Bölüm 1

161 23 80
                                    

 "Offf gıy gıy gıy kafamız sikildi resmen, biri kemancı abimize söyleyebilir mi kemanın anasını ağlattığını." dedi muazzam ikizim Atalay. Bu sözlerine hafifçe kıkırdadım

"Önüne dön gerizekalı , babamın bakışları üstünde." dedim hafif uyarıcı bir edayla.

Hayıflanarak "Bizim bu yemekte ne işimiz var Allah aşkına?".

"Cevabını bilseydim çoktan söylerdim sana, şimdi önüne dön. Zaten şu Mete salağı da bize bakıyor." dedim ve ikizimle babamı dinlemeye başladık.

   Babamın ortaklarıyla imzaların atılacağı işlerin konuşulacağı sözde aile yemeğindeyiz. Babam ünlü iş adamı Sinan Aksu ortağı Mehmet Karanla gelecekteki fevkalade işleri hakkında sohbetler ediyor gülüp kadeh tokuşturuyorlar.

Mehmet amcanın oğlu Mete de geldiğimizden beri dik dik bana bakıyor. Bir bilemedin iki kere ancak görmüşümdür ve kendisinden hiç haz etmem, tam bir piç edası var. 1.87 boylarında, sarışın, hafif kirli sakallı, burnu da sanki kırılmış da estetik olmuş gibi. Üzerindeki beyaz bir gömleğin yakası hafif açık şekilde tam karşımda oturuyor. Dışarıdan bakan biri onun çapkın olduğunu düşünecektir. Zaten biraz da vücut yapmış, tam bir kız düşürme makinası yani.

"Kızım daldın gittin bir şey mi oldu?" dedi Mehmet amcanın eşi Suna teyze.

Bakışlarımı ona çevirip hafif bir tebessüm ederek cevap verdim.

"Yok Suna teyze, iyiyim yoruldum sadece." dedim ve dikkatimi tabağımdaki yemeğe verdim.

"Sen de haklısın Atena hanım Fransa’dan apar topar geldin, tabii yorulursun."

Mete’nin bu lafına samimi olmayan bir tebbesümle karşılık verdim. Ama cevap vermedim çünkü ikizler bu günler içindir.

"Lan benim kardeşimin yorgunluğu sana mı kaldı?"

diyen kıskanç ikizimi kolumla dürttüm ve içimden kardeşim ne ya ben senin ablanım diye  geçirdim fakat yeri olmadığı için sesli dile getirmedim, sonrasında mutlaka yüzüne vururdum.

"Atalay!" Babamın uyarıcı ses tonuyla dikkatimizi ona verdik.

"Mete abinle düzgün konuş oğlum, bir daha duymayayım senden öyle laflar ben sizi büyüğünüze küçüğünüze saygı duyarak konuşmayı öğrettim."

dedi hafif sinirli bir ses tonuyla. Ve yine küçücük çocukmuşuz gibi herkesin içinde babamızdan azar işitmiştik. Ama babacım hatırlatmak isterim ki biz büyüyeli çok oldu.

"Ortak onlar gençler kanları deli akar bakma sen onlara."

Mehmet amcanın bu lafından sonra telefonuma bir arama geldi ve izin alarak ayağa kalktım, masadan uzaklaştım. Arayanının kim olduğuna baktığımda arkadaşım Ezgi olduğunu gördüm. Hemen telefonu açtım ve Ezgiyi dinlemeye başladım.

"Efendim Ezgi'm?" Telaşlı bir şekilde konuşmaya başladığında kaşlarımı çattım.

"Aşk kuşum sen neredesin?".

İçli bir of çektikten sonra "Babamın her zamanki gibi ayarladığı iş yemeklerinin aile buluşmalarından birindeyim tatlım. Ne oldu, bir sorun mu var?"

Heyecanlı bir sesle konuşmaya başladı." Kızım senin bu Taner nişanlanmış."

"Ne, gerçekten mi?" duyduklarımdan sonra duraksadım. nişanlanmış demek, ne güzel hep mutlu olsun.

"Ee, bize de mutluluklar dilemek düşer. Ne diyeyim?" dedim hafif üzgün bir tonda.

"Atena'm iyi misin?" canım arkadaşım ses tonumdan üzüldüğümü fark etmişti ama üzüldüğümü duyup onun da üzülmesine hiç gerek yoktu.

"İyiyim tatlım merak etme. Zaten beni sevmemişti ki o ben hep platonik sevdim onu. Sonrasında da bıraktım bu aşkın peşini." duraksadım ve yeniden konuştum. "Neyse Ezgi akşam kendi evime geçeceğim müsait olursan gel günün kritiğini yapalım. Şimdi kapatmam lazım görüşürüz sonra." 

" Görüşelim hayatım geleceğim."

Ezgiyle vedalaştıktan sonra telefonu çantama geri koydum ve yine olanları bir kenara atıp sıkıcı masaya geri döndüm.



İlk bölümler kısa olacak daha sonra kelime sayısı artacak

Hikayemi beyenmeyi ve yorum yazmayı unutmayın hepinizi istegram hesablarımızda beklerim.

Mutlu ve özel gününüz olsun💜💜

İstegram hesablarına profilimden ulaşa bilirsiniz

Kalp İster mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin