Heyecanla çarpan aşıkların kalbi şimdi korku ile çarpıyordu. Her şey mahvolacaktı. Mirali bir şeyler yapmalım diye düşünürken Aziz olaya el attı. “Otur oturduğun yere Hanım. Söz kesildi, konuşma faslı bitti.” Hatice tekrar konuşmaya kalksa da Aziz bakışları ile karısını susturmuştu. Tevfik yeni bir ayaklanma olmaması adına Aziz’e göz edip isteme merasimine başlamasını söyledi. Aziz ufak bir duraksamanın ardından acemice konuşmaya başladı. “Allah’ın emri peygamberin kavli ile torunun Bige’yi oğlum Mirali’ye istiyorum.”
Hasret son bulmuş, sevenler kavuşmuştu. Bir cümle nasıl olurda insanı uçsuz bucaksız bir mutluluğa götürebilir. Ben o uçsuz bucaksız mutluluğa hapis olmak istiyorum. Bige’nin bana attığı kaçamak bakışlar nefes alışveriş ritmimi bozuyordu. Unutuyordum. Nefes almayı bile unutuyordum. Yusuf Efendi “Allah hayırlı, uğurlu etsin.” demesi üzerine. Tevfik Efendi ayağa kalkıp “O zaman yüzükleri takalım.” deyip benden yüzükleri istedi. Çamurdan ıslanan kutuyu cebimden çıkarttım.
Elimde ezik duran kutuyu gören Tevfik amca hemen önüme siper olup kimse görmeden kutudan yüzükleri çıkarttı. Kurdelelerde yer yer kararlamalar vardı. Ne kadar yıkamış olsam da bazı çamur lekeleri çıkmamıştı. Bu durum beni derinden üzüyor olsa da şu an bir önemi kalmamıştı. Yüzükler takılmış, kurdele Tevfik Amca tarafından kesilmişti. Artık nişanlıydık. Olmaz denilen olmuş, Rabbim gönlümüzü hoşnut etmişti.
Bige heyecandan titreyen elli ile kahve tepsisini zor tutuyordu. Fincanların birbirine değip çıkarttıkları şıngırtı yüzümde tebessüme neden oluyordu. Annem geldiğimizden beri bir kere bile konuşmamış, mimik dahi yapmamıştı. Ne kadar keyifsiz olduğu her halinden okunuyordu. Kahvesinden tek bir yudum alıp sehpaya bırakmıştı. Babam ise son derece ciddi bir duruş sergiliyordu. Çoğunluk ile Tevfik amca ile konuşuyordu. Tevfik Efendi takılan yüzüklerin ve yapılan hasbihalin ardından düğün vaktinin konuşulmasını önerdi. “Efendiler, yüzüklerimiz takıldı bundan sonrası artık düğündür. Zamanını ne vakit düşünürsünüz deyin hele.”
Yusuf Efendi başını eğip Aziz Efendinin konuşmasını bekledi. Söz hakkını ona bırakmıştı. Aziz “Hazırlıklara en erkenden başlarız Efendi. Baharın bitimine, ekinlerin ekimini bitirdiğimiz gibi düğünümüzü yaparız.”
Tevfik Efendi “Çok iyi düşündün. İşler güçler bitti mi düğün edilir. Hem havalar da ısınmış olur. Sen ne dersin Yusuf Efendi?”
“Uygundur. Kızın çeyiz hazırlıklarını da bitirmiş oluruz o vakte kadar.”
Tüm planlar yapılmıştı. Her şey bir rüya gibiydi. Benim hiçbir zaman uyanmak istemediğim bir rüya. İsteme merasimi bitmiş evlerin yolu tutulmuştu. Bige büyük bir mutluluk ile uğurluyordu beni. Gülümsemesini saklamak istiyordu ama nafile. Yaşadığımız mutluluk saklanacak kadar küçük değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI HAYAT
Historical FictionBir hayat düşünün. Dede'den başlayıp oğula, toruna kadar uzanan. Ve bu uzantıda bir çok hayat öyküsüne şahitlik ediyor olacaksınız. Aşk, aile, acılar, çaresizlikler, yaşam koşulları ve zorlukları. Hepsi hayatın içinden kesitler. Zamanda yolculuk m...