02

356 28 100
                                    

Volkan, Emre, Altay ve Arda hep beraber arabaya binmişlerdi. Volkan ise Fenerbahçe tesislerine gitmek adına çalıştırmıştı arabayı. Emre kafasını cama dayayıp dışarıyı izlemeye başlamıştı.

Volkan elini Emre'nin bacağına atıp orayı okşamıştı. Emre ise bacağının üstünde hissettiği el ile tırsmıştı.

"Volkan çeker misin elini..."

"Niyeymiş o Emre bey? Yoksa sevmiyor muyuz artık beni?"

"Ne alaka Volkan?"

"Tamam Emre birşey demedim ben..."

Sonunda tesise varmışlardı...

.

Eve geldiklerinde Emre direkt duşa girmişti. Çok yorulmuştu ve bu yüzden duş alıp direkt uyumak istiyordu.

Duş aldıktan sonra havluyu beline sardı ve hemen odasına ilerledi. Yatakta telefon izleyen Volkan ile gözlerini devirdi. Kapıyı kapatıp üstünü giyinmeye başladı. Kurutma makinasını fişe taktıktan sonra saçlarını kurutmaya başladı.

"Emre kes şu lanet şeyin sesini."

"Hayır Volkan saçımı kuruluyorum."

Volkan sinirle ayağa kalktı. Kurutma makinasını fişten söktüğü gibi Emre'ye fırlatmıştı. Emre ise başını tutararak ses çıkarmamaya çalışıyordu. Ellerinden akan kanı umursamıyordu bile. Şuan tek umudu çocuklarının sesi duyup korkmamasıydı.

"Bir daha benim lafımı ikiletme Emre yoksa daha beterini yaparım!"

Emre hızla odadan çıkıp banyoya ilerlemişti. Kafasına pansuman yaptıktan sonra en son bantlayıp elini yıkadı ve banyodan çıktı.

Mutfağa geçtiğinde Arda ile karşılaşmıştı.

"Baba kafana ne oldu?"

"Ufak bir yara bir tanem, geçer merak etme."

"Ama içeride bağırış sesleri vardı, küçük bir yara olduğuna emin misin?"

"Evet bebeğim evet. Bu arada abin neden dünden belli eve gelmedi?"

"Size söylemedi mi o aptal? Kerem hamileymiş abimden, abimde onun yanında. Birkaç ay onda kalacağını söyledi."

"Ha anladım tamam... Dede oluyorum demek... Vay be..."

"Baba ben çok acıktım."

"Arda özür dilerim bebeğim ben çok yorgunum, bugünlük dışarıdan söylesen olmaz mı?"

"Sıkıntı yok babacım, sen ne istiyorsun?"

"Ben aç değilim aşkım."

"Peki baba..."

Emre, Volkan'ın yanında durmak istemiyordu. Altay'ın odası boştu, oraya geçip yatağa girdi ve uyumak için gözlerini kapattı.

Emre zil sesi ile gözlerini araladı. Bir- iki saat geçmişti. Kurye çoktan gelmiş, hatta Arda yemeğini yemişti bile. Emre ayağa kalkıp kapıyı açtığında karşısında Volkan'ın annesini görmeyi ummuyordu.

"Hoşgeldin geç içeri."

"Sen demezsen geçmiyordum zaten."

Emre tekrar Altay'ın odasına gidip yatağa girdi.

Bir süre sonra Volkan'ın kendisine seslendiğini işitti Emre.

"Emre, annem geldi saygısızlık etmeyip salona gel!"

Emre oflayıp aşağı inmişti ve tekli koltuğa oturmuştu.

"Teşekkürler Emre saol, hoşbuldum."

Emre'ye sırf nispet olsun diye demişti Volkan'ın annesi.

"Emre, annemle saygılı konuş."

"Birşey demedim ki Volkan..."

"Demiş kadar oluyorsun ama Emre."

Emre sadece başını sallamıştı.

"Git bi' çay suyu koy onu da mı ben söyleyeyim!? Seni Volkan'ıma aldığım güne binlerce kez lanet olsun!"

Emre gözlerinin dolduğunu hissetmişti. Kalkıp hızlıca mutfağa gitti. Hemen bir çay suyu koydu ve çay olana kadar mutfaktan çıkmadı.

Çay demlenince altını kısıp Volkan'a ve annesine birer bardak doldurup tepsiye koydu ve salon doğru yürüdü. Ağladığı için elleri titriyordu. Tam önündeki sehpaya bırakacakken eli titrediği için tepsi, Volkan'ın annesinin üstüne dökülmüştü. Emre ise hemen diz çökmüştü yerdeki cam kırıklarını toplamak için.

Volkan'ın annesi ise bir sinirle Emre'nin karnına tekmeyi geçirmişti. Emre'nin elindeki camlar hemen dökülüp bacağına saplanırken neye uğradığını şaşırmıştı.

Doğum yarasına, hâlâ geçmemiş olan dikişe denk gelen tekme ile Emre elini kanayan karnına götürmüştü tişörtünün üstünden. Sonra dizlerinin üstünde durmaya bile dayanamadığı için yere atmıştı kendini. Volkan'da ayağa kalkıp aynı yere tekrar bir tekme atmıştı.

Emre yediği sert darbe ile ağzından kan fışkırırken Volkan konuşmuştu.

"Acıtasyon yapma Emre sen benim annemin canını yaktın!"

Emre karnındaki acıdan dolayı hiçbir şey diyemiyordu. Volkan'da annesinin kolundan tutarak onu dışarı çıkartmıştı. Emre uyurken Arda dışarı çıkmıştı ve bu yüzden evde yalnızdı şuan Emre.

Gözlerinin önü karardığında öleceğini zannederek gözlerini kapatmıştı Emre.

Gözlerini açtığında acilde bir sedyede yatıyordu. Yanında ise Altay vardı.

"Baba sonunda açtın gözlerini."

Emre gülümseyip uzun boylu oğluna sıkıca sarıldı.

"Birşeyim yok benim oğlum. Babalar ölmez, asla pes etmez."

"O yalanlar eskide kaldı babacım. Çok korktum sana birşey olacak diye baba, o kadar korktum ki... Evden birkaç kıyafet almaya gelmiştim kendime. Seni öyle görünce kalbimin sıkıştığını hissettim."

"Tamam bebeğim birşey olmayacak bana, merak etme."

"İnşallah..."

.

Altay ve Emre eve geçmişti. Emre sedyede yatarken iyice düşünmüştü ve mesaj yerine girdi.

Emre
Başkanım merhaba sizin ile özel birşey konuşmak istiyorum.

Ali Koç Başkan
Buyur Emre

İstersen bir restorant ayarlayayım bu kadar önemliyse

Emre
Hayır hayır gerek yok

Ben görevimden istifa etmeye karar verdim başkanım, kendimi çok yorgun hissediyorum

İnşallah başka sezonlarda tekrardan görüşmek dileğiyle

Ali Koç Başkan
Seni bu fikire iten ne Emre
(Gönderilemiyor)

Beni her yerden engellemiş
(Gönderilemiyor)

...









i feel youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin