(14) Kendinize gelmeniz lazım!

97 2 0
                                    

Beril'e serum takmışlardı. Miran'a ise düzenli saatlerde iğne yapıyorlardı. Çok kötü durumdaydılar. Eh, tabi daha cinsiyetini bilmedikleri bebekleri ölmüştü. En azından tam alışmamışlardı.

[4 Gün Sonra| Beril'in Bakış Açısı]

Gelen misafirlere göz gezdirdim. Hepsi bebek için gelmişlerdi. Halsizce bir ölü gibi ortalıkta geziyordum. Ama normal hayatıma dönecek kadar iyi hissetmiyordum. Hissetmiyorduk daha doğrusu. Miran benimle ağlıyor, benimle gülüyordu. Öyle alışmıştık ki bazenleri kendini unutarak elini karnıma koyuyordu. Sonrada bir gerçekle yüzleşiyordu. Herkes alışmadığımızı düşünüyordu. Oysa çok alışmıştık. Hemde çok. Nefes alıp-vermek o kadar zor geliyordu ki. Sanki yaşamıyordum. Miran içeri girip bana baktı. Sonrada annesine döndü.

Miran
- Ağabeylerim nerede ?

Meryem
- Odada oğlum kimin zehirleyebileceğini konuşuyorlar.

Miran
- Gerek yok artık.

Meryem
- Bir şey mi oldu ?

Miran
- Oldu Anne.

Dedi sonra ellerini gösterdi. Elleri kanlıydı

Miran
- Katil oldum.

Sonra ekledi

Miran
- Dünya bir kişi daha kaybetti.

Meryem
- Sen onu buldun mu ?

Miran dudaklarını dili ile ıslattı.

Miran
- Öldü. Buldum.

Sonra göğsüne vurdu

Miran
- Ben bir babanın çocuğunu öldürdüm.!

Galiba içmişti. Ayağa kalkıp halsiz bedenimle kolunun altına girdim. Sonrada odaya götürdüm. Yorgunlukla kendini yatağa attı. Çok geçmeden bende yanına yattım. Anında bunu bekliyormuş gibi sarıldı. Başını eğip saçlarımdan öptü.

Miran
- bebeğimiz.

Dedi. Sesinin titremesine engel olamadan

Beril
- Artık özgür.

Miran
- Özgür.

Beril
- Sen kurtardın onu .

Miran
- Ben kurtardım.

Deyip gülümsedi. Ancak içtiğinden dolayı hemencecik uyuya kalmıştı. Çok geçmeden bende uyuya kalmıştım..

***

Kapının çalınması ile uyandım.

Çidem
- Beril, yemek hazır gelin yemeğiniz yiyin.

Beril
- Ben aç değilim. Belki birazdan Miran gelir

Çidem
- Beril, Meryem anne konuşacakları olduğunu söyledi.

Beril
- Tamam, geliyoruz birazdan.

Çidem
- Tamam.

Adım sesleri uzaklaşınca Miran'ı uyandırdım. Üstümüzü değişip saçımı taradıktan sonra aşağı indik. Herkes sofrada bizi bekliyordu. Yerlerimizi aldıktan sonra herkes başıyla selam verdi. Ancak çok geçmeden sofradaki sessizlik kuş olup uçmuştu.

Azad
- Hangi adam mış ?

Miran
- Serkan Ağaoğlu.

Fatih ağa elindeki bardağı yere düşürdü.

Azad
- Sen Serkan Ağaoğlu'numu öldürdün !?

Miran başını sallamak ile yetindi. Herkes şaşkındı. Çünkü Serkan Ağaoğlu şimdiye kadar herkesin öldürmeye çalışıpta başarısız oluşuyla bilinirdi. Yani bir nevi ava giderken avlanılıyorlardı. Miran ise hem kendisini hemde diğer insanları kurtarmıştı. En çokta genç kızları. Serkan Ağaoğlu tacizcinin tekiydi ! Beğendiği kızları kaçırıp onlara zorla dokunuyordu. Miran o adamı öldürmüştü. Miran tüm kadınları/ kızları kurtarmıştı. Ona olan hayranlığım giderek artıyordu. Meryem anne sevinçle kalkıp Miran'a sarıldı. Miran ise hala tepkisizdi. Gerçi bende öyle duruyordum. Azad ağa bize döndü.

Azad
- Anlıyorum bebeğiniz öldü. Bu olmayacak şey değildi. Ancak siz kendinize gelmeyince bebek geri gelmez. Hem tekrar denersiniz. Daha dikkatli oluruz. Ama böyle yaparak hiç bir faydanız olmuyor sadece zarar.

Fatih
- Kendinize gelmeniz lazım !

Çidem
- Böyle yaşanmaz. Biliyoruz sanki bizim çocuğumuz öldü. Bizde üzülüyoruz. Ama Beril kendini aç bırakarak bebeğini geri getiremezsin.

Açelya
- Kendinize gelin. Hayatınıza dönün. Nerede kaldıysanız devam edersiniz. Sonra tekrar denersiniz.

Beril
- Ben tekrardan istemiyorum .

Miran
- Bende.

Meryem
- Bir bebek öldü. Ama bu vazgeçmeniz anlamına gelmez.

Doğru söylüyorlardı. Ama ya deneyip başarılı olursak ve ben tekrardan düşürsem.

Miran
- Anne, üstümüze gelmeyin istemiyoruz.

Çidem
- Bir bebek kaybettiniz diye diğer bebeklerinizi kaybedeceğiniz anlamına gelmiyor. Bu sefer hepimiz temkinli davranırız.

Başımı sallamak ile yetindim. Haklıydılar ama işte ilk bebeğimdi. Derin bir nefes aldım

Beril
- Ama çok zor oluyor. Benim karnımdaydı. Benimleydi. Bizimleydi. Biz son bir ay boyunca her gün üç kişi olarak o odada kaldık. O yatakta uyuduk. Şimdi sanki değerli bir eşyamızı kaybetmiş gibiyiz. Bizi anladığınızı biliyorum. Ama bu kadar çabuk toparlanmamızı beklemeyin bizden.

Miran
- Beril haklı. Varlığına o kadar alıştık ki. 4 gündür kendimi unutup elimi karnına koyuyorum. Sonra öldüğünü hatırlıyorum. Daha cinsiyeti bile belli değildi. Daha hazırlıkları yoktu. Ama anlamadığım benim karım ve çocuğumdan ne istediler. Ben Serkan Aslanoğlu ile aynı ortamda bulunmadım. Tartışma içerine girmedik dolayısıyla. Ancak bu adam benim aileme zarar verdi. Daha doğmamış çocuğumu öldürdü. Söyleyin bana nasıl bu kadar çabuk toparlanalım.?

Beril
- Bir hiç uğruna bebeğimizi kaybettik. Anne karnında bebek güvenli derlerdi. Değilmiş. Yemeği yiyen bendim. Zehirlenen o.

Miran
- En önemlisi ise bir baba çocuğunu korumalı. Ben koruyamadım. Şimdi anne karnında olması gerekirken. Daha tamamlanmadığı için bir mezarı bile yok.

Hepsi dikkatlice bizi dinlediler. Daha fazla dayanamayarak izin isteyip odama döndüm. Hemen arkamdan Miran geldi. Yine birlikte ağlıyorduk. Amcak bu sefer biraz yokluğuna alıştığımızdan fazla ağlamadık. Kalbim kükrüyordu resmen. Ben anne olacaktım. Koruyamadım. Miran baba olacaktı. Olamadı. Bu çok ağırdı. Hiç bir anne, babanın çocukları ölmemeliydi. Bunu kaldırmak çok zor bir şeydi. Bununla baş etmeye çalışmak çok zordu. Her şeyiyle zordu. Bazen keşke yemeseydim diyorum. Şuan karnımda olurdu. 2 ay sonra cinsiyeti belli olacaktı. Ama dikkatsizlik ettik. Bebeğim anne karnında olmak yerine şuan bir hiçlikteydi. Gelişimi tamamlanmadığı için bir mezara layık görülmemişti.

Sevgili okurum. Kitabı burada bitiriyorum. Sizleri seviyorum. Gününüz/Sabahınız/Geceniz iyi geçsin. Bir dahaki bölüme görüşmek üzere.

Hanım Ağam? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin