4. Bölüm: Bir Dünya Tatili

51 5 27
                                    

Saraya vardığımızda koridorlarda bağıra bağıra abimi aramaya başladım. Kimsenin rahatsız olması, risk, abimin meşgul olması umurumda bile değildi.
Tek isteğim onu görmekti.

"Abiii! Abi neredesin? Neredesin aptal?" diye bağırmaya devam ederken abim koridorun diğer ucunda göründü ve bana doğru koşmaya başladı.

Koşarken bir yandan da söyleniyordu "Üç yıldır nerelerdesin? Seni bulmak için bir ekip gönderdim. Her gün başka bir gezegende görülmüşsün. Sana yetişemedik bile. Neden beni görmeye gel-" Sözünü yarıda kesip ona sarıldım.
"Seni çok özledim aptal" dedim. Yüzüne baktım "Şuan kızgın olmalıyım gardım düşüyor." dedi. Çok tatlı bir abim vardı.

"Sana her şeyi anlatacağım ama yalnız kalabileceğimiz bir yere gitmemiz gerekiyor." dedim kafamla arkamızdaki muhafızları işaret ederek.

"Odama gidelim" dedi bileğimden tutarak.

Odasına geldiğimizde yatağa oturduk. Ben de ona her şeyi anlattım. Sebebini öğrenince 3 yıldır gelmediğim için kızmadı. Daha sonra o çocuğu anlattım. Alaycı bir şekilde gülümseyerek "Cidden çocuğum yanında ağladın mı? Gerçekten şapşalsın." dedi. Dirseğimle karnına vurdum. "Kes sesini. Sen de aptalsın!" Dil çıkarıp gülümsedi.

"Ben de anlamadım. Biraz sinirlerim bozuldu galiba." dedim ciddiyetle.
"Evet bence de biraz" dedi alayla.

Sonra ciddiyetle "Gitmene izin vermemeliydim." dedi.
"Neden?"
"Neden mi? Kimsenin canını yakmaya hakkın yok. Sen adalet değilsin. Bu yaptığın da adil değil."
"Gayet de adil. Hem bu kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor. "
"İyi mi?"
"Evet"
"Sen delirmişsin. İyi halin buysa kötüyü merak ediyorum. Hem ruhsal hem de fiziksel acı çekiyorsun."
"Sen kendine bak 10 yıldır yalnızsın." Sonra bunu dediğime pişman oldum çünkü yalnız kalmasının sebebi bendim.
"Özür dilerim. Seni yalnız bırakan da benim. Özür dilerim bunu söylememeliydim. Ben berbat biriyim ve-"
"Özür dilemene gerek yok hem yalnız değilim. " diyerek sözümü kesti. Ne yani yalnız değil miydi? Arkadaşı mı vardı? Hayır. Yoksa hayatında biri mi vardı?
"Hayatında biri mi var?" diye sordum heyecanla. Başını onaylarcasına salladı.

"Bu harika neden bana söylemedin?"
"Çünkü öncelik senin. Senin dertlerin daha önemli." dedi masumca. Abim her zaman benim aksime iyi ve masum biri olmuştu. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Umarım farketmemiştir.

Farketmişti.

Dudağının kenarı kıvrıldı. Çenemi kaldırdı ve gözlerime baktı. "Bir seri katil olsan da hâlâ bir kalbin var. Hatta iyi bir kalp." Evet abi, o yüzden binlerce kişiyi öldürdüm.

"Sanmıyorum." dedim. Konuyu değiştirdim. "Her neyse kız güzel mi? Ne zamandır birliktesiniz?" diye sordum merakla.

"Çok güzel. İki yıldır birlikteyiz." dedi. Kızdan bahsederken gözlerinin içi parlıyordu.

"Onunla evlenecek misin? " diye sordum.
"Evet" dedi. Kısa bir sessizliğin ardından konuşmaya başladım.
"Ben bir hafta burada kalıp gideceğim. O çocuk fazla cesurdu. Genellikle ailesini öldürdüğüm kişiler direk kaçardı. Daha önce gözünün önünde iki kişiyi öldürdüğüm hiç kimse bana bu şekilde temas edememişti. Nasıl biri olduğunu merak ediyorum. Sanırım bir süreliğine tatil yapacağım."
"Adella"
"Hı?"
"Onun duygularıyla oynayamazsın."
"Oynamayacağım zaten."
"Arkadaş olursanız ya da birbirinizden hoşlanırsanız birbirinizden ayrılmak zorlaşır. Ona yalan söylerken canın yanar. Bu hikayede ikiniz de mutsuz olursunuz."
"Birincisi kimseden hoşlanmayacağım. İkincisi hiç kimseye o kadar bağlanmam.
Üçüncüsü ben harika bir yalancıyım.
Dördüncüsü benim gibi birini sevecek tek aptal sensin.
Beşincisi sadece biraz oyun oynamak istiyorum bunun nesi kötü?!" Son cümleyi söylerken bağırmıştım.
"Umarım onun canı da seninki de yanmaz." dedi. Onaylamaz gözlerle bana bakıyordu. Neden bu kadar endişelendiğini anlamıyordum. Saçmalıyordu.

"Neyse beni o kızla ne zaman tanıştıracaksın?"
"Sarayda kalıyor zaten. Bugün ya da yarın tanışabilirsiniz."
"Niye sarayda kalıyor?"
"Ben öyle istediğim için."
"Onsuz duramıyor musun yoksa?"
"Dalga geçme!"
"Aptal Aşık"
"Başına gelirse görürüm"
"Sanmam" diyerek omuz silktim.
"Görürüz"

"Neyse biraz uyumalıyım" dedim. Ayağa kalkıp odama gidecekken kolumdan tuttu.
"Ne?"
"Nereye gidiyorsun?"
"Odama"
"Hangi odana?"
"Bana verdiğin odama. Eski odama artık girmiyorum bile. Sebebini biliyorsun."
"Doğru. Neyse bugün burada yat. Ben de sen uyuyana kadar yanında dururum."
"Olur"
"Hazır insanlara merak salmışken sana insan şarkısı söyleyebilirim."
"Olur sesini merak ediyorum"

Örtüyü açıp yatağın içine girdik. Başımı abimin göğsüne yasladım. Saçlarımı okşarken bir şarkı mırıldanmaya başladı:
"Bugün sen çok gençsin yavrum
Hayat ümit, neşe dolu
Mutlu günler vaat ediyor
Sana yıllar ömür boyu
Ne yalnızlık
Ne de yalan
Üzmesin seni
Doğarken ağladı insan
Bu son olsun bu son"

Çok güzel ve yumuşak bir sesi vardı. Şarkının devamını duyamadan uyuyakalmıştım.

🥀🥀🥀🖤🖤🖤

Uyandığımda odada yoktu. Birkaç dakika etrafa bakındıktan sonra kapı açıldı. İçeri abimle birlikte bir kız girdi. Uzun kahverengi saçlı, kahverengi gözlü,uzun boylu, beyaz tenli çok güzel bir kızdı.

"Merhaba," dedi gülümseyerek "ben Lucia. Abinin sevgilisiyim." Ah umarım abimi üzmezsin güzel kız. "Ben de Adella. Baştan söyleyeyim abimi üzersen seni bizzat kendi ellerimle öldürürüm. O aptal olabilir ama benim için çok önemli. Çünkü o benim aptalım ve beni tanımasına rağmen seven tek kişi. Abim seni çok seviyor umarım bu sevgiye değersin. Abimi üzmediğin sürece iyi anlaşabiliriz." dedim ciddiyetle. Bunu baştan söylemek en iyisiydi. Abim baş parmağıyla boynunu keser gibi yapıp "seni öldüreceğim" mesajını verdim. Omzumu silktim.

Lucia sanki az önce tehdit edilmemiş gibi kıkırdadı. Gülüşü bile çok güzeldi. Abim bunu nasıl tavladı acaba?

"Çok şekersiniz. Abini sevmeni anlıyorum onu ben de seviyorum. Ve merak etme asla canını yakmam."
Başımla onayladım.

Sonraki günlerde abimle ve güzel sevgilisiyle vakit geçirip sohbet ettim. Tabii ki seri katil bir lanetli olduğumu bilmiyordu. O beni bir gezgin sanıyordu.

Abim eski odamda bulduğu bir kitabı bana verdi. Bu kitap bana Leo'nun verdiği kitaplardan biriydi. Ben okuduktan sonra eleştirisini yapacaktık. Ama ben henüz kitaba başlayamadan o ölmüştü. Ben de elimi bile sürmemiştim. Bu kitabın varlığını bile unutmuştum.
Kitabın adı: "İki Talihsiz Aşık"tı.

Kitabı okumaya karar verdim. Ama henüz değildi. Daha sonra okuyacaktım.

Sarayda kaldığım süre boyunca Lucia'nın nasıl biri olduğunu gözlemledim. Lucia; çok saf, güzel, narin, tatlı, iyi kalpli biriydi. Abime çok aşıktı.

Gitme zamanı gelmişti. Gitmeden önce abime dönüp "Bir keresinde ateş kralının müttefiklerinden birini elinden kaçırdığını söylemiştin. Onu bulabildin mi?" diye sordum.
"Hayır ama neden hep gitmeden tam önce aklına geliyor bunlar?" diye sitem etti.
"Bilmem neyse görüşürüz" dedim ve yanağından öpüp ona sarıldım. Aynı şekilde karşılık verdi.

Uçuşa geçtiğimizde o çocuğu düşünüyordum. Sonra Leo'yu düşündüm. Aslında tip olarak benzemiyorlardı ama mavi gözleri çok benziyordu. O çocuğun bana olan bakışıyla Leo'nun babama olan bakışı aynıydı. Aynı nefret vardı o güzel gözlerde.

Her neyse keşfe gidiyordum. İlk defa.
Aynı zamanda Bir Dünya Tatili'ydi bu.

...
Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Bu bölümü çok zor yazdım çünkü evde büyük temizlik vardı,banyo yaptım vs. derken zor oldu benim için.

Bu bölümde çocuğa yer vermek yerine olayı daha detaylı ele aldım ve tam bir bölümü Adella ve abisine ayırdım. Umarım sıkıcı olmamıştır.

Ayrıca Leo'nun Adella'ya verdiği kitap tamamen uydurma. Öyle bir kitap yok.

Sizden ricam lütfen oy verin ve yorum yapın. Beğenmek zorunda değilsiniz ama beğendiyseniz oy verin. Beğenmediyseniz bile lütfen yorum yapıp kitabı eleştirin. Asla linçlemem hatta saygı duyarım.

🖤🖤🖤

Karanlık KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin