06

231 29 40
                                    

Saatler geçmişti. En sonunda ameliyathanenin kapısı açılmıştı. İçeriden doktor çıktı. Emre hemen doktorun yanına gidip onun kollarına tutundu.

"Yalvarırım birşey söyleyin, kaç saattir haber alamıyoruz. Oğlum iyi mi?"

"Zorlu bir ameliyat geçirdi, durumu kötü. Onu yoğun bakıma alacağız. Herşeye hazırlıklı olmalısınız."

Doktor giderken Emre hiçbir şey diyememişti. Volkan gelip tekrardan sarıldı Emre'ye. Emre tekrardan ağlamaya başlarken arada Volkan'ı yumrukluyor, arada sıkıyordu vücudunu.

"Hayatım sakin ol, iyileşecek oğlumuz. Bak Altay senin böyle olduğunu görseydi çok üzülürdü lütfen üzme kendini."

"Hani oğlumuz güçlüydü Volkan? Hani ona birşey olmazdı? Bak oldu işte oldu!"

"Emre'm, tamam bir tanem... Tamam bebeğim, sakin ol... Geçecek herşey... Bak ben yanındayım, oğlumuz iyi olacak."

"Niye bize sahip çıkmadın Volkan? Niye eşine, niye çocuklarına sahip çıkmadın? Ben evi terk edince mi değerlendi sevgin? Niye bana hiç, içinden gelerek bir kere olsun aşkım bile demedin ya? Niye bir kere olsun çocuklarını bağrına basmadın, onlara sevgini hissettirmedin? Onlar hep senin sevginin eksikliği ile büyüdü. Bak şimdi ne haldeyiz, görüyorsun. Hep senin yüzünden Volkan, hepsi senin yüzünden. Bir kere olsun beni dinlemedin, bir kere olsun benim yanımda olmadın. Bak şimdi hastane köşelerinde oğlumuzun gözünü açmasını bekliyoruz."

"Emre'm, yapma ne olursun..."

"Neyi yapmayayım Volkan, hm? Bende senin gibi kötü bir baba mı olayım? Bende senin gibi önüne gelen her fırsatta bağırıp çağırayım mı? Seven sevdiğine benzermiş ama ben sana benzemek istemiyorum Volkan, çok kötü birisin sen. Hep annesinin doldurup doldurup eşini döven bir insan olarak kalacaksın sen benim gözümde."

"Abimi yoğun bakıma almışlar, gidelim hadi."

Diye çağırdı ikiliyi Arda. Sonra hep beraber yoğun bakım ünitesinin önüne geldiler. Emre, elini cama yaslayıp oğluna baktı. Artık ağlamak istemiyordu. Kafasını yukarı kaldırıp gözlerini sıktı.

"Ya Rab, ne olur açsın oğlum gözlerini..."

Emre'nin, bundan sonra oğlu için Allah'a sığınmaktan başka hiçbir çaresi yoktu.

Doktorlar gelip içeriye girdiler. Altay'ı kontrol ettiler ve hemşire geldi.

"Altay beyin 1. Derece yakınından birini içeriye alabiliriz, 5 dakika görüşme izni var."

Herkes Emre'ye baktı. Emre ise saçını kaşıyıp doktora cevap verdi.

"E ben geleyim o zaman."

Hemşire, Emre'yi özel kıyafetleri giymesi için bir odaya götürmüştü. Emre giyindikten sonra gelip hemen içeriye girdi. Hemen Altay'ın yanına gidip onun elini elleri arasına aldı.

"Niye kendini benim için feda ettin oğlum? Ya ölürsen? Ben sensizlikle, bu kocaman vicdan azabı ile nasıl yaşayacağım? Sensiz ne yaparım ben ilk göz ağrım? Herşeyimsin sen benim... Bunca yıl korudum ben seni onca kötülükten, şimdi bir kurşunla bırakıp gidecek misin ha? Giderken senin için onca emeğimide götürecek misin? Yapma kıvırcık saçlarına kurban olduğum, aç şu toprak gözlerini. Eskisi gibi gülümse bana, canım babam diye sıkıca sarıl bana, istersen boğabilirsin bile. Ama ne olur aç o güzel gözlerini..."

i feel youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin