[S.2] (45) Rüya gibi

14 2 4
                                    

Karan Karal'dan :
Anahtarı çevirip eve girdiğimde karanlık koridor ile karşılaştım.

Başta aldırış etmedim. Lakin evde kimsenin olmadığını anlayınca telefonumu aldım. Sare'nin numarasına tıklayıp arattım.

Gelen ses, duymayı beklediğim ses değildi.

Numara kullanılmıyordu..

Yere bağdaş kurarak oturduğumda göz yaşlarım akmaya başladı. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığımda ellerim titremeye başladı.

Biri yanıma oturduğunda yavaşça başımı kaldırıp baktım.

Sare, kucağında ki kızımız ile bana garipçe bakıyordu.

Karan
- Sare..

Bir şey demeden Arel'i yatağa bırakıp yanıma geldi. Dizleri üstünde oturup yüzüme baktı.

Ellerini yüzüme koyup göz yaşlarımı sildi ve sıkıca sarıldı.

Sare
- neden ağlıyorsun Karan ?

Karan
- gittin sandım.

Sare
- seni bırakacak son kişi bile değilim ben. Nasıl bunu düşünürsün ?

Karan
- kıyafetlerin yoktu. Telefonun çalışmıyordu.

Sare
- kıyafetlerim kolinin içinde Karan. Yeni gardrop geldi. Onu yerleştireceğiz bu yüzden çıkardım. Senin kıyafetlerinide çıkaracaktım ama sen gelene kadar erteledim.

Karan
- peki telefon ?

Sare
- Arel'ı yıkamaya çalışırken küvete düştü. Hat yandığı için yeni hat almaya gitmiştim. Dönünce seni böyle göreceğimi tahmin etmemiştim.

Bir süre öylece yerde oturduk. Yavaş yavaş uykuya dalarken Arel'in ağlamaya başlaması ile hızla ayağa kalktım.

Uykum çabucak bölünmüştü. Çünkü Arel'in ne istediğini bulmak oldukça zordu.

Öte yandan ise Arel yüzümüze dokunmayı, oyuncaklarından daha çok seviyordu.

Ne zaman kucağımıza alsak ellerini uzatıyordu.

Bizde yüzümüzü onun için yaklaştırıyorduk. Bazenleri canımızı acıtıyordu. Ama olsun, biri canımı acıtacaksa bu kızım tarafından olsun.

Sare
- Karan, üstünü çabuk değiş ve kıyafetlerini bir koliye koy.

Başımı sallayıp Arel'e olan bakışlarımı çektim.

Üstümü değişip kıyafetlerimi katlıyordum. Sare ise biri ile görüşüyordu.

Görüşüyordu derken gelen hastalarla Arel nedeniyle diz üstü bilgisayardan katılıyordu.

Ebeveyn olmak zordu. Sorumluluğu kaldırabilecek kişiler ebeveyn olmalıydı.

Çocuklar ailerinin yansımasıdır. Ailede ne görülürse hepsi ortak olarak çocuğun beynine işlenir.

Örneğin bir çocuk yalancı biri ise, o çocuğun ailesini yalan söylerken yakaladığını çıkarabiliriz.

Yada bir çocuk cinsiyet ayrımcılığı yapıyorsa, ailesinin öyle olduğunu ve bu nedenle çocuğun beynine kazındığı gibi.

Çünkü ebeveynlik doğurup bakmakla değildir.

Ebeynlik sorumluluk ister, yapamayacak olan varsa çocuk sahibi olmasın.

Bu günün çocukları yarının geleceğidir. Bu gelecek ailelerin elindedir.

Ancak bazen, çocuklar ebeveynlerinden daha akıllı olabiliyordu.

Hanım Ağam? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin