nefret

6 0 0
                                    

Bir hafta sonra

      Bugün cumartesiydi. Yani canerin evine gideceğimiz gündü. Bir anda ikimizi cagirmalari başta beni şaşırtmıştı. Ama onların yakın dostluğunu görünce fikrim değişti.  Onların birbirleri ile vakit geçirmeleri beni mutlu ediyordu.
     Akşam vakti gelince hemen hazırlanmaya başladım. Yemeğe gelmemiz için çok ısrar ettiler. Ama ben kabul etmedim. Bir yandan hazırlanıyor bir yandan da kahvemi yudumluyordum. Üzerime giydiğim pembe elbise dizlerimin üstünde bitiyordu. Eteği oldukça kabarık duruyordu. Ayakkabı olarak seçtiğim beyaz bantlı topuklum ve beyaz küçük cantamla bence çok güzel gözüküyordum.
     Kahvemden son yudumu alıp makyaja başladım. Hafif bir makyaj yaparak hazırlanma surecimi bitirdim. Mutfağa indiğim esnada çalan kapıyı açtım. Emir beni kapıda gördükten sonra gözleri bedenim üzerinde geziyordu.
   Mavi takım elbisesi, içine giydigi beyaz tişörtü ve beyaz spor ayakkabılari ile mükemmel duruyordu. Onu görünce adeta gözlerim kamaşiyordu. İkimiz birbirimize göz ucuyla bakıyorduk. "Ay ışığı, Allah aşkına bu nedir?" Dediğinde surat astım. Beğenmemiş olabilir miydi?
     "Beğen..." sözümü kesti.
     "Dim" dedi.  "Gidelim mi, Ay Işığım?" Beni sahiplendin. Ben artık kimsesiz hissetmiyorum ve bu senin sayende Dumankaya!
     Başımı salladım evet dercesine. Dirseğini burkup koluna girmem için yer verdi.
    Aynı mahallede olduğumuz için Caner'in evine beş dakika içerisinde gelmiştik. Zili çaldığımızda kapıyı küçük bir kız açtı. Masmavi gözleri vardı bu kızın. Dudaklarına kondurdugu kocaman gülümseme içimi ısıtıyordu. Kim olduğunu bilmiyordum. "Merhaba " dedi küçük kız. "Merhaba canim" diye cevap verdim ona.
      İçeri gectigimizde Ceyda Teyze bizi salona doğru yönlendirdi. İçeride bir kadın oturuyordu. Çok guzel bir kadındı. Ama bağımsızdı. Güçsüzdü...
    Koltuklardan birine oturdum. Emir de yanıma oturunca göz göze geldik. Kadın birden ağlamaya başladı. Bizden sakliyordu ama ağlıyordu. Bunu biliyordum. Bize kapıyı açan küçük kız yanıma geldi. "Şeker ister misin? " dediğinde avucunun içine aldığı pembe renk ambalaja sahip çikolatayı görünce onu kırmadan aldım. "Teşekkür ederim güzelim." Dedim. Kız etrafında dönüyor ve yere düşüyordu.
     "Adım Lina, Alin Abla" dedi. O beni tanıyordu. İsimlerimiz cok benzerdi. Kız mutfağa doğru koştuğunda Caner içeri girdi. Tahminimce dışarıdan geliyordu. Çünkü dışarıdaki rüzgar saçlarını iyice dağıtmıştı.
     "Fazla uzatmayalım." Emir karşısında duran kadına bakarak konuşuyordu. Baba anlatmalari gereken bir şeyler mi vardı?
    "A... Alin" Sesi titreyen kadın bana bakıyordu. Beni tanıyor olmalıydı. "Güzel kizim" dedi. Kızım mi? Ne alaka şimdi?
    "Efendim" dedim anlamayarak. Emir sabrı tükenmiş bir şekilde Lina'ya baktı. Sonrasinda canere onu götürmesini söyledi. Oflayarak ayağa kalkan kişi Emirdi.
   "Açıklayın!" Dedi karşısında duran kadına. Kadın bana ne aciklayacakti? Kadın susmaya devam ediyordu. "Tamam, bunu siz istediniz." Dedi ve gözleri beni buldu. "Ay ışığım karşındaki kadın senin annen!" Ne? Annem mi? O kadın benim annem mi?
     Kadına doğru urkekce yaklaşarak kokusunu içime çektim. Burnuma gelen menekşe kokusu çok tanıdıktı. "Anne!" Diye bağırdım. Onun kollarına atladigimda beni kendine çekti ve saçlarımı okşadı. "Neredeydin?" Diye sitem ettigimde ağlıyordu. Çok ağlıyordu. Bende ağlamıştım. Onları kaybettiğimde çok ağlamıştım.
     "Seni aradım canım. Ben seni aradım." Gözyaşlarını silerek toparlanmaya çalıştı.
    Emir, "Yalan söylüyor, Ay ışığım. Gerçekleri söyleyin lütfen Ceren Hanım." Dedi. Yalan mı söylüyordu? Annem bana yalan söyleyemezdi dimi?
   Caner odaya çoktan dönmüştü ve ben yeni farketmistim. "Safrani takip etmesi için Emir'i kullandiginizi söyler misiniz Ceren Teyzecim. Emir'in o okulda okumadığını sizin için orada olduğunu da söyler misiniz? Emiri kandirdiginizi ve onu, safranin kızınız olmadığına inandirdiginizdan da bahseder misiniz? " nasıl yani? Bunlar gerçek olamazdı.
    " Ne sacmaliyorsunuz siz? Anne soyledikleri doğru değil degil mi?" Anneme yalvaran gözlerle bakıyordum. O bunu yapamazdi.
    "Doğru bunlar, seni bulmuştum. Gittiğim günden beri Emir seni takip ediyor. Sen üniversiteye gidene kadar başkası tarafından takip ediliyordun. Karşına çıkacak yüzüm yoktu ,kızım." Bunlar doğru olamazdı. Ben takip ediliyordum. Hem de sevgilim tarafından.
    "Ne istiyorsunuz benden? Canım acıyor görmüyor musunuz? " bunu suçlusu onlar. Annem bunu nasıl yapabilir? Ama neden? "Ya sen Emir, ha sevgilim sen nasıl yaptın bunu?" Dediğimde annem tekrardan ağladı. Sakinleşmek için dışarı çıkmaya ihtiyacım vardı. Ya da direkt eve gitmeliydim. Evet bu daha iyi bir fikirdi.
     Dışarı çıktığımda yağmur yağıyordu. Islanan saçlarım yüzüme yapisirken yağmur sesinden Emir'in arkamda olduğunu farketmemistim. Gölgesini görmem bile ondan nefret etmemi sağlıyordu. Arkamı dönmeden ," git buradan, Alaz." Dedim. Derin bir iç çekerek yanıma yaklaştı beni kendi tarafına dondurdugunde ıslanan saçlarının yüzüne yapistigini gördüm.
    "Deme öyle, sevgilim .Bir daha öyle deme" dedi. Neden yapmıştı bunu?
      Beni neden kendine aşık ettirdin?
    "Neden sevdin beni? Daha doğrusu ben neden sevdim seni?" Diye bağırdım. Yağmurun altında ıslanmam umurumda değildi. Kaldırıma oturup Yüreğime sitem ettim. "Biliyorum kalbim çok isyankârim. Ama sende herkesi hemen seviyorsun. Kalbime aldığım herkes ihanet ediyor bana!" Diye kalbimi azarladım.
     Biraz ağladıktan sonra derin bir nefes aldım. "Babam beni terketti, annem bana geri dönmek yerine sadece takip etti, sevgilim..." Dedikten sonra yutkundum. Emir, "sevgilin?" Diye sordu. Bakışlarımı ondan ayırdım. Kalbime elimi bastirdigimda , "O deli gibi aşık olduğun adam beni kandırdı." Dedim. Emir bunları duymayı beklemiyormus gibi tepkiler veriyordu. Yanıma oturduğunda ayağa kalktım.
      "Gördün mü, Alaz?" Dediğimde iyi aciyordu. Bu isminden nefret ediyordu. Ben sadece üzgünken ve ona kızgınken böyle sesleniyordum. Bu yüzden Alaz isminden nefret ediyordu. "Neyi?" Diye sorduğunda fazlasıyla içi aciyordu. Onu affetmek için deli gibi çırpınan gönlüme karşı koyamıyordum.
    "İlk tanıştığımız günde de yağmur yağıyordu." Dedim. Bir şey anlamamıştı. "Veda günümüzde de yağmur yağıyor!" Dedim. Işık hızıyla ayağa kalktığı gibi yüzümü ellerinin arasına aldı ve gözlerimin içine baktı. "Veda yok!" Diye bağırdı.
     "İnsanlar birbirlerinden ayrildiklarinda Veda etmiyorlar mı, Dumankaya? " Diye sordum. Dediklerimden bir sey anlamiyordu. Söylediklerim tokat gibi suratına yapisiyordu. Ama gerçekler bunlardı...
    "Veda etmeyeceğiz, sevgilim" Sesi kontrolü altında olmadan bağırarak çıkıyordu. "Çok bağırıyorsun, Emir. Kalbim susmanı istiyor. Sus Emir!" Dediğimde iki yanına düşen elleri beni kahrediyordu.
     "Neden kimi sevsem gidiyor?" Dedim. Ağlıyordum, çok ağlıyordum. Kalbim bağırıyordu. Emiri affetmeyi isteyen Kalbim deli gibi bağırıyordu. Evime doğru ilerledigimde arkamdan gelen ," gitme" sesini duydum. Beni yıktı bu ses.
    Arkamı döndüğümde koşarak yanıma geldi. "Sevgilim benden nefret et. Nefret et ki ayrılmayalım!" Bunu göze alacak kadar seviyor muydu beni? Onu bilmem ama ben çok aşıktım ona!
    "Tamam, Emir."
    "Benden nefret ettiğini söyle, sevgilim"
    "Senden nefret edemiyorum, sevgilim" dedim.
    Sırılsıklam aşık olduğum adamdan nefret etmek çok zordu. Bu şey çok zordu....
     "Emir beni yalnız bırak lütfen. Ya da bırakma beni onlardan uzak huzurlu bir yere götür. Çünkü senden nefret etmeye başlayacağım. Nefret edeceğim ki ayrılmayalım." Sesimdeki hüznü saklayamiyordum. Sesim oldukça titrek ve cılız çıkıyordu. "Affet beni, Emir."
      İlk defa nefret etmekten nefret ediyordum...
  
     
   

Söndüğüm gün o parlayacak 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin