[S.2] (43) Nasıl ?

13 2 0
                                    

Sare Karal'dan :

Kafasını kaşıyarak önünde ki bebeğe bakan Karan ile kahkaha attım.

Karan
- yavrum biz bunun altını nasıl değiştireceğiz ?

Sare
- bezi çıkaracağız, sonrasını bilmiyorum.

Karan
- bekle abimleri arayalım.

Sare
- tamam.

Telefonumu çıkarıp Aral abiyi aradım.

Aral
- efendim abim

Sare
- Aral abi, biz Arel'in altını nasıl değiştireceğimizi bilmiyoruz. Acaba buraya gelebilir misiniz ?

Güldüğünü duydum.

Aral
- geliriz birazdan abim.

Telefonu kapatıp Karan'a döndü.

Sare
- Aram abiler birazdan gelirmiş Karan.

Karan
- tamam güzelim.

Çok geçmeden kapı çaldı. Hızla gidip açtım.

Çağla
- yardım lazımmış, bizde bu güzelliğe yardım edelim dedik.

Gülümseyerek kenara çekildim

Asel ve Aras sıkıca sarıldığında kollarımı her ikisine dolayıp sıkıca sarıldım.

Aras
- yenge seni çoook özledik.

Sare
- bende sizi çoook özledim.

İçeri geçip Karan ile Çağla'ya baktık. Bize gösterdiğinde Karan ile birbirimize baktık.

Karan
- bu kadar mıymış ?

Sare
- bu kadarmış.

Arel'i alıp Karan'a verdim. Mutfağa gidip iki tane çikolatalı süt aldım. Kek ile pastaları çıkarıp tabağa koydum. Gidip her şeyi masaya koyup önlerine koydum. Çimolatalı sütleri çocuklara verip, fanta dolu bardakları Karan'lara verdim.

Ben ise meyve suyu içiyordum.

Karan
- yarın geziye gidelim ?

Çağla
- iki tane bebek ile çok zor olur.

Aral
- doğru, şimdilik hemen tatile gidemeyiz.

Sare
- yarın bizde yemek yiyelim. İtiraz kabul etmiyoruz.

Arel yeni doğduğu için hemen banyo yaptıramıyorduk. Ama yarın akşam yıkardık. En azından bunu biliyordum.

Karan
- o zaman yarın işten beraber çıkarız.

Sare
- ben diz üstü bilgisayardan konuşuyorum.

Çağla
- bende mahkemelere öyle giriyorum.

Aral
- tamam o zaman.

Aras ve Asel uyuya kalınca gitmek zorunda kalmışlardı.

Sare
- ben mutfağa gidip bulaşıkları yerleştireyim.

Karan
- bende Arel'e bakarım.

Bulaşıkları, bulaşık makinasına dizdikten sonra tezgahı silip yatak odasına gittim.

Öyle hoş bir manzara görmüştüm ki..

Karan, kızımızı kucağına almış şarkı söylüyordu. Arel gülümseyerek babasına bakıyordu.

Kara sevda, kara sevda dedikleri daha ne olabilir ki?
Kara sevda, kara sevda, seni benden kim ayırabilir ki?
Çocukça bir aşk deyip de geçme, sakın gülme halime
Nasıl olduğunu anlayamadım ama seviyorum seni delicesine
Kara sevda

Söylediği şarkı Arel'i daha çok gülümsetiyordu.

Şarkı söylerken bahsettiği Kara sevda
Arel'in kara gözleriydi.

Şarkı bu anlamda değildi. Lakin Karan, şarkıyı söylerken anlamını kızı için değiştirmişti.

O kadar ilgiliydi ki kızına karşı, hala geldiğimi görmemişti.

Karan
- babam, bu 6 keredir şarkı söylüyorum. Şu uyku denilen ihtiyaç sana ne zaman uğrar ?

Esnemesi ile güldüm. O an varlığımı fark etmişlerdi.

Karan
- gel güzelim.

Yavaşça yanına gittim, oturup Arel'e baktım.

Yüzünde bir milim uyku kırıntısı yoktu.

Karan
- Uyku ihtiyacı bir tek bana mı ziyaret etti ?

Diye sorarken uyuya kalmamak için gözlerini ovuyordu.

Arel'i kucağıma alıp sırtını sıvazlamaya başladım.

Sen kapımı çal ansızın, gir içeri
Her zaman başımın üstünde senin yerin
Dilim tutulur sözcükler uçarsa aklımdan
Benim güzel misafirim sen hep hoşgeldin
Sen sevda mısın yoksa yalan dolan
Püsküllü belam olup derde salan
Var bir yaşanmamışlık sanki özünde
Benim içimde uhde kalan

Arel uyuya kaldığında Karan'a döndüm.

Uyuduğunu görünce güldüm. Karan, ben şarkı söylerken uyumayı çok severdi.

Arel'i beşiğe yatırıp Karan'ın yanına gittim.

Uyandırmam gerekiyordu. Herhalde koskoca adamı taşımayacaktım..

Taşıyabilir miydim acaba ?

Cüssesine göz gezdirdiğimde bir kez daha taşıyamayacağım ile yüzleştim.

Karan, abisi ile aynı boydaydı. Devlerdi maşAllah.

Aral abi bir süre sonra sporu bıraktığı için Karan biraz daha fazla olgun duruyordu.

Hep öyledir, küçük kardeşler abi/ablalarından daha olgun görünürdü.

Sare
- Karan.

Kıpırdanınca omuzuna dokundum.

Sare
- Karan, hadi yatağa geç.

Mırıltılar çıkarınca ofladım.

Sare
- hadi Karan.

Yavaşça kalkıp yatağa girdi. Yanına yattığımda bir saniye bile beklemeden sol bacağım ile kolumdan tutup bir dolap çeker gibi kendisine çekti.

Sağ bacağımı bacaklarının üstüne atıp elimi yanağına koydum.

Kolları ile bedenimi sarıp sarmaladı.

Gözü altında ki muhteşem yarasından öpüp yorgunlukla kapanmaya çalışan gözlerime direnmeyi bıraktım.

Hanım Ağam? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin