16

347 35 11
                                    

muzaffer'in üçüncü günüydü cafe&pub'da. bu kez tüm gün orada olacağı için akşamki servise de yardım edecekti ve bu durum bir miktar canını sıkıyordu. ramazan ayında millete içki servisi yapmak hoş değildi kendisi açısından, yoksa kimin ne içtiğiyle ilgilenmeyecek kadar umursamaz biriydi.

akşam saati olup da gece vardiyasındakiler gelince yarım saatlik molaya çıkıp iftarını yaptı, namazını kıldıktan sonra tekrar iş kıyafetlerini üzerine geçirip tepsiyi eline aldı. iki buçuk saatlik servisin ardından sigara molası için arka kapıdan çıkacağı vakit mesai arkadaşlarından birinin başka bir adam tarafından kıstırıldığını görünce arkadaşına zor kullanıldığını düşünerek müşteriyi geri çekmeye çalıştı. fakat adam geri çekilmemekte inat edip muzaffer'in annesine küfür ettiğinde muzaffer adamın tişörtünün ensesini kavradığı gibi kendisine çekip savurdu.

"hadsiz köpek sen kim oluyorsun da o leş ağzınla annemi anıyorsun!"

söyleyecek çok sözü, edecek düzinelerce küfürü olsa da kendini tuttu ve karşısında duran mesai arkadaşına baktığında, bu kişinin adını bilmediğini fark etti.

"iyi misin kardeşim"

erkin, karşısında kendisine endişeli gözlerle bakan muzaffer'in kendisine kardeşim demesiyle yüzünü buruşturdu.

"kardeşim ne be? hem sen neden ayırdın ki?"

muzaffer afallayarak baktı konuşan gence, gözü de bir yerden ısırıyordu ama tam çıkaramamıştı.

"seni kenara sıkıştırmadı mı? öyle görünüyordu ben de müdahale etme gereği duydum."

erkin duyduklarıyla küçük bir hah'lama bıraktı ortaya.
"eski sevgilim o. öpmeye çalışıyordu, yani izin vermedim zaten de sen müdahale etmesen de giderdi."

bu kez yüz buruşturma sırası muzaffer'deydi.
"sen şey misin?"

erkin kaşlarını çattı anında. ne demekti şey?
"şey ne be dağ ayısı?! gayim n'olmuş beğenemedin mi? allah'ın hanzosu!"

gülesi geldi muzaffer'in nedense, oysa o böyle durumlarda daha da çok sinirlenirdi. yine de kendini tutarak gülüşünü bastırdı.
"ne halt edersen et. ben senin dayak yediğini sanmıştım, yoksa karışmazdım eski sevgilinin senin boynunu yemesine. bir de izin vermedim demiyor mu? hasbinallah."

söylene söylene uzaklaşırken erkin elini boynuna attı alık bakışlarıyla. gerçekten boynunda bir ıslaklık ve hafif bir sızı vardı. eski sevgilisi bir anda onu sıkıştırdığı için rahatsız olsa da muzaffer'in yanında kuyruğunu dik tutmaya çabalarken sıvamıştı. şimdi hem muzaffer'in gözünde yalancı konumda hem de eski sevgilisine karşı koyamayan bir konumda olduğuna emin bir halde yüzünü asıp mesaisine devam etti.

ömer'in annesinin uzayan sağlık problemi nedeniyle bir hafta daha işe devam etmesi gerektiğini öğrenen muzaffer ikinci haftanın cuma gününe gelmişti neyse ki. aynı gün erkin, iş saatine daha vakit olduğu için yakınlardaki bir kafede otururken pencereden dışarı baktığı esnada gördü muzaffer'i. tekerlekli sandalyedeki bir kadına bağırıyor gibiydi, çok geçmeden kadını kucağına almak için hamle yaptığında ve kadın onu ittiğinde erkin'de ipler koptu. ne olursa olsun bir kadına böyle davranan hanzolardan nefret ederdi.

"hop hop hop! hem homofobik hem zorba tacizci! dur bakalım! güpegündüz sokak ortasında kadını zorlamak ne demek hanzo kılıklı!"

erkin'in sesini duyan muzaffer çatık kaşlarıyla kafasını kaldırdığında hemen yanında dikilmiş halde durduğunu görünce meryem'in sandalyesini tutmak için hamle yaptı fakat erkin ondan daha hızlı davranarak sandalyeyi kendisine çekti.

İLTERİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin