3. Bölüm: Kaderi Değiştiren Karşılaşma

33 5 9
                                    

Ben Adella'ydım. 10 yıldır adaletini kovalayan, ilk kurbanı ateş kralı namı diğer "sözde" babası olan cani bir canavar.

10 yıldır kendime verdiğim sözleri tutmaya devam ediyordum. Devam da edecektim.

Kasvetli bir gündü. Hava çok soğuktu ancak üşümekten hoşlanıyordum. Bu yüzden kısa kollu bir insan tişörtü ve insan şortu giydim.

Dünya gezegenindeydim. Bu gezegene daha önce de gelmiştim. Yine aynı sebepten.

Bankta oturmuş bir insan kitabı okuyor bir yandan da korumalarımın gelip bir sonraki kurbanın yerini söylemesini bekliyordum.

Gelen korumaları farketmedim. Kitaba dalmıştım. Korumalarımdan biri gelip beni dürttüğünde irkildim. "Kurbanın yerini tespit ettik prenses" dedi korumam gür sesiyle. "Suçu neydi?" diye sordum. Son günlerde aklım beş karış havadaydı.

"Hırsızlık,kirli işler, el altından adam öldürme." diye sıraladı ciddiyetle. "Pekala ev nerede?" diye sordum. Elindeki kağıdı bana uzattı. Yazan adrese baktıktan sonra "Tamam teşekkür ederim bugünkü operasyona hiçbiriniz gelmiyorsunuz,beni izlemiyorsunuz ve takip etmiyorsunuz. Diğerlerine bildir." İtiraz edecek gibi olduğunda elimle onu durdurdum. "Ben ne dersem o." Bir şey sormasına fırsat vermeden yaratığa dönüşüp havalandım ve yola koyuldum.

Burası çok lüks bir villaydı. Bu insanların karanlık sırlarını çıkarmak korumalarımı ve beni çok zorlamıştı. Villaya yanaşıp tek tek tüm pencerelere bakıp yatak odasını aramaya koyuldum. Yatak odasını bulduktan sonra camı kırıp içeri girdim. Çift uyanmış korkuyla bana bakıyorlardı. Kanayan gözlerim, sivri dişlerim, iri vücudum ve yüzümdeki kalp desenleriyle korkutucu olduğum doğruydu. Bunların hepsi yaratığa dönüştüğümde oluyordu. Yoksa o kadar da korkutucu değildim bence.

Kadının üstüne oturup elimi göğüs kafesine daldırdıp kalbini çıkardım.

Ah sonunda çok acıkmıştım.

Ağzıma atıp çiğnemeye başladım.

Ardından adamın üstüne atladım ve onun kalbini söküp yedim.

Tam gidecekken bir şeyin bana değdiğini hissettim.

Kurşunlar

Kurşunlar bana değip geri sekiyordu.

Kurşunları bana sıkan da nefretle bana bakan bir delikanlıydı. Kapının yanında bana tabancayla ateş ediyordu.

"Ne çok mermin varmış çocuk." dedim. Evet çok mermisi vardı. Hâlâ sıkıyordu. Sonra yeniden arkamı dönüp gitmeye niyetlendiğimde kolumdan yakaladı.
"Bırak beni çocuk!" diye sızlandım. Ona doğru döndüm yüzüne bakmak için. Pencereyi kırdığım için oda soğumuştu ve rüzgar esiyordu. Bu yüzden saçlarım önüme gelip çocuğu görmemi engelliyordu.

Cebinden çıkardığı bıçağı kalbime saplamaya çalışıyordu. Ama göğüs kafesine delinmiyordu çünkü çok sertti. Ardından karnıma sapladı. Yüzüme baktı. İfadesiz bir şekilde ona bakmaya devam ediyordum. Elbette acıyordu ama artık alışmıştım. O yüzden çok umursamadım.

Bir anda aklıma annem geldi keşke o da ölümsüz olsaydı.

Bizi bırakmasaydı.

Keşke beni korumasaydı.

Nasıl olsa ölmeyecektim.

Bunları düşünürken bir anda boşluğuma geldi ve ağlamaya başladım.

Çocuk bıçağı geri çekti. Yaram hemen kapandı. Bir daha sapladı,bir daha çekti. Bunu birkaç kere daha tekrarladı. Bu sırada ağlamaya devam ediyordum "Ölmüyorsun," dedi inanamıyormuş gibi "lanet olsun ölmüyorsun! Niye ağlıyorsun aptal?" diye bağırdı. Ay ışığı yüzüne vururken elimle saçlarımı yüzümden çektim ve yanaklarımdan yaşlar süzülürken mavi gözlerinin tam içine baktım. Gözlerinde gördüğüm tek şey vardı

Nefret

Ayrıca o an arzuladığı tek şey vardı

İntikam

Ağlamaya devam ediyordum. Aslında alışıktım, alışmıştım, alıştırılmıştım.

Yalnızlığa

Suçluluk duygusuna

Annemsizliğe

Leo'nun ölümüne

Babasızlığa

Nefrete

O zaman neden ağlıyordum? Tüm bunlara 13 yaşımdan beri alışıktım. Şu an 23 yaşındaydım ve 10 yıldır yaşadığım duygular yüzünden ağlamam mantıksızdı.

"Ölmüyorsun," diye tekrarladı "ama merak etme seni öldürmenin bir yolunu bulacağım." Umarım çocuk, umarım.
"Ondan hiç şüphem yok." dedim ve kırdığım pencereden çıkıp uçmaya başladım.

Hâlâ ağlıyordum. Sulu göz biri değildim ama gereksiz yere ağlıyordum. Sonra ağlamamın sebebinin abimi özlemiş olabileceğim olduğu geldi aklıma. Abimi 3 yıldır ziyaret etmiyordum çünkü çok düşman edinmiştim. Bunun riskli olacağını düşündüğüm için yanına gitmemiştim. Ama artık umurumda değildi. Onu görmeye gidecektim.

Ama son kez çocuğa bakmak için geri döndüm. Kırdığım camın yanındaki duvara yaslandım ve başımı yana doğru çevirip çocuğu izlemeye koyuldum. Dizlerinin üstüne çökmüş ağlıyordu
"Anne özür dilerim babamı koruyamadım. Babam da eşi de öldü. Affet beni anne. Seni kaybettiğim gibi babamı da kaybettim. Artık bir ailem yok. Ama merak etme o canavarı öldüreceğim." diye sayıklıyordu.

Yeniden ağlamaya başlayacağımı anladığım anda elimle ağzımı kapattım. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken çocuğu izlemeye devam ediyordum.

Ona ihtiyacım vardı. Abime ihtiyacım vardı. Daha fazla orada duramadım ve uçarak oradan uzaklaştım.

Korumalarıma haber verdim. Hemen yola koyulduk. Risk falan umurumda değildi. Ben abimi istiyordum.

...
Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir.

Soru: Siz Adella'nın yerinde olsaydınız ne tepki verirdiniz?

Sonunda oğlan karakter çıktı. Daha da karakter ekleyeceğim bilginiz olsun.

Oy kullanmayı ve yorum yapmayı unutmayın.
🖤🖤🖤



Karanlık KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin