UYUŞTURUCU TİCARETİ

17 2 0
                                    

Başkomiser Nuri bu ara oldukça yoğun çalışıyordu. Bir dava bitiyor, hemen ardından bir diğeri başlıyordu. Türkiye'de suç oranı son yıllarda çok artmıştı. Her türden suçluyu yakalamak görevi de onlara düşüyordu.

Yani polislere. Acaba şimdiki dava ne ile ilgiliydi?.

Kapısı tıklatıldı.

"Gir "dedi başkomiser Nuri. İçeriye giren başkomiserin yardımcısı Hüseyin idi.

"Amirim şimdiki davamız uyuşturucu ticareti ile ilgili. Şüpheli şahıslar bunlar. Gizlice ülkeye eroin sokmuşlar. Hedefleri lisedeki çocukları kandırmak.  Bazı lisedeki çocuklara uyuşturucu sattıkları söyleniyor. Aileleri de perişan. Uyuşturucuyu yasa dışı yollarla ülkeye sızdırmışlar. Afganistan'dan getirdikleri söyleniyor".

"Açıklama için sağol pislik herifler çocukları, gençleri zehirliyorlar. O çocuklara da üzülüyorum ne dertleri var ki uyuşturucuyla rahatlıyorlar, alışıp, öldürüyorlar kendilerini çok üzücü".

"Çok haklısınız amirim". dedi Hüseyin üzgün bir yüz ifadesiyle.

Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de uyuşturucu kullanımı oldukça artmıştı. Türkiye'ye yasadışı yollarla uyuşturucu sokan da bir hayli fazlaydı. Bunu kirli para için yapıyorlardı. Ve yasadışı suçlar işliyorlardı. Her tarafı mafyalar sarmıştı. Devlet de üzerine düşeni fazla yapmıyordu. Yargı ve hukuk sistemi daha da iyi olmalıydı. Yetersizdi. Adalet pek işlemiyordu. Demokrasi de de Türkiye oldukça gerilemişti. Ekonomik olarak da oldukça kötüydü.

Başkomiser Nuri deli gibi çalışmaya başladı. Evrakları inceledi, raporlar aldı. Delil toplamaya çalıştı. O kadar çok yorulmuştu ki, birden başı ağrımaya başladı. İlaç  içti. Bu ona biraz iyi geldi. Rahatladı.

Ertesi gün sonunda kaçakçıların yeri tespit edildi. Oldukça heyecanlı bir gün oldu.

"Amirim oradalar işte".

"Çabuk yakalayın".

"Ben o tarafa siz o tarafa "dedi Derya polis. Polis ekibi arka sokaklara daldılar. Adamlarsa hızlıca durmadan  yorulmak bilmeksizin koşuyorlardı. 

Ve sonunda yakalandılar. Ve kelepçelendiler. Cezalarını çekeceklerdi. Hapse gönderildiler.

Uyuşturucu satmak büyük bir suçtu.

Başkomiser Nuri, ertesi gün soluğu Kadıköy'de aldı. Bara gitti. Bir şişe bira içti. Daha sonra yanına güzel bir kadın oturdu. Onunla flörtleşmek de ona iyi geldi. Ne de olsa bekar 40 yaşında bir adamdı. İstediğini yapmakla da özgürdü.

İstanbul'da güzel bir hava vardı. Bu şehir asla uyumazdı.

Uyumayan 24 saat yaşayan güzel şehir.

İstanbul.



POLİSİYE  HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin