Bölüm 6

49 8 2
                                    

Bu bölüm yarıya kadar Oğuzun dilinden olacak. (:

Silahlı saldırının olduğu gün...


Telefonun boğuk zil sesiyle zaten hafif olan uykumdan hemen uyandım. Etrafa bakındığımda yastığın altında olduğunu anlayıp hemen elime aldım ve arayana baktım. Arayan en yakın arkadaşım Barış'tı.

Uykulu halimle hemen aramasını yanıtladım.

"Ne oldu?"

"Pardon abi, uyuduğunu bilemedim. Dosyada gelişmeler oldu diye hemen aradım," dedi sesindeki mahcup tonla.

"Yok kardeşim, zaten uyanacaktım. Hangi dosyada gelişme var? Ondan bahset," deyip yataktan doğruldum.

"Senin şu meşhur üçlü iş adamları hakkında."

Duyduğum sözlerden sonra uykulu halim dağılmıştı, hemen ayağa kalkıp dolaba yaklaştım.

"Kapat Barış, yarım saate oradayım," deyip telefonu yatağa fırlattım. Hemen siyah takımlarımdan birini giyinip evden çıktım.

Üç yıldır bu dosyayla ilgileniyordum. Elimde bazı kanıtlar vardı ama bana o üç iş adamını hapisten çıkarmayacak güçlü deliller lazımdı. Elimdekilerle ancak birkaç yıl yatıp çıkarlar. Bugüne kadar hiçbir davada kaybetmedim; hep suçluların cezasını ağır derecede ödemeleri için elimden geleni yaptım. Şimdi sıra şu üç kişideydi. Kendilerine Bermuda Üçgeni lakabını takmışlar, hiç kimse onlara batamıyor, hiç kimse onları yenemiyor. Bu güne kadar da onları açığa çıkartmak isteyen herkesi tehdit etmişler ya da öldürmekle tehdit etmişler. Ama ben onların en ağır şekilde yargılanması için elimden gelen her şeyi yapmak için yemin ettim. Onlar yüzünden kaç günahsız can yandı, sayamadım bile. Ama onların sonu o parmaklıkların arkası olmalı.

Arabayı adliye binasının önünde durdurup hemen indim. Hızlı ve temkinli adımlarla odama ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde Barış, tekli koltukların birinde oturmuş, önündeki dosyaya bakıp bir şeyler düşünüyordu. İçeri girmemle kafasını dosyadan kaldırıp bana baktı.

"Hoş geldin abi, hadi geç de konuşalım."

"Hoş buldum, anlat bakalım neymiş yeni gelişmeler?"

Konuşarak hemen kendi masama geçip oturdum. Elindeki dosyayı bana uzatıp konuşmaya başladı.

"Atena Aksu, yani bildiğimiz üzere Sinan Aksu'nun kızı, dün akşam saatlerinde Türkiye'ye hava yoluyla giriş yapmış."

Barış konuşurken ben de elimdeki dosyadan kadının giriş yaptığı saatlere ve havaalanında çekilen görüntülerine bakıyordum.

"Üç yıldır bu kadın Fransa'da, ne oldu da apar topar ülkeye giriş yapmış?" dedim sesimdeki şüphe ve merak barındıran tonla.

"Hemen sayfayı çevirirsen anlarsın kardeşim."

Barış'ın sözüyle birlikte sayfayı hemen değiştirdim ve gördüğüm yazıyla birlikte sorumun cevabını aldım. Gözlerim kağıtta yazılan sözlerdeyken Barış konuşmaya başladı.

"Sinan Aksu ve Mehmet Karan, sözde aile yemeği adına toplantı yapacaklar bu akşam. Tabii çocukları Atena, Atalay ve Mete de onlara eşlik edecek. Ha, bir de Mehmet Karan'ın karısı Suzan Karan da bu yemekte onlarla birlikte olacakmış," dedi ve dikkatini bana verdi.

"Dışarıdan bakılınca iş ortakları aileleriyle birlikte yemekte görünümü vermek için böyle planlamış olabilirler," dedim ve dosyayı kapatıp masaya bıraktım. "Garip olan Yasin Karaduman'ın orada olmaması."

Kalp İster mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin