"SEVGİLİM bak zamanı geldi."
Ardından parmagıyla gösterdiği yere baktım. Muhteşemdi. Güneş yavaş yavaş sanki kabuğundan çıkıyordu ve ait olduğu yere yerleşiyordu. Etrafı aydınlatmaya başlamıştı bile.
"Muhteşemmmmm. Seni seviyorum."
"Beğendiğin mi ?"
"Hemde çok. Ama artık duramıyorum. " derken son Cümlemi söylemistim. İster istemez kendimi miraça bırakmıştım ama gerçekten de çok rahattı. Tam dalmadan önce miracin söyledigi son şeyi duymuştum.
"Sanırım artık bende uyuyabilirim. Iyi uykular prenses." Derken onun kafasını da benim Kafamın üüstünde hissetmiştim. O Bir eliyle beni sırtımdan sararken diğer eliylede elimi tutuyordu. Bende bir elimle karnından onu sarmıştım. Suan ikimiz içinde burası en güzel yataklardan bile daha rahattı.
__--__--__--__--__--__--__--__--
Meltem'den
Daha yeni kalkmıştım. Çadırın içinde ellerimi Kafamın altına koymuş yatıyordum. Belli kalkan da yoktu. Herkes yatıyordu. Ya da benim modumdalardı. Dışarda güneş açmış ve cik cik kuş sesleri geliyordu. Dün gece aklımda dolaşan düşünceler yüzünden pek uyuyamamıştım. Geceler bu yüzden değil midir zaten? O gün yaşadıklarını düşünmek için. Bende öyle yaptım. Dün yaşadıklarımı bir bir gözümden gecirdim. Aklımda da bir soru vardı. Rüzgar gerçekten başarabilir miydi? Beni sevmeyen biri için atan kalbimi kendi için atan bir kalbe çevirebilir miydi?
Bu zamana kadar ona hiç o gözle bakmamıştım. Benim için sadece miraçın en yakın arkadaşıydı. Ama şimdi. . . . Şimdi beni sevdigini öğrendim. Hemde benim başka birini sevdigimi bile bile beni sevebilmişti ve bana bunu söylemişti. Dünyanın işi ne kadar acımasız değil mi ? Sen gidersin seni sevmeyen birini saplantı haline getirirsin diğer taraftan seni gerçekten sevenleri görmezsin göremezsin belkide görmezden gelirsin.
Dün gece yatarken ise rüzgar hiç ummadığım birsey yaparak herkesin aklında soru işareti bırakmıştı. 'Belkide ben o tesadüfleri gördümde sizin haberiniz yok.' Tesadüflük birşey yoktu aslında. Üç yıldır aynı sınıftayız ama o bana simdi beni sevdigini söylüyor. Belkide ilkay ve miraç olmadan önce benim sınıfta varlığımdan bile haberdar degildi. Evet tesadüflerden ibaretti hayatımız. Eylül ve mirac hic birlesmeseydi beni hiç tanımayacaktı belkide.
Çadırımın önünden geçen gölge ile düşüncelerimden ayrıldım ve yattığım yerde dik hale geldim. Demekki birileri kalkmıştı benimde kabuğumdan çıkma vaktim gelmişti.
Çadırın fermuarını açmak için uzandım ve yarısına geldigimde durdum. Çadırın hemen önünde bir kağıt uçmasın diye üstünde taş ve yanında bir demet çiçek vardı. Yüzümde bir sırıtış belirdi. Aslında erkeklerın sandığından kızları mutlu etmek o kadar da zor degildi. Etrafıma göz gezdirdim ve hemen onları alıp tekrar içeriye girdim.
Elime kağıdı alıp okumaya basladım.
"Zamanın birinde bir prenses varmış. Ee tabiki birde prens. Bizim prenses uykuyu çok severmiş. O gün prens sabah erkenden kalkıp prensesin camına bakan bir yerde beklemeye başlamış. Niyeti prensesin güldürmek eğlendirmek hemde onunla vakit geçirmekmiş. Ama ondan cekindiği için bunu ona söylyeyemiyormuş. Asıl niyeti prensesi kendine aşık etmekmiş. Bunun zor olduğu bildiği için elinden geleni yapacakmış. Prens bir saat beklemiş prenses yok. Zaman geçsin diye prensese şu yanda gördüğün ormanın en güzel çiçeklerinden toplamış." Diye okurken çiçekleri elime aldım kokladim. Gerçekten çok güzellerdi ve çok güzel kokuyorlardı. Çiçekler elimdeyken okumaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Sevdim
ChickLitSadece bir inatlaşmayla başladı onların ki. Ama iş inatlaşmadan çıktı ve en sonunda hislerine yenik düşüp birbirlerine aşık oldular. Ikisi ailesi tarafından bir tarafları yaralı olsada zamanla ya hepsi çözülecek yada daha beter bir hal alacak. Onlar...