rutin

62 15 33
                                    


🍟🍟🍟

Garip bir şekilde rutin haline gelmişti artık. Görmezden gelemediği bir dürtü gibi, kısa bir süre sonra kendini hemen hemen her gün Drive Thru'da buluyordu Jungkook. Bu noktada, oraya hazır yemek için mi, yoksa aşırı alaycı biri olsa da kendisine şaşırtıcı derecede iyi arkadaşlık eden biri olduğu için mi gidiyordu bilmiyordu.

Her iki seçenek de eşit derecede umutsuzluk vericiydi.

Her gece yaptığı bu ziyaretlerin muhtemelen sıkıcı olan bir vardiyanın monotonluğunu kırdığını düşünmek istiyordu. İlk geceki karşılaşmalarında hoparlörün arkasındaki seste hissettiği o acı, içinde bir tür sempati ve yardım etmek için temel bir insan içgüdüsü uyandırmıştı. Bu, toplum için iyi bir şeyler yapmak, toplumu kendi yöntemiyle biraz daha parlak hale getirmeye çalışmak gibi bir şeydi. "Toplum" aslında sadece hoparlörlerin arkasındaki oğlandan ibaret olsa bile.

Dürüst olmak gerekirse, birisi ona nedenini sorsa, cevap veremezdi. Ama bu onu oraya gitmekten alıkoymuyordu. İşte bu yüzden günlük hayatı böyle kaliteli muhabbetlerle dolmaya başlamıştı:

"Hâlâ burada mısın?"

"Sen de öylesin."

"Ben burada çalışıyorum seni ukala. Sipariş verecek misin, vermeyecek misin şimdi?"

Ya da böyle bi muhabbetle:

"Biraz başka bir şeyler denemeyi düşünüyorum. Sadece salata alıyorum hep," dedi Jungkook, menünün üstünde göz gezdirerek. Bu kadar çok seçeneğin olması hâlâ biraz bunaltıcıydı ona göre. Buna alışabileceğini hiç sanmıyordu. "Ne tavsiye edersin?"

"Ban mi? Wendy's'in tavuk nuggetlarını severim. Ayrıca caddenin aşağısında gerçekten iyi bir kızarmış tavuk dükkanı var; sahibi iyi biri, yakışıklıysan ve ona Teyzecik dersen güzel indirimler yapıyor."

Jungkook güldü. "O kadar yakışıklı mısın cidden?"

"Belli olmuyor mu?" diye homurdandı ses, hoparlörü yüksek bir sesle cızırdatarak. Aslında Jungkook tarafından sorgulanmaktan rahatsız olmuş gibi duyulmuştu, ki bu bir bakıma... sevimliydi de.

"Tabii, McDonald's'ın gece vardiyasında hoparlörün arkasında sıkışıp kalmış bir çalışan olarak çok yakışıklı olmalısın."

"Bu da ne demek oluyor şimdi?" dedi ses düz bir şekilde ve Jungkook kahkahalarını bastırmaya çalıştı. "Hey. Arkanı dön serseri. Benimle böyle konuşmaya hakkın olup olmadığını kendim göreceğim."

Kameraya net bir görüş sağlamak için arabasının açılabilir tavanının katlanmasını bekleyip, arkasındaki sürücülerden aldığı bıkkın bakışları görmezden gelerek sırıtır bir şekilde kendisine söyleneni yaptı Jungkook. Yanıt olarak keskin bir sessizlik geldi hoparlörden.

"Nutkun tutuldu, öyle değil mi? O kadar yakışıklıyım, değil mi?" Kameraya daha iyi poz verebilmek için koltuğunda yana dönerek sordu Jungkook.

Ses huysuz bir şekilde "...Tam anlaşılmıyor," dedi ama Jungkook utandığına yemin edebilirdi. "Kamera dandik."

Jungkook sırıttı. "Şu kızarmış tavuk lokantasının adı neydi?"

Ve ayrıca şöyle bir muhabbetle:

"Diyet yapmaya ne oldu?" Jungkook'un kendisini Drive Thru menüsüne bakarken bulduğu bilmem kaçıncı seferde sordu ses.

"Hala devam ediyor. Milkshake'leri telafi etmek için daha çok spor yapıyorum.

"P—eki," dedi ses, sanki bu Jungkook'un söyleyebileceği en kötü şeymiş gibi. "Bu arada bunlara sadece shake deniyor. Eğer onlara milkshake dersek, içlerine gerçekten süt koymaya başlamak zorunda kalırız."

"Gerçekten McDonald's'ı sabote etmeye çalıştığını düşünmeye başlıyorum," dedi Jungkook hoparlöre doğru sırıtarak."Wendy's'in tarafına mı geçeceksin?* Hazır başlamışken ifşa etmek istediğin başka bir şey daha var mı?"

"McDonald's'a hoş geldiniz. Bugün ne alırsınız?" dedi ses cevap vermek yerine.

🍟🍟🍟

*burada düşmanın tarafına mı geçeceksin demek istiyor Jungkook anlaşılmadıysa diye belirteyim

ps: sürekli hoparlörün arkasındaki ses demek yerine sadece ses diyorum çok uzun oluyor diye anlaşılıyordur umarım
ve jungkook sırf yoongi'ye eğlence olsun ve kafası dağılsın diye geliyor mc'e ağladım
çeviri nasıl gidiyor bu arada cidden anlaşılmayan yerler falan oluyorsa belirtin düzeltmeye çalışayım

you stir up a mcflurry in my heart | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin