12

392 37 9
                                    

otobüs durağında yaptıkları konuşmayla beraber, adil erdem'in kalbinin kabullenip henüz beyin filtresine ulaşamamış hisleri ve ilteriş'in karınca adımları kadar ufak olayları zihninde tekrara alması ile geçen günler...
sevgililer gününü artlarında bırakırken adil erdem, ilteriş'in sevdiğine neden hediye almadığını yahut açılmadığını düşünedurmuş, ilteriş ise hümeysa'nın bir hamlede bulunmayışına hayretler etmişti.

evdeki durumları da öncesine nazaran daha flörtöz daha işveliydi fakat bu hallerinin farkında olamayacak kadar savruk olan kişi, elbette adil erdem'di. evde erkin yokmuşçasına yaşamalarına karşın, bunun herhangi bir manası olduğunun bilincinde değildi.

üç kişi yaşadıkları evde ilteriş için kahvaltı, okulda atıştırması üzere ev yapımı çikolata hazırlayıp, eğer çamaşır makinesinde ilteriş'in giysileri varsa nergis kokulu yumuşatıcı kullanıyordu adil erdem.

nitekim ilteriş de adil erdem için bitki çayları demleyip, erken çıktığı ya da geç geleceği vakit odasını havalandırarak içerideki havanın adil erdem'in sevdiği gibi tazelenmesini sağlıyordu.

erkin, ikilinin birbirine karşı yaptıkları bu "tatlı" hareketlerin, flört edercesine süzülerek konuşmaların ve okulda ayak üstü buluşmaların, ilteriş'i üzmesinden endişe ediyordu. erkin, adil erdem'in tüm bu davranışları bilinçsizce yaptığının farkında olacak kadar dikkatliydi fakat ilteriş kalbinin titremesine sebep olan bu anların ardında ne olacağına odaklanamayacak kadar hipnotize olmuştu.

yine bir sabah ilteriş için atıştırmalık paketi hazırlarken, bunu senelerdir erkin ya da kendi için yapmadığını fakat ilteriş için sanki göreviymiş gibi hazırladığını fark edince bir duraksadı adil erdem.

"ne oluyor bana allah'ım, neden böyle oldum ben" derken elleriyle yüzünü sıvazladı. ilteriş'in neden içinde bir yerde böyle özelleştiğini anlamlandırmaya çalışırken yarım bıraktığı işini tamamlayıp paketi ilteriş'in çantasının yanına bırakarak evden çıktı. tüm gün dalgın ve düşüncelerle boğuşurken verimsiz geçen dersini telafi edebilmeyi umarak kafeteryaya indiğinde ilteriş ve erkin'in, bölümden arkadaşlarıyla bir masada oturduğunu görünce üzerini düzeltti.

kabanının yakasını hafifçe silkeledikten sonra masaya doğru ilerlerken ilteriş'in hemen yanında oturan hakan'ı, sabah ilteriş için yaptığı atıştırmalığı önüne çekmiş görünce adımlarını durdurdu adil erdem.

adil erdem, ilteriş için özenle hazırladığı yiyecekleri günlerdir hakan'ın yediği ihtimaliyle boğazına dizilen yumruları yutarak yok etmeye çalışsa da başarılı olamadı. gitmekle gitmemek arasında kararsız kaldığı sırada kendisine seslenen kişiye başını çevirdiğinde, eş zamanlı olarak ilteriş de oraya döndü.

adil erdem'in lisans döneminde aldığı bölüm dışı derste tanıştığı felsefe bölümündeki hasan, kendisine el ettiğinde o masaya doğru ilerledi. farklı bölümlerden birkaç kişinin oturduğu masada tanımadığı kişilerle tanışırken erkeklerle tokalaşıp kızların kendisine uzattıkları ellerini, göğsüne elini yerleştirerek geri çevirdiğinde buket ve damla bu harekete hayretle bakınca, hasan durumu açıkladı.
"adil erdem biraz sofi bi arkadaştır"

hasan'ın açıklaması bir başkası için yersiz gibi gelse de adil erdem onun huyuna aşina olduğundan tebessüm ederek,
"sofi demeyelim sadece inançlarıma uygun yaşamaya çalışıyorum." diyerek kendini ifade etti.

buket kaşlarını çattı bu duruma,
"ne yani, yobaz mısın"

masada oturan serkan, buket'in sorusuna göz devirdi anında.
"senin çevrendeki abaza yamyam kılıklılar gibi kız görünce hemen eline atlayan biri olmayan herkes yobaz mı anasını satayım ne bağnaz insansın."

İLTERİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin