-2-

75 5 0
                                    

-Multimedya Mert.-

Gecenin bir yarısı telefonum çaldığında anlamalıydım. Bu ayrılığın en kötü habercisiydi. Kazadan sonra hastanede bir süre kaldıktan sonra ailem beni eve taşımıştı. Ama Deniz'in yanında olmak istemem gibi şeylere kulak asmadılar. Ondan haber de alamıyordum. Ailesiyle konuştuğumda kötü olduğunu söylediler. Ve daha sonra bu olmuştu. Telefonu açtım ve Deniz'in babasıydı. İnanmak istememiştim. Hiçbir zaman inanmak istemedim. Daha onu kazadan sonra görememiştim. Yüzünü göremedim. Ona son bir kez daha sarılamadım. Bir daha kimse bana onun gibi Güneş'im diyemedi.
Acıyla bağırdım. Bağırınca ailem odaya doluştu. Ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum. Kendimde olmadığımı biliyordum. Olmak istemiyordum. Kendimi Deniz'de unutmuştum. En zoru cenazesinde bulunmaktı. Onu zor bir anda bulamamak... Ki çaresizce her tarafımda onu aradığımı bile hatırlıyorum. Deniz'in abisi yanıma geldi.
"Abi şu an konuşmak istemiyorum." Dedim. Gözlerimi başımdaki şala sildim.
"Buraya sana nutuk çekmek için gelmedim. Sadece onun senden hiç vazgeçmediğini unutma." Omzuma dokunduktan sonra yanımdan gitti. Yine hıçkırarak oradan kaçmaya çalıştım. Arabaya doğru yürüdüm. Kolumu kapıya uzatırken aynı anda koluma biri uzandı. Kalbim hızlanırken arkama döndüm.
"Seni korkutmak istememiştim. Şey seni görünce konuşmak istedim Güneş. Başın sağ olsun." Annemin en yakın arkadaşlarından birinin oğluydu bu. Adı Mert. Benden iki yaş büyük.
"Teşekkürler." Dedim sadece. Tekrar arabaya yönelirken o da aynı şekilde kolumdan tuttu.
"Araba kullanabileceğine emin misin?" Onun gitmesini istedim ama aynı zamanda dediği şey de düşündürücüydü. Bir yandan kafamı meşgul etmek için bir şeydi bu ama bir yandan da canım pek araba kullanmak istemiyordu. Düşünceli bir şekilde onun gözlerine bakarken buldum kendimi. Boyu benden uzundu,başımı yukarı kaldırmıştım. Suratı bana Deniz'i anımsattı. Aynı saç rengi,mavi gözler,alnında onun gibi birkaç çizgi vardı. Bu yüzden tekrar ağlamaya başladım. Mert bana sarılıp başımı göğsüne yasladı. Kafamı kaldırdığımda onu bana bakarken buldum.
"Kendimi kötü hissettiğimde derin bir nefes alıp beni kötü hissettiren şey hakkında iyi bir şey düşünürüm. Sonra bir anlığına da olsa her şey yoluna girecek gibi olur." Evet,denemekten ne çıkardı zaten? Nefes aldım. Gözlerimi kapattım ve gözümün önüne Deniz'i getirdim.
"Hayallerimde her zaman yaşıyorsun ve yaşamaya devam edeceksin." Deyişini düşündüm. Gözlerimi açtığımda bir an karşımda onun olduğunu sandım. Belki de işe yaramıştı. Kulağıma Mert'in sesi doldu.
"Eve gitmek ister misin?" Ve o sırada hayal bozuldu. Başımı evet anlamında salladıktan sonra anahtarı ona verdim. Kapımı açıp oturmamı bekledi. Beni eve getirip kapıdan girmemi bekledi.
"Ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa beni arayabilirsin."
"Peki ya şimdi?" Dedim ona bakarak. Yanımda birinin olmasını istiyordum ve o Deniz'e benziyordu. Yani onu görmek pek de fena olmazdı.
"Peki." Dedi içeri girerken. Yüzünde bir gülümseme vardı. Kaşlarımı çattım ama ona bir şey söylemedim. Odama çıkarken o da peşimden geldi. Üstümdeki hırkayı çıkarıp astım. Yatağıma üstümü çıkarmadan oturdum. O da yatağın kenarına oturup ellerini saçlarının arasından geçirdi.
"Aslında seni alıkoyuyorum burada. Sadece yalnız kalmamak istemiştim." Bu sefer cidden gülümsedi.
"Ben de seni yalnız bırakmak istemedim. Sen uyuyana kadar burada bekleyebilirim."
"Uyuyacağımı nereden bildin?"
"Uyumak iyi gelebilir çünkü." Dedi. Ben yatarken o da ilgiyle yorganı üstüme örttü.
"Teşekkürler." Dedim ve gözlerimi kapadım. Ve bu Mert'i son görüşüm olmadı.

GÖĞE KADAR SEVMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin