8. bölüm: HİSLER

133 13 17
                                    


                      8. Bölüm: Hisler

Uçurumun kenarında siyah bereli bir adam vardı. Arkası dönüktü. Fırtınaya rağmen dimdik duruyor ve yerinden hiç kıpırdamıyordu. Simsiyahtı her yeri. Yabancı bir adamdı.

Onun gibiydim. Üstümde simsiyah bir elbise vardı. Fırtınaya karşı gelemiyor ve her an şiddetine kapılıp gidecekmiş gibi dengemi sağlamaya çalışıyordum. Uzun siyah elbisemin etekleri çamura bulanmıştı. Ellerim ve ayakkabılarım da. Her yer o kadar karanlıktı ki sadece uçurumun kenarı ve aşağısındaki sonsuzluk görünüyordu.

Sesimi çıkarmayı denedim fakat başaramamıştım.  Ağzımdan mırıltılar dışında hiçbir şey duyulmuyordu.

"Ama merak etme," dedi uçurumun kenarındaki adam. Fırtınaya karışan sesine kulak verdim pür dikkat. "Sen de annenin yanında bir mezar taşına sahip olacaksın."

Yabancıydı sesi. Yabancı bir ses. Evet. Bu oydu. Yabancı adam.

"Kimsin?" dedim güçlü olduğunu düşündüğüm bir sesle. Konuşmuştum. Düşüncelerimin aksine sesim epey kısık çıkmıştı. Bir cevap bekledim ondan. Yabancı sesini duyup hafızama kazımak için bekledim. Saniyeler sonra ağzından sadece üç kelime çıkmıştı.

"İntikamı seven biri."

Olanca gücümle koştum ona doğru. Ona uzak değildim fakat ben koştukça yer, altımdan kayıyor gibi hissediyordum. Yüzünü görmek istiyordum. Koşmaya devam ettim.

Uçurumun kenarına vardığımda elimi ona doğru uzattım. Ben ona dokunmadan uçurumun kenarındaki son adımını atmıştı. Şiddetle yere çakıldım. Başımı kaldırdım ve aşağıya baktım. Uçurumun aşağısındaki sis bulutlarının arasına karışmıştı.

Bir kez daha bir şeyi başaramamanım verdiği acıyla son gücümle bağırdım.

"Beni öldürecek!"

Soğuk terler vücudumdan aşağı boşanırken nefes nefese kalmış bir şekilde uyandım. Elimi yüzüme koyarak derin bir nefes almaya çalıştım. "Kabustu Açel. Sadece bir kabus."

Etrafıma baktım. Odamdaydım. Başımın kenarındaki sürahiden bir bardak soğuk su içtim. Boğazım kurumuştu. Yataktan çıkarken tam karşımdaki aynadan yansımamı gördüm. Üzerimde dün geceye ait kıyafetler vardı. Bir pantolon ve kazak. Gözlerim ağlamaktan kızarmış ve şişmişti. Dün geceyi hatırladım.

Maket bir mezarlık, Kaza, Orman ,Tuna'nın anlattıkları ve Yabancı bir adam. Hepsi bir film şeridi gibi gözümün önünden geçerken ürperdiğimi hissediyordum.

Saçlarımı tepeden bir topuz yaparak kalktım ve üzerimi değiştirdim. Kot pantolon ve siyah kazağı üzerime geçirdikten sonra telefonumu alarak odadan çıktım. Bahçedeki korumalardan birine babamı sorduğumda eve hiç gelmediği cevabını almıştım. Aksi bir cevap beni şaşırtırdı. Sallanan koltuğa oturduğumda bahçedeki gözleri üzerimde hissedebiliyordum. Dün gece her ne yaşanmışsa unutmuş gibi durmuyorlardı.

Telefonumu açtım. Yiğit beni dün gece defalarca aramıştı. Telefonumun evde olduğunu bilmiyordu.

Babamı aradım. İkinci çalışta "Ne oldu Açel?" dediğini duydum.

"Baba," dedim kısılmış bir sesle. "Ne yapıyorsun?"

"Çalışıyorum Açel," dedi bıkkın bir nefes alarak. Onu aramamdan sürekli rahatsız oluyordu.

UÇURUMUN YANKISI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin