3 yıl önce Türkiye'de
"Atena, yaparsın sen güveniyorum sana hadi. Bak 3 yıldır platonik aşıksın sen bu çocuğa. Kendine güven, inanıyorum sana yaparsın."
Derin derin nefes alıp verdim.
"Yapabilirim, yapabilirim." Duraksadım, "Hayır hayır, yapamam. Ya redderse ya başka bir şey derse." Ezginin suratına melül melül baktım.
"Canım arkadaşım niye sevmesin seni? Fıstık gibi kızsın bu kadar özgüvensiz olma." dedi beni umutlandırıcı ses tonuyla. Oflayıp kahvemden bir kaç yudum aldım.
"Atena, bence annem bizi hastanede karıştırdı bak ciddi söylüyorum." dedi Atalay ciddiyetle karışık alaycı tonda.
"Bana bak Atalay, o güzel kafanı seviyorsan çok da kaşınma bence."
"Ne var kızım? Bir bana bak bir de kendine." işaret parmağıyla önce kendini sonra beni gösterdi. "Ben adeta özgüven abidesiyim senin gibi içine kapanık değilim." dedi egosundan ödün vermeyerek. Bu laflarına göz devirdim geri zekâlı hep sinirlerimle oynuyordu.
"Evet, seni de gördük o yüzden bu yaşına kadar ciddi bir ilişkin olmadı." dedi Ezgi alaycı bir tonda.
"Sen sus be sanki sana fikri-"
Cümlesini tamamlayamadan sözünü kestim. "Ayy yeter be sizin didişmeniz şu anda konumuz değil, susun bi kafam şişti." dedim kızgın bir tonda.
İkisi de benden böyle bir çıkış beklemiyor olacaktı ki hemen sustular. Onların susmasıyla kapıdan bütün çekiciliğiyle Taner girdi. 1.89 boy kaslı vücut her zamanki gibi sinek kaydı tıraş. Hafif dağınık saçlarıyla restorandaki kızların ,ben de dahil, bakışlarını üzerine çekti.
Atalay hemen ayağa kalkıp Taner ile el sıkıştı."Selam herkese, n'aber millet nasılsınız?"
"İyilik kardeşim sen nasılsın?"
"İyi diyelim, iyi olsun."
Yüzünü bize dönerek sorusunu tekrarladı.
"Ee kızlar, siz ne yapıyorsunuz? Bugün bayağı sessizsiniz bakıyorum." dedi ve bana baktı. O yeşil gözler hep böyle güzel miydi ya?
Ezgi'nin koluma vurmasıyla kendime geldim. "İyiyiz Taner'ciğim ben biraz yorgunum o yüzden sessizim." dedi Ezgi yorgun çıkarttığı sesiyle. Sanırım masadan kalkmak gibi bir düşüncesi vardı.
"Kardeşim benim biraz işim var sana ayıp olmazsa kalkmam lazım." dedi Atalay elini cebine atıp anahtarını çıkartarak.
"Yok kardeşim ne kusuru? Ciddi bir şey değildir umarım?"
"Yok, babamla konuşmam gerek birkaç güne Almanya'ya gideceğim işler için."
"Atalay sen geçerken beni de eve bıraksana başım baya ağrıyor, dinleneyim biraz iş güç falan yordu beni." dedi Ezgi kendisini öne atarak.
"Tamam, hadi gel bakalım ikinci baş belası." dedi alaycı bir ses tonuyla.
"Uff, bir kere de söylenmeden yap işlerini."
"Az konuş Ezgi kafamı şişirme hadi düş önüme." dedi ve ikisi de masadan kalktılar.
İkisi de söylene söylene restorandan çıkıp gittiler. Bizde arkalarından bakakaldık. Bunu benim için yaptıklarına eminim ama bende o cesaret var mı emin değilim. Hadi Atena yaparsın kızım sen başarabilirsin, söyle içindekileri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp İster mi?
General FictionÜnlü, başarılı bir savcı ve babası kötü işlere karışmış masum kız.Bu karışık hayatlarda bir biri ile karşılaştılar