"Mekana gelecek misin? Patron merak ediyordu seni, uğra bir." Rüzgar'ı bırakıp saçlarını geriye attı. Ben de ayağa kalktım, kapıya bakan koltuğa yaslandım. Bana dönüktü bedeni Maria'nın. Gülümsedi. "Emir seni bekliyor."
"Uğrayacağım." Dedim basitçe. Sonrasında dışarıya çıktı ikisi. Derince soludum. Arel, başıma açtığın belayı bilemezdin.
___________
_________Ayaz'dan.
Üzerimdeki iki düğmesi açık siyah gömleğin yakalarını düzeltmiş, önüme gelen saçlarımı geriye doğru basitçe yatırmıştım. Koyu irislerim kısılmış, mekanın dışında takılı kalmıştı. Saat akşam on civarlarıydı. Parmaklarımın arasındaki sigarayı dudaklarım arasına götürüp uzunca bir nefes çektim içime. Genzimi yakan duman yutkunmama sebebiyet verirken yutkunmamış, dudaklarım arasından yavaş yavaş solumuştum kirli dumanı.
Bugün yavaş geçmişti açıkçası. Sabah Maria ile abisinin kafamı sikmesi harici hiçbir şey olmamıştı. Bütün gün bolca yatmıştım istediğim gibi. Savcı bozuntusunu görmemek ayrı bir güzeldi. Kafam rahattı bu yüzden.
Sonuna yaklaştığım sigaradan bir iki nefes daha çekip attım bir kenara kalanını. Saçlarımı alışkanlıkla tekrardan arkaya yatırmış, öyle ilerlemiştim içeriye. Hiçbir şeyin yıllardır değişmediği barda gezdirdim gözlerimi. Kalabalıktı bu akşam, insanlar içiyordu. Bazıları dans ediyordu. Bir iki manita da görmüştüm göz ucuyla. Yıllardır aynı yer, aynı ortam, aynı amaçlardı. Sıkılmıştım artık. Ne burayı sevebiliyor, ne de buradan kurtulabiliyordum. Bitecekti bu işkence, kalan işlerimi hâlledip siktir olup gidecektim şehirden bile.
Günahların doğduğu yerdi bu mekan. Bulaşırsan erirdin. Öyle de oluyordu. On yedili yaşlarımdan beri buradaydım, burada doğmuş, şimdi de bu bataklıkta eriyordum.
Hemen sağdaki bar tezgahına doğru döndüğümde Emir'i görmem ile çattığım kaşlarımı yumuşattım. Gelen siparişleri yetiştiriyordu, yoğunluktan barın içine bakamamış olacak ki beni görmemişti. Gördüğü an konuşmaya başlardı, asla değişmemişti bu hâlleri. Severdim iyi çocuktu. Yaklaşık üç yıldır tanıyordum Emir'i. Barda çalışmak için geldiğinde tanışmış, içeriye aldırmıştım. Beraber konuşur ederdik, tanırdı beni. Her insandan biraz fazla tanır, ama tam olarak bilmezdi. Üç yıldır da iyi çalışıyordu hatta barın bu kadar gelişme sebebi bile Emir'di.
Yanına ilerleyip tezgaha yaslandım. O da göz ucuyla bana bakmış, sinir stresten dişlediği dudaklarını serbest bırakarak gülümsemişti. Elindeki bira bardağını masaya bırakıp bana yaklaştı. Elini bana uzattığında kavrayarak karşılığını vermiş, ben de gülümsemiştim.
"Ayaz Beyler gelmiş." Gülerek konuştuğunda başımla onayladım dediğini. "Baktım çok boşlamışız, bir uğrayalım dedim."
Gelen siparişi bir iki dakika içinde hazır edip tekrardan geldi yanıma. Koyu kahve irisleriyle üzerimi süzmüş, sonrasında yine gülmüştü. "Özlettin ulan, yaramış ama bu gidişin."
"Yaramaz mı?" Alayla kaldırdım kaşlarımı. Yaslandığım tezgahta biraz öne eğilerek kulağına yaklaştım. "İçeride çok iyi baktılar mâlum, sapasağlamım."
"Sahi," Dedi. Gülümsemesi solarken kaşlarını çattı, bana doğru yaklaştı. "Naptın bu meseleyi, nasıl çıkabildin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇLU (BxB)
ActionBoy farkı da dahil, ona her şekilde üstten bakıyordum. Bu tavır beni içeriye sokabilirdi ama rahattım. Buradan çıkacaktım. Dudaklarım yine alayla kıvrıldığında, gözlerimi üzerinden ayırmadan konuştum bu kez. "Haklısınız, kaçmalıydım. Eğer bir...