Şarkı: Sen benim şarkılarımsın
Açıklama : Selammm, sonunda beklenen gün geldi çattı. Size iyi okumalar diliyorum. Buyurunuz.
***
Karşısındada sessizce oturmuş kucağındaki ellerine bakan kızı izliyordu Baran. Yıllar önce gece vakti bir sarhoşun elinden kurtarmıştı. Arkadaş olmuşlardı. Yaşamını anlatmıştı. Onu o sokakta gördüğü ilk andan beri etkilenmişti. Kalacak yeri olmayınca ona kalacak yer vermişti. O babası denen pislik onu bulmasın diye elinden geleni yaptı.
Madem uzun zamandır arkadaştık bunu sormasının sakıncası yoktu.
Toprak her zamanki gibi ürkek bir şekilde karşıdaydı. Üniversiteye başlamıştı. Artık onu her istediğinde göremiyordu da.
Ezbere bildiği suratını dikkatle inceliyordu. Altın sarısı saçlarını, yeşil gözlerini, kıvrık kirpiklerini, beyaz tenini... Bakışları en son dudaklarında durdu. Dolgun pembe dudaklarını pür dikkat incelerken bu sefer gözlerine baktı. Doğrudan kendisine bakıyordu. Ve evet, dudaklarını incelediğini görmüştü.
Utanmış olacak ki yanakları ve burnu birden kıpkırmızı olmuştu. Artık bir konuşmaya başlaması gerektiğini anladığında boğazımı temizledi.
"Nasılsın" dedi Baran öncelikle.
"İyiyim, sen nasılsın" sesi incecik çıkmıştı.
"İyi" aralarında yine bir sessizlik oluştu. Bu sefer sessizliği o bozdu.
"Neden çağırdın beni?" Toprağın kalbi de küt küt atıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. İçinden geçen düşüncelere engel olamıyordu. Ve az önce birini yanlışlıkla söylemiştı.
"Şeyy... Yani...şey... Bir sorun mu var demek istedim." Baran karşısında ürkekçe afallamış kıza baktı. Sorunun cevabını kendisi de tam olarak bilmiyordu. Daha doğrusu nasıl başlayacağını bilmiyordu.
"Yemek yiyelim mi" diey bir soru attı ortaya hemen. Düşünmek için biraz daha vakit kazanmıştı.
Toprak başını aşağı yukarı sallayınca içerdeki koltuğa yöneldiler. Koltukta yan yana oturup yemeklerini yemeye başladılar. Tüm yemek boyunca hiçbiri konuşmadı. Arada sırada kurulan göz temasları dışında tabii.
Sonunda yemekleri bittiğinde sofrayı kaldırdılar.
Koltuğa geri döndüklerinde ilk önce Toprak oturmuştu. Baran kendini rahatça koltuğa bırakınca dizi Toprak'ın dizine değmişti. İkisinin de gözleri dizlerindeydi.
"Nasıl gidiyor üniversite" diye bir soru attı Baran. Bu şekilde konuşmaya başlayabilirdi.
"İyi"
"Zorlanıyor musun derslerinde"
"Hayır, çalışıyorum."
"Anlamadığım bir şey olursa sorabilirsin... Arkadaşlarınla anlaşabiliyir musun"
"Evet..." Yine bir sessizlikten sonra Baran konuştu.
İyi güzel... Kimse sana karşı kötü bir davranışta bulunmuyordu umarım. Öyle bir şey olursa-"
"Merak etme, sana söylerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİZOFRENİN KANLI ÇIĞLIKLARI
Teen Fiction🦩🦩🦩 Ana karakter küçük yaşında babasının ölümünden sonra ruhsal bozukluklar yaşıyor ve şizofreni hastası olduğunu bilmeden sürekli kendi kendine konuşuyor ve dahası her belaya istemeden de olsa bulaşıyor. Devamı için sizi kitabımı okumaya davet e...