"Günaydın sevgilim." Deniz her sabah beni telefonla uyandırırdı. O işe gitmeden önce yarım saat kadar konuşurduk. Genelde ben açılamadığım için çok derin konuşmalar olmazdı. Çünkü uykuyu severdim. Ve benim çalışmam da gerekmiyordu. Ailemin durumu iyiydi ve kendimi şimdilik çalışma psikolojisinde hissetmiyordum. Ama ben de kalkar ve spora giderdim. Deniz bu yüzden beni teşvik ederdi.
"Sana da." Dedim sadece. Deniz'in püflediğini duydum.
"Sadece bu kadar mı? Hadi ama Güneş,kalk ve açıl! Odanın perdesini ve camını aç. Bugün güzel bir gün." Deniz bugün ekstra enerji yüklü gibiydi. Kafamı kaldırıp cama baktım. İsmime rağmen en sevmediğim şey odama güneş girmesiydi. Genelde ben yokken odamı havalandırırlardı.
"Kalktın mı?" Kalkmadım. Evet dermiş gibi bir homultu çıkardım.
"Kalk dedim. Camını aç hadi." Deniz'in bu enerji yüklü hali ve pozitifliğine bayılırdım. Kalktım ve ağır hareketlerle cama yöneldim. Camı açtığımda aşağıda Deniz'i görünce gözlerim şaşkınlıkla bir karış açıldı. Ellerimi yüzüme koydum.
"Sabahları çok güzel oluyormuşsun Güneş'im." Utanarak gülümsedim.
"İşte olman gerekmiyor muydu?" Kaşlarımı çattım ve elimi belime koydum.
"Bugün güzel bir gün Güneş." Yüzünden bir şey anlamadım. Bu yüzden bir kez daha şansımı denedim.
"Kovuldun di mi?"
"İşçi çıkarmaya başladıklarını söylediler." Yüzünü buruşturdu. Ben de üzgünlükle dudaklarımı büzdüm.
"Gelsene." Dedim. Anında kafasını salladı.
"Hayır. Seni bekliyorum." Ailemle arası hiçbir zaman iyi olmadı. Çünkü onlar bu ilişkiyi onaylamıyordu. Bu da onun canını sıktığı için onlara karşı tavırlıydı.
"Tamam. Bana yarım saat ver." Dedim. Baş parmaklarını havaya kaldırdı. Camı kapatıp içeri girdim. Üstüme basit bir şeyler giyip çıktım. Onun yanında genelde makyaj yapmıyordum. O beni doğalken seviyordu. Aşağı indiğimde annemle karşılaştım. Beni görür görmez üstümü başımı düzeltti.
"Nereye?" Ona yalan söylemek istedim.
"Deniz'le dışarı çıkıyorum." Söyleyemedim.
"İşte değil miydi o?" Derin bir nefes aldım.
"İş yeri birtakım kısıtlamalara gitmiş. İşçi çıkarmak gibi." Annem şaşırır gibi oldu.
"Bir de bu çocukla evlenmek istiyorsun." Gözlerimi devirdikten sora başımı ahlayarak geriye attım.
"Aşağılamaların bittiyse gidiyorum." Annem masum bir tavırla bana baktı.
"Ben kimseyi aşağılamıyorum." Başımı salladım.
"Evet anne ben de Deniz'den nefret ediyorum zaten." Ardından kapıyı çekip çıktım.
"Gecikince daha fazla hazırlanıyorsun sandım." Dedi Deniz bana sarılıp öperken.
"Hayır. Hazırdım. Sonra radara yakalandım." Güldü.
"Annen mi?" Başımı sallamakla yetindim.
"Seni düşünüyor işte." O yine de iyi kalpliydi. Ona kızıp bana onu kötülemiyor aksine beni ona karşı yumuşatıyordu.
"Ee ne yapıyoruz?" Dedim konuyu değiştirerek. Araba anahtarlarımı çantamdan çıkardım. Deniz bu duruma başta karşı çıkıyordu ama zamanla alışmıştı. Hem arabayı o kullanıyordu.
"Önce bir kahvaltı eder sonra da şu istediğin filme gideriz diye düşündüm."
"Kulağa güzel geliyor." Dedim. Kahvaltıda uzun süre oyalandıktan sonra arabaya geçtik. Deniz bana seansları sordu ben de hızlı gidersek bir tanesine yetişebileceğimizi söyledim. Şimdi buna ne kadar pişmanım anlatamam bile. Araba yoldan çıktığında,takla attıktan sonra sürünerek çıkmaya çalışırken ve sonrasında... Her dakikasından pişmanım. Çünkü onu kaybettim. Benim için anlamı hayat olan insanı ucuz bir sinema filmine yetişmek pahasına kaybettim. Ben buna hayatımın sonu diyorum. Ya siz ne derdiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖĞE KADAR SEVMEK
Romance"Hadi buradan kaçalım. Tüm bu gürültülü şehir hayatından,bizi onaylamayan insanlardan... Sadece ikimizin olacağı yerlere gidelim Güneş'im. Hep güneşli bir yere." Yavaşça gülümsedim. Gamzelerimin belirginleştiği yerleri parmaklarıyla okşadı Deniz. "...