Güven nedir herkes bilir. O da biliyordu. Çok iyi biliyordu güvenin tanımını ama uygulama kısmında başarısızdı. Fazlasıyla başarısız...
Caner beni de o adrese götüreceğini söyledi. Beni de götürüyordu. Arın ön koltukta oturuyordu. Ben ise hemen arkalarında oturmuştum.
Sonunda araba bir yalının önünde durdu. Araba durur durmaz kendimi dışarı attım. Yalının içine doğru koşmaya başladığımda bir çığlık duydum. Annemin sesi gibiydi. Biliyordum o buradaydı.
Evin her yerini nefes nefese Koştum. Her yer fazla boş ve ıssızdı. En üst kata çıktığımda bir terasın büyük cam kapılarının açık olduğunu gördüm. Hızla oraya doğru kostugumda bir çığlık daha yükseldi. Titriyordum. Terasa çıktığımda Arın ve Caner de peşimden geliyorlardı.
Annem karşımdaydi. Emir biraz uzağında durmuştu. Annem terasın demirlerden cikik tarafında durmuştu. Bağırdı bir kez daha. Emir ona yaklaştıkça o bağırıyordu.
"Anne!" Diye bağırdığımda bana baktı. Emirin de gözleri beni bulunca Caner ve Arina beni getirdikleri için kızdı. Ona doğru koştuğumda annem ağlamaya başladı. Emir belimden kavrayıp beni kendine çekti ve gitmemi engelledi. "Yapm..." demiştim ki işaret parmağını dudağımın üstüne koyarak beni susturdu. "Çok tehlikeli, lütfen git!" Ne demek git? Asla gitmeyeceğimi çok iyi biliyordu.
"Alin!" Annem bağırarak gözlerimin içine baktı. "Canım, babanı ben..." demişti ki eli tuttuğu demir parmaklıklardan ayrıldı ve o 3. Kattaki terastan aşağı düştü. Çığlık atıp parmakliklara yaklaştım. Aşağı doğru baktığımda annemin yerde kanlar icinde kalan bedenini gördüm. Emir beni kucağına alıp terastan çıkardı. Arın ve Caner arkamızdan geliyorlardi. Aşağı doğru indigimizde fazla sakin ve umitsizlerdi. Onun yasayacagini düşünmüyorlardı. Bende umutsuzdum. Ne çok isterdim oysa yaşamalarını.
Emir Aşağı indigimizde beni doğrudan arabasına bindirdi. Canere gerekenleri yapmasını söylemişti. "Ona neden ambulans çağırmasıni söylemiyorsun?" Dedim kısık bir sesle. Onu daha yeni bulmuşken nasıl kaybedebilirdim.
"Yaşaması imkansız, sevgilim" dediğinde Ona karşı pes ettim. Arabayı calistirdiginda çok titriyordum. En yakın hastaneye goturecekti beni ama hiçbir doktor beni iyilestiremezdi. Bu saatten sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olamazdı.🌙
Hastaneden çıktığımızda Emir beni evime getirdi. Doktorlar ruhsal problemlerimin olduğunu söylediler. Psikologla görüşmem için beni zorladılar. Ama kabul etmedim. Asla onlara anlatamazdım. Hayatım boyunca onlara hiç güvenmedim oraya gittiğimde bile her şeyimi sakladım. Onlara asla doğruları söylemedim.
Emir doktorlara benim psikologum olabileceğini söylemişti. Doktorlar bu teklifi reddetmediler. Psikolojik danışman gibi davranacakti. Beni bu hâle getiren o!
Evime geldiğimde sıcak bir duş aldım. Mutfağa inip su içeceğim sırada henüz gitmediğini gördüm. Tezgaha yaklaştığımda çorba pisirdigini farkettim. Hiç arkasına bile bakmadan, "fazla tepkisiz kaldın, Ay ışığım" dedi.
"Keşke annemden de nefret etseydim, Emir " dedim titreyen sesimle. Bardağa suyu doldurdugumda annemin çığlıkları aklıma geldi. "Emir?" Dedim. Sorularıma cevap vermeliydi. "Annem niçin bağırıyordu?"
"Sevgilim," Dedikten sonra yutkundu. "Anneni kurtarmak istedim. Onu kurtarmaya çalışacaktım. " dedi. Gözlerimin içine bakıyordu. Hâla nasıl bakıyordu gözlerimin içine?
"O intihar mı etmek istedi yani?" Cok şaşkındım. Neden bunu istedi ki? "Benim yüzümden ölmek istedi değil mi?" Diyerek bir soru daha yönelttim.
"Ay ışığım," yüzümü avuçlarının arasına aldı. "Yemek hazırladım, yedikten sonra sana her şeyi anlatacağım." Dedi.
"Her şeyi mi?"
"Ama önce uslu duracağına söz ver, sevgilim!"
"Uslu durmaya çalışacağım, Dumankaya" o kelimeyi duymak onu mutsuz etmişti. Üzgündü. Bende üzgündüm ama yaşaması için ondan nefret etmem gerekiyordu. "En çok seni sevdiğim için en çok senden nefret etmeliyim artık!" Dedim.
Yemek masasına oturduğumda iki kase çorba masanın üzerine koydu ve karşıma oturdu. Annemin attığı çığlıklar hâla kulaklarımda yankilanirken sadece kaşıkla oynuyordum. Emir, evirip çevirdiğim kaşığa baktıktan sonra derin bir iç çekti. "Daha fazla uzatmayalım istersen?" Dedi. Bence de uzatmadan bitirmemiz gerekiyordu. Bunu iyi düşünmüştü.
"Evet, bu çok iyi bir fikir. Hemen ayrılalım diyorum." Dediğimde çorbaya dönük bakışları beni buldu. Kızgın bakıyordu. Neydi bu şimdi? O söylemişti ayrılmamızı, haksızlık!
"Onu demiyorum, aklinin ucundan bile geçirme! " Diye kükredi. Yanlış alarm! "Annen bir kadın tarafından takip ediliyordu. Telefonuma annenin intihar etmeye kalkistigi ile ilgili bir mesaj ve konum geldi. Oraya gittiğimde annen kendini aşağı bırakacağını açıkladı. Bana bir şeyler itiraf etti ve bunları senin bilmeni istiyor." Dedikten sonra rahat bir şekilde arkasına yaslandi. Çorbadan bir yudum daha aldıktan sonra masadan kalktı. Su aldigini surahiden boşalan su sesinden anlayabiliyordum.
"Eee anlatmayacak mısın? " Dedim. Tekrar masaya döndüğünde karşımdaki yerini aldı. "Çorbanı iç! " Diye emir verdi.
"Annen aslında Ceren değil. Ceren senin teyzen ve gerçek annen Cansu. Annenle ikizler ama sen doğunca annen ölmüş. Babanda aslında Onur değil. Çağan diye biri. O da uçak düşmesiyle vefat etmiş. Onurun ölümünü birazdan izleteceğim sana. " Çok rahattı. Ben ne yapacağımı bilmiyordum. Söylediklerinden pek bir şey anlamamıştım.
Önüme bilgisayarı koyup videoyu oynattiginda babam ve annemi yani ceren ve onuru gördüm. Olanları izledikten sonra nutkum tutuldu. Hangi taşa vurmaliydim artık şu başımı? Bu dünya beni istemiyor. Avaz avaz bağırıyor bunu. Bana ölmemi söylüyor.
Video ilerledikçe bir silah sesi duydum. Babamın yere serilip kanlar icinde kalması beni deli ediyordu. "Bunların tek suçlusu Ceyda Ulusoy ve bunu onun yanına bırakmayacağım, sevgilim!" Bunu o yapmış olamazdı. Evet yanlış duyuyordum. Hayır doğru bunlar!
"Ce...Ceyda mı?" Diye kekeledim.
"Hepsinin ölümünden o sorumlu, hepsinin!" Bir kez daha ayağa kalktı. Ben her zamanki gibi gözyaşlarıma sığındım.Gerçekler canımı yakıyor.
Gerçekler canımı yakıyor.
Gerçekler canımı yakıyor.
Gerçekler canımı yakıyor.
Gerçekler canımı yakıyor.
Gerçekler canımı yakıyor.
Gerçekler canımı yakıyor.
Gerçekler canımı yakıyor.
Bir ses duydum. Başım ağrıyordu. Çok ağrıyordu.
"Emir başım aciy..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söndüğüm gün o parlayacak 3
Chick-Litmerhaba sevgili okurlarımız. biliyor musunuz kitap okumak ve kitap yazmak bambaşka şeyler, belki de bize göre, . kitaplardan çok şey öğrenebilirsiniz, öğrenebiliriz... umuyoruz ki kitaplarımız hoşunuza gidiyordur. severek, yaşayarak, hayal edere...