🍟🍟🍟Aralarındaki durum bir süre böyle devam etti. Muhtemelen olması gerekenden daha uzun sürmüştü, ama sorun değildi. Kesinlikle değildi çünkü Jungkook için hiçbir problem yoktu. Ta ki bir gün bir sandalyeye bağlı olarak uyanana kadar.
Olay tam olarak duyulduğu gibiydi. Uyumak için gittiği yatağında değil, bir sandalyede dik oturur bir şekilde uyanmıştı. Kafa karışıklığını daha da artıran bir şekilde, ayağa kalkmaya çalıştığında hareket edemediğini fark etti çünkü onu bağlayan bir tür ip vardı.
İlk düşüncesi kaçırıldım olmuştu, ancak kendi dairesinin tam ortasında oturuyordu, yani onu bu duruma sokan kişi, o izlerken evi soymayı planlamıyorsa, kaçırılmış olamazdı. İkinci düşüncesi ise dün gece gerçekten o kadar sarhoş muydum? olmuştu ama bu düşünce de hiçbir yere varmıyordu çünkü kesinlikle alkole dokunmamıştı. Taehyung'un gece yarısı sarhoş bir şekilde saksafon çalmaya başlaması ve komşularının polisi araması üzerine dairedeki tüm alkollü içeceklerden kurtulmuşlardı.
Kafa karışıklığı Jimin ve Taehyung önünde belirene kadar devam etti.
"Hyung?"
"Jungkookie," dedi Jimin nazikçe, "şu an bir müdahale üzerindeyiz."
"O ne sikim?" Jungkook'un söylediği tek şey oldu.
Taehyung, Jungkook'un çöp kutularından birini tutarken, Jimin ciddi görünüyordu. Taehyung, çöp kutusunu içinde Jungkook'u bağlamak zorunda kalacakları kadar suçlayıcı olan ne varsa, onu göstermek için eğdi ve Jungkook o an kafasını yerden yere vurmak istedi. "Burada bir sürü poşet ve McDonald's fincanlarından tam dört tane var. Fincanların içindeki artıklara bakılırsa milkshake içiyormuşsun."
"Shake. Sadece shake."
Jimin ve Taehyung, ikisi de komik bir ağızdan "Ne?" demeden önce bakıştılar.
Jungkook onların bakışları karşısında ensesinin ısınmaya başladığını hissetti. "Onlara milkshake diyemiyorlar çünkü öyle derlerse—neyse ya, boş ver. Çok aptalca. Çöz artık beni."
Kaşlarını çattı Taehyung. "Şimdi, burada shakelerden dört tane var. Çöp atma gününün üzerinden beş gün geçti. Eğer bu işe matematik yönünden bakarsak bu, senin seni sakat bırakacak derecede yüzde seksen oranda McDonald's shakelerine bağımlı olduğun anlamına geliyor."
"Matematik öyle işlemiyor Tae. Bu yaptığımız şeylerin hiçbiri böyle işlemiyor. Gerçekten beni bunun için kaçırmak zorunda mıydınız?"
Öne doğru bir adım attı Jimin. "Demek istediğimiz tek şey şu ki, sen hiçbir zaman fast food yemezsin. Zihinsel sağlığının yanı sıra atardamarlarının durumu hakkında endişeleniyoruz biz."
"Evet." diye ekledi Taehyung. "Kim bilir yiyeceklerini bu kadar ucuz ve bağımlılık yapıcı hale getirmek için içine ne tür şeyler katıyorlar? Hele shakeleri? Ucuz bir bira gibiler. Önce bir tane alıyorsun, sonra bir tane daha ve bir bakmışsın ki daha fazlasını alabilmek için televizyonunu satıyorsun. En sonunda durum o kadar kötüleşiyor ki evden atılıyorsun ve yeni bir yer bile bulamıyorsun çünkü yatırdığın paranın tamamını bu bağımlılığına harcamışsın."
"Bu öyle değil, hiç alakası yok, tamam mı?" dedi Jungkook. "McFlurry ya da herhangi başka bir şeye bağımlı değilim."
"Herkes öyle der," dedi Taehyung, sonra Jimin'e dönerek yüksek sesle fısıldadı, "Her an bırakabilecek olduğunu söylerse inanma ona. Seni bu şekilde ele geçiriyorlar."
Jungkook haykırarak yere doğru baktı ve yüzünü ellerinin arasına gömebilmeyi diledi ki bu yaşadığı her neyse onunla daha fazla yüzleşmek zorunda kalmasın. "Sadece Drive Thru'da siparişimi alan çocukla konuşmayı seviyorum, tamam mı?" dedi isteksizce.
Jimin bu yeni bilgi karşısında önce bir, sonra iki kez göz kırptı. Sonra Taehyung'a doğru baktı ve bir kolunu ona dolamadan önce eliyle yaklaşmasını işaret etti. İkisi birbirine sokulmuş, Jungkook'un zar zor anlayabildiği bir şey hakkında fısıldaşıyorlardı. Jungkook bu anlamsız dramatik gösteri karşısında gözlerini devirmek istiyordu.
İkisi ayrıldıktan sonra Jimin, "Şunu bir açıklığa kavuşturalım," dedi. "Drive Thru'daki çocuğa aşık olduğun için sağlıksız miktarda fast food siparişi veriyorsun yani."
"Ona aşık değilim," diye itiraz etti Jungkook. "Adını bile bilmiyorum. Adını bile bilmiyorsam ona nasıl aşık olabilirim?"
"Adını bilmiyor musun?" sesi kuşkuyla yankılandı Jimin'in. Jungkook onun kafasında bazı parçaları birleştirdiğini görebiliyordu ve bu hiç hoşuna gitmemişti. "Siktir, çocukla yüz yüze görüştün mü hiç? Elli yaşında bir adam bile olabilir. Muhtemelen yoldan geçen her sevimli üniversite öğrencisine göz dikiyordur, ve Jungkookie, sen fazlaca sevimlisin."
"Aynen." diye bilgece başını salladı Taehyung. "Tam olarak bir gerçek hayat sazan balığı olmalı."*
"Ne?"
"Sazan avcısı.* Sazan avcısı demek istiyor," diye düzeltti Jimin, Taehyung'un ağzını eliyle kapatıp Jungkook'a anlamlı bir şekilde bakarak.
"Bu yaptığınız çok yanlış—"
"Gerçekten öyle mi? Kookie, seni kaçırdığında ve cesedin bir çukurda bulunduğunda, sana 'ben demiştim' bile diyemeyeceğiz çünkü ölmüş olacaksın."
Bunu inkar etmek istedi Jungkook. Edecekti de. İkisinin bu konuda yanıldığını kanıtlamaktan daha çok hoşuna gidecek hiçbir şey yoktu. Ancak inkar etmeye çalıştığında, eğer dürüst olmak gerekirse, karşı çıkabilmenin hiçbir yolu olmadığını fark etti. Ne zaman kişisel ayrıntılara girecek olsa, Hoparlörün Arkasındaki Çocuk hep kaçmıştı. Jungkook'un adını biliyordu ama kendi adını söylemeyi reddediyordu. Üstelik Jungkook bu konuyu daha önce gündeme getirmiş olsa bile. Bunu herkes şüpheli bulurdu.Varmış oldukları sonuç çılgınca falan değildi. Sahip oldukları bilgi miktarı göz önüne alındığında, Jungkook da muhtemelen Jimin ve Taehyung ile aynı sonuca varırdı. Ama varlığının her bir parçasıyla o ikisinin yanıldığını biliyordu. Bunu kanıtlayamıyor olması sinir bozucuydu.
"Her halükarda sağlıklı olamaz bu durum," diye devam etti Jimin.
"Hem de hiçbir yönüyle. Seni bu adam öldürmese bile tüm bu shakeler öldürecek."İç çekti Jungkook. "İyi, her ne haltsa. Daha az gitmeyi kabul edersem beni bu aptal sandalyeden kurtaracak mısın?"
🍟🍟🍟
*bu kisim cevirmesi biraz zor o yuzden aciklayayim. taehyung sazan baligi derken catfish diyor. catfish sosyal medyada baskasi gibi davranan biri anlamina geliyor. ama tam bilmedigi icin -er ekini eklemeyi unutunca sanki yoongi'ye balik demis gibi oluyor. jimin o yuzden duzeltiyor
**yani jimin burada catfisher diye duzeltiyor. turkceye de sazan avcisi olarak gecmis, sazan avcisi yani catfish dedigim gibi sosyal medyada gercekte oldugundan baskasi gibi davranan kisilere deniyor.
ps: vmin gelin yarin fbi'da ise baslayin bu arastirma askiyla harcaniyorsunuz
ayrica ikisinin de yoongi'ye yasli muamelesi yapmasi, gercek bir ahjussi yoongi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you stir up a mcflurry in my heart | yoonkook
Fanfiction[minific] Jungkook, McDonald's Drive Thru hoparlörünün ardındaki sese aşık olur. • THIS IS A TRANSLATION. The original story belongs to user tau on Archive of Our Own. Bu hikaye bana ait olmayıp sadece bir çeviridir. Orijinal hikayeye Archive of O...