❝Bir mazlumun ahına yanarız hepimiz.❞
Yuvarlak masada oturan, aradan geçen her yılda kendilerince onursuz ancak başardıkları sayesinde onurla alınacak emekli asker ve şu an ki MİT ajanları gergindi.
Eğer ana kadrodan bir MİT ajanı gerginse, büyük bir karar alınacak demekti bu.
Önündeki tabletten sokak kameralarını izleyen emekli Yarbay Fatih Uslanmaz, "Gözükara'nın Karabağ için yola çıktığı sızdırılmış," dedi, gerginliği sesinden anlaşılır bir tonda. "Hakkari'de PKK yanlıları sokaklara çıkmış, nöbetteki askerleri taşlayarak naralar atıyorlar. Ortalık karıştı."
Tomris Albeyaz kendine bir sigara yakmadan hemen önce sordu: "Cumhurbaşkanı sessiz mi?"
"Ziyadesiyle."
Tomris sigarasından derin bir nefes aldıktan sonra elini uzattı. Tablet eline bırakıldığında Hakkari'deki bir karakolun insanlar tarafından taşlandığı sahneyi izledi. Tabletin tuşuna basarak sesini açtığında duyduğu ilk ses, Kürtçe bir şekilde, "Gözükara denilen piçin cesedi gelecek buraya!" diyen adam oldu. Destekleyici bağırışlar yükseldi. "Gözükara geberecek, orospu anasıyla aynı mezara konulacaklar! Ve siz de onlara eşlik edeceksiniz!"
"Burası bizim ülkemiz!" dedi başka bir kadın. "Def olun Türkiye'nize, Hakkari bizim ülkemizin toprağı!"
Tomris Albeyaz, kendisine edilen hakaretler karşısında kayıtsız kalırken, oğlu her anıldığında yüz ifadesi değişiyor, onu şefkatli bir anneden bir ölüm makinasına çeviriyordu.
Unutulmamalıydı ki, bir annenin kör noktası sadece evladıdır. Daima.
"Haber kanallarına haber salın," dedi buz gibi ses tonuyla. "Sahte haber yapsınlar, otuzdan fazla asker dağlarda şehit düşmüş desinler. Özellikle de sosyal medyadaki haber sayfalarıyla anlaşılsın."
"Bu sadece milliyetçi kesimi delirtip ayaklandırır," dedi Oğuzhan'ın babası Cengizhan.
"Ve şehir içine yayılmış bu itleri yüreklendirip kibirlendirir." Şu an Gözükara gibi bir merhametsiz kahramanı büyütenin kendisi olduğunu fazlasıyla belli eden yaşlı kadın çenesini dikleştirir. "Oğlum Karabağ zaferiyle ülkesine adım attığında, bu itlerin gözünün kibirden kör olacak kadar dönmesi gerekiyor."
Ana kadronun lideri Cengizhan, ellerini masaya yaslayarak Tomris'e doğru eğildi. Kısılmış gözleri kadını süzüyor, sinsi zihnindeki planı çözmeye çalışıyordu. Başaramadığında ise, "Planını söyle bana, Albay." dedi.
"Karabağ zaferi kazanıldığında önce ülkeyi yağmalayan mültecileri göndereceğiz." Sigarasından bir duman daha çekti. "Amerika, fazlalık mültecileri kovduğumuzda onlar için bize zorunlu ödediği parayı kesecek. Bunun gerçekleşmesi içinse Cumhurbaşkanı ile görüşme yapmak zorunda. Görüşmeden önce 81 ilde sokağa çıkma yasağı vereceğiz, ardından bu itleri kibirlendirmeyi sağlayan ve bizden taraf olan ancak onların tarafında gözüken köstebeklerimiz önderliğiyle hepsini dışarı çıkartacağız. PKK'nın içindeki, onlar gibi gözüken adamlarımız sayesinde zaten kibirlenmiş ve cesaretlenmiş bu itler dışarı çıktığında ise yıllardır emrimiz yüzünden ezilmeye mahkûm kalmış askerlere vur emri vereceğiz. İşe yararsa -ki yarayacağına eminim- şehir içlerindeki PKK yanlılarının yüzde otuzu o gün ölmüş olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ BERE | boyxboy
RomanceKader diye bir şey yoktu. Kader, asıl yönetimi bilmeyen insanları kandırmak için uydurulan rivayetten başka hiçbir şey değildi. Kimsesiz doğan çocuk, iki ülkeyi kurtarmak zorundaydı. Asker kimliğinin altında, o sadece kahramandı. 'Kaderi' buydu çünk...