13. Bölüm

5 0 0
                                    

Dağın tepesinde, sıcacık güneşin altında başlıyordu her şey. Bir iş adamı, kendisi için sessiz bir yerde villa yaptıracaktı. Bunun için de Tekirdağ'ın dağlarından birisini seçmişti. Şehir gürültüsünden oldukça uzak, doğayla iç içe... Bu yüzden bulundukları konumda yarım dönümlük araziden ağaçlar kesilmiş ve evin temeli için kazı çalışmaları yapılmaya başlanmıştı.

Cüneyt, kullandığı kepçeyle birlikte derinlere doğru kazıyordu. Yapının inşasına başlanmadan önce temeli için gerekli derinliği elde etmeye çalışıyordu. Büyük bir dikkatle işini yapsa da hayata yorgun bakan gözlerine farklı bir ağırlık çökmüştü. Kepçenin ucunu her toprağa daldırdığında birisi onu çağırıyordu sanki. Kafasının içindeki bir ses, "Derine kaz! Daha derine!" diye bağırıyordu.

Cüneyt kazmaya devam ettikçe diğer işçiler onu durdurmaya çalıştı. "Dur! Durdur kepçeyi! Cüneyt!" diye bağırmaya başladırlar. Bu seslenişler üzerine Cüneyt de arkadaşlarına baktı. Ne yaptığına anlam veremezken kepçeyi tam durduruyordu ki, "Aileni geri istiyor musun?" dedi beynindeki ses.

"Kim söyledi onu?"

"Ben tabi! İyilik meleğin! Tanrı senin iyi birisi olduğuna kanaat getirdi. Bu yüzden seni ödüllendirmek için beni gönderdi."

Cüneyt ne yapacağını bilemezken arkadaşlarının seslerini duymuyordu artık. Deli gibi kepçeyi bir sağa bir sola sürüyordu. Zihnindeki mantık mekanizmasının doğruluğu sapmaya başlamıştı.

"Beni iyi dinle Cüneyt! Tanrı sana ulaştırmam için bana bir dilek hakkı verdi. Eğer istersen sana kaybettiğin aileni geri getirebilirim. Bunu istiyorsun değil mi?"

"Evet!" dedi Cüneyt. Sesi yaşadığı özlemi ve ıstırabı özetlercesine ağlamaklıydı. "Evet istiyorum! Bunu gerçekleştirebilir misin? Gerçekten yapabilir misin?"

"Tabi ki yeter ki iste ama öncesinde yardımına ihtiyacım var."

"Evet, evet! Ne istersen yapmaya hazırım!"

"Dünyaya gelirken şeytanlar tarafından bir hançere hapsedildim. Önce hançeri bulup beni içinden çıkarman lazım."

"Bunu nasıl yapacağım?" diye sordu Cüneyt.

"Önce yeri kazıp beni hapsettikleri hançeri bulmalısın. Sonra seni durmak isteyen şeytanları öldürmelisin! Merak etme insan kılığına girmiş şeytanları öldürmende seni yönlendireceğim!"

Sese uydu. Kazmaya devam etti. Derine kazdı. Daha derine...

Bu sırada etraftaki işçiler, Cüneyt'i durdurmak için ellerinden geleni yapıyordu ama nafile. Cüneyt deli gibi kullanıyordu makineyi.

"İşte onlar seni durdurmak isteyen şeytanlar! Öldür onları!" dedi kafasının içindeki ses.

"Onlar benimle birlikte çalışıyor. Onlar arkadaşlarım!"

"Hayır onlar insan kılığına girmiş birer şeytan! Ve seni durdurmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar! Onlar ailenle senin arana girmek istiyor!"

***

Sonrasına bakmadı. Bu anının ardından baş ağrısında kalmıştı İlayda. "Neler oluyor?" dedi içinden. Artık doğaüstü bir gücün katili yönlendirdiğini açıkça görmüştü. O hançerin içine hapsolmuş bir şey, bir ruh vardı. İnsanların zihnine rahatça girebiliyordu. Bunu Cüneyt'in anılarında çok rahat bir şekilde görmüştü. Üstelik Hatice'nin anılarında gördüğü o halüsinasyonların da hançerin içindeki varlığın oyunu olduğuna emindi.

Neyle yüz yüzeydi şimdi? Neler olduğunu kafasında oturtmaya çalışırken zihninde bir şeyler parıldamaya devam ediyordu. Katilin zihnindeki bütün pencerelerin açık olduğunu hissediyordu. Öyle ki adamın zihnindeki bazı duvarlar da çoktan yıkılmıştı. Yani istediği anda adamın sadece anılarına değil çok daha fazlasına erişebilirdi.

Odaklandı ve adamın zihnine giriş yaptı. Artık onun gözlerinden görüyordu, eskiyi değil şimdiyi. Adam elinde tuttuğu kuru bir ekmek parçasını yiyordu. İlayda, katilin kafasını çevirmesini istedi ve o da önce sağ ve sonra sol tarafa çevirdi. Eski, oldukça eski bir evdeydi. Etraf toz ve pislik içindeydi. Evin duvarlarına saçma sapan şekiller çizilmişti. Bazıları cinsel içerikli, bazıları siyasal içerikli...

Etrafta bir poşet yiyecek, yerde bir yorgan ve bunun dışında pek de bir şey yoktu aslında. İlayda, adamı yönlendirmişti ayağa kalkma konusunda. Cüneyt de ayağa kalkmıştı. İlayda onu yürümeye zorlamıştı ama adam olduğu yerde durmaya devam etti. Gözlerini yere devirdi ve öylece durdu ayakta.

İlayda, adamı kontrol etmeye çalışsa da işe yaramıyordu. O sırada bir ses duydu kendi zihninde. "Bundan sonrasını görmene izin veremem. Yakında görüşeceğiz merak etme! Senin için geleceğim!" dedi ses.

Ses kesildiğinde sudan çıkardı kafasını. Aniden derin derin nefes aldı. Kendisini boğuluyormuş gibi hissetmişti kafasının içindeki ses konuşurken. Bitik enerjisinin daha da dibe çekiliğini hissetti bu süre zarfında. Üstelik o ses, o ses...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yeşil HançerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin