Emre, oturduğu yerde sıkılmıştı. Hem evi terk etmenin yükü vardı üstünde, hem de Robin'e yük olduğunu düşünüyordu.
"Robin sana da yük oluyoruz ama."
Dedi Emre titreyen sesiyle. Robin hemen ayağa kalkıp Emre'ye sarıldı ve sırtını okşadı.
"Ya öyle şey olur mu Emre'm? Benim kapım her zaman açık, bana yük falanda olmuyorsun. Bir daha öyle birşey düşünürsen, hatta o düşündüğünü dile dökersen koparırım o dilini!"
Son cümlesinde yalandan kızarak bağırmıştı. Emre ise kıkırdamıştı.
"Arda'da uyumuştur, odaya gidiyim bende. Sana da iyi uykular."
...
Volkan hala ağlıyordu, sinir krizi geçiriyordu, evin içinde dört dolanıyordu.
"Tamam oğlum sakin ol artık. Emre sensiz şuradan şuraya bir adım dahi atamaz, geri dönecek o sana. Sakin ol artık paşam, otur şuraya."
Volkan kafasını elleri arasına alıp koltuğa oturdu. Annesi, elini Volkan'ın bacağına atıp orayı okşadı.
"Oğlum geçecek, sıkma artık canını. Anlıyorum, seviyorsun Emre'yi... Ama ne olduğu belirsiz, annesi ölü, babası hapiste olan biri için kendini bu kadar üzmemelisin."
"Anne kes sesini! Emre hakkında düzgün konuş! Hep senin yüzünden oldu zaten tüm bu şeyler, senin yüzünden başımıza geldi! Senin yüzünden evi terk etti Emre! Belki senin dayakların, belki senin tehditlerin olmasaydı terk etmeyecekti Emre evi! Bende aptal gibi sana uydum... Ben nasıl sana uydum ya, gerçek bir gerizekalıyım ben... Sen benim oğlumu, sen benim evladımı öldürmekle tehdit etmişsin Emre'yi... Sen nasıl bir annesin ya, ben nasıl Emre'nin çektiği acıları hiç görmemişim..."
"Volkan düzgün konuş benimle, ben senin annenim."
"Niyeymiş o? Sen benim eşime, oğullarıma saygılı davrandın mı? Çık git evimden."
"Bu iş burada bitmedi Volkan, daha çok acılar çektireceğim ben size. Altay daha doğmadan dediklerimin beterini çektireceğim size."
Annesi kapıyı çarparak çıkmıştı. Volkan defalarca Emre'yi aramasının sonucunda telefon en sonunda açılmıştı.
"Alo Emre, çok önemli birşey oldu."
"Alo baba, ne oldu? Emre babam uyuyor."
"Arda'm... Babanı uyandır çabuk."
"Tamam babişko, uyandırıyorum."
Arda, telefonu yatağın üstüne bırakıp babasını dürttü. Emre sıçrayarak uyanmıştı. Arda komodindeki suyu babasına uzatmıştı. Emre içtikten sonra bırakıp telefonu aldı.
"Ne var Volkan? Yine yalan mı?"
"Hayır, hayır Emre bu sefer gerçekten çok kötü birşey oldu..."
"Ne oldu Volkan?"
Dedi Emre ayağa kalkarken.
"Çocuklarımız... Arda'yı, Altay'ı çok koru tamam mı? Sakın bir saniye olsun yanından ayırma. Onlara birşey olmasını istemiyorum..."
"Volkan ne saçmalıyorsun!?"
Diye bağırmıştı Emre. Şuan çok korkuyordu, ne olacaktı çocuklarına?
"Annem... Ona bağırdım diye delirdi! Çocuklara, sana Altay'a hamileyken dediklerinin daha beterini yapacağını söyleyip çekip gitti. Ne olur dikkat et çocuklara. Onlara birşey olursa yaşayamam ben Emre."
"Bu zamana kadar niye korumadın o zaman çocuklarını Volkan? Niye benim için iyi bir eş olmadın, niye çocuklarımıza iyi bir baba olmadın? Onlar hep senin sevginin eksikliği ile büyüdü, fakat inşallah bundan sonra öyle büyümezler. Annene sahip çık, çocuklarımın başına birşey gelmesini istemiyorum."
Emre telefonu kapatıp Altay'ın odasına çıkmıştı. Kerem'in de Altay'ın da başını okşadıktan sonra Altay'ın yanına eğilip onu dürttü.
"Oğlum, yanıma gel... Size birşey olmasından korkuyorum, lütfen çocukluğundaki gibi kardeşinde sende göğsümde uyuyun..."
"Baba ne oldu..."
Derken esnemişti.
"Baban aradı, babaannen delirmiş. Sizin başınıza birşey geleceğinden korkuyorum. Gel hadi benim yanıma."
"Kerem ne olacak?"
"O da gelsin, salonda oturalım biraz. Ya da uykusundan etmeyelim, uyanınca gelir yanımıza."
Altay başını sallayıp ayağa kalktı. Uyku sersemliği ile düşecek gibi olsa da Emre onu omuzundan tutmuştu.
"Sende Volkan baban gibi devesin. Bi' Arda ile ben kısayız herhalde."
"Eh, diğer babaannemi göremediğimiz için bilemiyoruz, ayrıca diğer dedemi de..."
"Of Altay... O pislik adam hakkında konuşmayalım lütfen. O benim babam değil, seninde deden değil. Anlaşıldı mı?"
"Anlaşıldı kaptan."
Diyip babasının omuzunu sıktı Altay.
"Şuan Fenerbahçe'min kaptanı sensin ama oğlum, seninle bu yüzden gurur duyuyorum, kardeşinle de. İnşallah iyi yerlere gidersiniz. Benim gibi bir İspanya turu yaparsın artık, Atletico Madrid falan heeaa!"
Diyip Altay'ı gıdıklamıştı Emre.
"Baba dur güldürme, Kerem uyanacak şimdi."
"Şimdiden hemen baba triplerine girmişsin bakıyorum da."
Kapıdan çıkarken demişti bunları Emre. Altay kapıyı çekip salondaki Arda'nın yanına ilerlediler.
Emre koltuğa oturdu. Sonra iki oğlunuda kolunun altına aldı, oğullarıda başlarını babasının omuzlarına yasladı. Öylece de uyuyakaldı çocuklar, tabii Emre için bu gece uyku yoktu, zaten alışıktı o.
...
