeliydim. Beni içeride tutmaları gerekiyordu.
"Eşiyim," diyerek tebessüm ettim.
"Geçmiş olsun, Alin Hanım " Teşekkür etmek yerine gülümsedim.
Arkamı dönüp Emir'i kontrol ettim. O uyanikti, evet ve bu felaket!
"Karim mi olmak istiyorsun?" Dalga geçiyordu, evet! Kahretsin!
"Emir, yanında kalmak istediğim için öyle dedim." İnanmamış olabilirdi ama bu gerçekti. Ondan hoşlanıyordum ama ona aşık değildim. Karısı olmak gibi bir niyetim de yoktu. Ayrica çok yakışıklıydı, lanet adam! Peki bu benim suçum mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söndüğüm gün o parlayacak 3
ChickLitmerhaba sevgili okurlarımız. biliyor musunuz kitap okumak ve kitap yazmak bambaşka şeyler, belki de bize göre, . kitaplardan çok şey öğrenebilirsiniz, öğrenebiliriz... umuyoruz ki kitaplarımız hoşunuza gidiyordur. severek, yaşayarak, hayal edere...