Yorumlarınız benim için çok önemli ❤️
Destek ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️Kına gecesi büyük bir coşku içerisinde geçip bitmişti. Bige'nin ayakları oynamaktan şişip kızarmıştı. Hala bindallısı üzerindeyken kendini yatağına doğru sırt üstü bırakan Bige, gecenin kusursuz geçmiş olmasına şükrediyordu. Babaannesinin nemrut suratı, arkasından yaptığı tüm konuşmalar gram keyfini kaçırmamıştı.
Tek endişesi düğün gününe nasıl sabredeceğiydi. İçi içine sığmıyor, sürekli kalkıp dans etmek istiyordu. Artık yanında bir ömür Mirali olacaktı. Başını omuzuna yaslayıp hayatın tüm yorgunluklarından arınacaktı. Hedefine varan koşucunun gururu, rahatlaması vardı üzerinde. Ne kadar nefes nefese kalmış olsa da, ayaklarının altında zorlu yolların bıraktığı haşin yaralar olsa da bitmişti ya sonunda. Başka bir şeyin önemi yoktu. Yatağında uzanmış saf mutluluk akan gözleri ile tavanda hayal sinemasını izleyen Bige'yi arkadaşları böldü. Bir anda odasına hızlı bir giriş yapan 3 kız "Sen hala bindallını çıkartmadın mı?" diye sordular. Eskilerden gelen bir adet; gelin kız kına gecesinde tek başına uyumazdı.
Kız arkadaşları ona eşlik eder çeşitli munzur oyunlar oynar eğlenirlerdi. "Hiç çıkarasım yok." deyip bindallısına bir kez daha hayran gözlerle baktı. Arkadaşlarından biri Bige'nin hazırlayıp kenara koyduğu çeyiz bohçalarından birini açıp içinden Bige'ye bir pijama seçti. Üzerini değişen Bige arkadaşlarının yanına oturup kına gecesinde dağıtılan çerezlerden yemeğe başladı. "İnanmıyorum ya, yarın Bige evleniyor."
"Çok şükür ki o sümsük oğlanla evlenmiyor."
"Cidden ya babaannen nasıl razı oldu bu işe?"
Kızlar tüm meraklı gözlerini Bige'nin üzerine odaklamıştı. Köyde ufakta olsa bir dedikodu dönüyordu. Bige ve Mirali önceden görüşüyorlardı, Hatice'de vermek zorunda kaldı gibi şeyler söyleniyordu. Aniden duyulan evlilik haberi insanların bu tarz şeyler düşünmelerine teşvik olmuştu. Bir de bahçede dönen üzeri kapatılan sır vardı tabi. Bir şeyler olduğu biliniyor ama ne olduğu bilinmiyordu. Bige'nin de açığa verme gibi bir niyeti yoktu. "Allah'ın yazgısını değiştirmeye kimin gücü yeter ki? Hatice'nin mi yetecekti?" deyip güldü. Kızlar birçok soru sorma niyetinde olsa da Bige'den bir laf çıkmayacağını anlayıp geri adım atmışlardı. Kızlar evlilik hayalleri ile ellerine kına yakıp bir sonraki kınanın kendilerininkinin olmasını dilemişlerdi. Yapılan bu ritüelden sonra da oyunlar oynayıp yorulmuşlardı.
Deliksiz bir uykunun ardından düğün sabahına gözlerini açan Bige "Çok şükür bugüne ulaştıran Allah'a." deyip hala uyumakta olan arkadaşlarının üzerinden atlaya atlaya banyoya girip elini yüzünü yıkadı. Banyodan çıkmış odasına gideceği vakit dedesi ile karşılaştı. Dedesi buğulanmış gözleri ile torununun anlına ufak bir buse kondurup "Burası her zaman senin evin olarak kalacak. Başın her dara düştüğünde bana gel. Deden hep seni burada bekliyor olacak." deyip gitti. Bige dedesine hiçbir şey diyememişti. Arkasında duruyor oluşu ona güven vermişti ama bu zamana kadar esirgenen birçok şey dökülmüştü önüne. Hatice'nin kıskançlıkları Yusuf'un Bige'ye olan sevgisini göstermesi konusunda hep bir set olmuştu. Gösterilmeyen sevginin ne önemi vardı ki?
Bige artık evine gitmeye hazırdı. Sevdiceğinin onu gelip almasını bekliyordu. Mirali evin salonunda bir sağa bir sola koşturup kravatını arıyordu. Bir yandan da söyleniyordu. "Neden kravatım takım elbisemin yanına bırakılmıyor? Kayıp mı oldu yoksa?" deyip paniğine panik ekliyordu. Hilde "Hayır oğlum kayıp falan olmadı. Ütüsü bozulmuştu bende şöyle bir kez daha üzerinden geçtim." deyip oğlunun kravatını yaptı. "Her şey hazır demi ana? Aman ha bir aksilik olmasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI HAYAT
Historical FictionBir hayat düşünün. Dede'den başlayıp oğula, toruna kadar uzanan. Ve bu uzantıda bir çok hayat öyküsüne şahitlik ediyor olacaksınız. Aşk, aile, acılar, çaresizlikler, yaşam koşulları ve zorlukları. Hepsi hayatın içinden kesitler. Zamanda yolculuk m...