dans

208 11 10
                                    

cenanın dilinden...

hastanedeydik. arif bi anda bayılmıştı. ne olduğunu bilmiyorduk,doktor birşey söylememişti. arifime birşey olmasını istemiyordum.

...

2 saat sonra

arif uyanmıştı. birazdan hastaneden çıkacaktık. doktor birşey olmadığını ama sık sık kontrole gelmesini söylemişti. emre ve ben arifin yanında olduğumuz için diğerleri dikkat et diyerek gitmişlerdi.

emre sabahtan beri "nasılsın,iyimisin,nasıl oldun." gibi sorular soruyordu.

"-banyodayken birden başım döndü birşey yok gidelim hadi."

arifin dilinden..

eve gelmiştik. emre evdeydi ama cenan başımdan ayrılmıyordu.

"-cenanım sen git istersen." "-gitmicem. sen beni kovuyormusun yoksa?" tripli bir şekilde söylediğiyle güldüm. "-hayır." oda gülmüştü

"-müzik mi dinlesek?" cenanın söylediğiyle olur manasında kafa sallayıp telefona yönelmiştim.

"ındila~derniére danse" şarkısını açmıştım. cenan bi tane gülü koparıp agzına almasıyl gülmeye başladım. gülü bana uzattıgında tesekkür ederek elinden aldım.

bir anda belimden tutarak kendine çekmesiyle gözlerimi açarak ona baktım.

tek eli belimdeydi,tek eliylede elimi tutuyordu.
bende tek elimi omzuna koymuştum. beraber şarkı sözlerini söylemeye başladık...

"Oh ma douce souffrance,
(Ah benim tatlı ızdırabım,)

Pourquoi s’acharner tu recommences
(Karşı koymanın bir anlamı yok, tekrar başlıyorsun)

Je ne suis qu’un être sans importance
(Ben anlamsız bir varlıktan farksızım)

Sans lui je suis un peu paro
(Onsuzken ben biraz sorunlu biriyim)

Je déambule seule dans le metro
(Metroda yalnız ve amaçsız dolaşıyorum)

Une dernière danse
(son bir dans)

Pour oublier ma peine immense
(Büyük ızdırabımı unutmak için)

Je veux m’enfuir, que tout recommence
(Kaçmak istiyorum, her şey yeniden başlasın diye)

Oh ma douce souffrance
(Ah benim tatlı ızdırabım)

Je remue le ciel, le jour, la nuit
(Gökyüzünde gece gündüz dolaşıyorum)

Je danse avec le vent, la pluie
(Rüzgarla yağmurla dans ediyorum)

Un peu d’amour, un brin de miel
(Biraz aşk bir parça bal)

Et je danse, danse, danse, danse, danse, danse
(Ve ben , dans , dans , dans , dans ediyorum)

Et dans le bruit, je cours et j’ai peur
(Ve gürültünün içinde koşuyorum ve korkuyorum)

Est-ce mon tour?
(Benim sıram mı?)

Vient la douleur…
(işte acı geliyor.)

Dans tout Paris, je m’abandonne
(Tüm Paris’in içine kendimi terk ediyorum.)

Et je m’envole, vole, vole, vole, vole
(Ve uç, uç, uç, uç, uçuyorum)..."

şarkı tekrara alınırken biz hala dans ediyorduk. beni hafifçe tezgaha yaslayıp incitmek istemezmişcesine dudagıma minik bir buse kondurmuştu.

dudağımdan,yanaklarımdan,gözlerimden,alnımdan,boynumdan,tekrar dudaklarımdan öpmüştü.

"-sana deli gibi aşığım arif güloğlu." ani bi hareketle ben onu tezgaha yaslayıp tezgaha ellerimi koyup parmak ucumda yükselmiştim.

bu sefer ben onu öpüp; "-bende sana aşığım cenan adıgüzel." gülümsemişti.

çenemden tutup video izlerken gördüğümüz sözü söyledi; "-ölüm değilse bizi ayıran,yazık olmuş ikimizede..."

gülümseyip çok nazik bir şekilde dudaklarımı öpmeye başlamıştı. tişörtümün içinden belime dokunmasıyla alt dudağını ısırmıştım.

yanmak değildi bu,bu kadar yansa bi insan,kül olurdu. ben cenan için ölüyordum.

doğru söylüyordu. bizi ayıran tek şey ölüm olacaktı, ki bunun düşüncesi bile korkudan nefesimin kesilmesine neden oluyordu.

birbirimizden ayrıldığımızda elini kalbimin üstüne koydu. "-kalbin hep atsın,ve sadece benim için." gülümsedim. "-kalbim hep atacak,senin için..."

evetttt nasıldı sizceeee??
kitabı okuyan herkese teşekkürler hepinizi çok seviyorum 😻💎🎀

begonvil~arcenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin