Üçüncü Bölüm

9 2 2
                                    

Arkadaşların yanına vardığımda Lee kahveyi uzatarak, Arundati'nin konuşmasını ilgiyle dinlemeye devam etti.

- Kadim üstatlar tarafından oluşturulan Syang Ming; kişinin yüzünün, iskeletinin, avuç içi ve sesinin fiziksel göstergelerini gözlemleyip kaderini önceden haber verme ilmi imiş. Ve bu ilimle bazı şahıslar seçilerek elit bir kesim oluşturulmuş. Ve zamanla öğrenciler yetiştirilmiş bu öğretileri uygularlar yeni gruplar oluştururlarmış. Bunlar benim dikkatimi çeken ilimlerden sadece birkaçı. Bakmak isterseniz "Lau-Tzu" diye araştırabilirsiniz.

- Benim de dikkatimi çekti dedi Lee.

Fizik ilmin ötesindeki ilme dair bir şeyler söyledik birbirimize. Fakat belirgin mutluluğum ve kargo paketi merakım giderek arttı. İngilizce ve Dinler Tarihi dersleri ile birlikte 6 saatlik eğitimimiz sona erdi. Toparlanıp çıktık.

Bizimkilere el sallayarak arabama bindim. İçinde bulunduğum ortamı düşününce çeşitliliğin mükemmele uzanan yolculuğuna şahit oluyordum. Radyo'yu açtım. Fransızca parçalar eşliğinde ilerlerken biraz dinlenebileceğim bir yer için göz gezdiriyordum etrafa. "Kültür Park" tabelasını görünce arabayı park edip çantamı aldım. Yeniye doğru yeniden yürümek bana iyi hissettiriyordu. Etrafa neşe saçan çocuklar, genç sevgililer, hayatı gözlerinin önünden geçen yaşlılar...

Selvi ağaçlarının altındaki bir banka oturdum. Kuş cıvıltıları, su sesi, yeşil görsellik zihnimi dinlendiriyordu. Çantamı açtım heyecanla, kargo kutusundan çıkan hediye paketini usulca açmaya başladım. Birden önümde 2-3 yaşlarında bir oğlan çocuğu belirdi. Hediye paketine uzanarak sevinç gösterileri sergiliyordu. Hemen ardı sıra annesi gelerek:

- Ali oğlum! Kusura kalmayın biran elimi bırakıp koştu. Hediye paketlerini pek sever, o dikkatini çekti sanırım.

Ali deyince tüylerim diken diken olmuştu. Çocuğa bakakaldım. Annesi benden tedirgin olmuş olmalı ki "iyi günler" deyip Ali'yi kucağına aldı. Ali'nin mızmızlanmasını fırsat bilerek:

- Şey, paketi Ali açabilir. Hatta mutlu olurum.

- Çok düşüncelisiniz, peki.

Ali küçücük elleriyle paketi mıncık mıncık ederek açtı. Paketle oynamaya devam etti.

- Teşekkür ederiz, iyi günler.

Arkalarından bakarken anne olmanın ne kadar güzel bir duygu olabileceği hissi kapladı tüm vücudumu. Hediye paketinin ardında dizimde ters duran kitabı kendime çevirdim. İsmi "CÖNK 1" idi. Öyleyse bu bir kitap değildi. Heyecanla kapağı açtım. " فقط لا جلك" "sadece senin için".

Bu kadar yeterliydi. Mutlu bir şekilde toparlanıp arabaya geçtim. Markete uğrayıp akşam hazırlığı için bir şeyler aldım. Ne kadar süre geçirdim hiç farkında değilim. Nihayet evimdeyim. Pistan ayaklarıma dolanıyordu. Eşyaları mutfağa bırakıp üstümü değiştirdim. Pistan'ın miyavlaması hoşuma gitse de onu daha fazla aç bırakmak istemedim. Mamasını ve suyunu koyarak yemek hazırlığına başladım. Radyoyu açtım. her müzik beni daha da canlandırıyordu. Yemekleri ve kurabiyeleri dinlenmeye bırakıp masayı kurdum. Saat epey ilerlemiş diye düşünürken kapı çaldı. Kapıyı açtım. Bizim çocuklar beraber gelmişti. Aralarında konuştukları şey gerçekten komik olmalı ki hala gülüşüyorlardı. Hoş gelme seansıyla birlikte ceketlerini alıp askıya astım. Arundati kediyi görünce:

- Sultan, ne kadar da büyümüş Pistan. "gel bakalım burayaa"

- Evet 4 aylık oldu.

- Arundati lütfen bana yaklaştırma.

- Marko küçücük hayvan. Hem bak ne kadar da sevimli. Neden korkuyorsun ki anlamıyorum.

SANRIWhere stories live. Discover now